Faiz koridoru

Gündüz FINDIKÇIOĞLU GLOKAL BAKIŞ debrovian@gmail.com


TCMB'nin faiz koridoru politikası çok tartışıldı: tıpkı zorunlu karşılıkların cari açığa karşı önlem olarak kredilerin artış hızını kontrol altına almak amacıyla kullanılması gibi. Peki bu politikalar duyulmamış politikalar mı, litearürde hiç mi yerleri yok(tu)? Hayır, vardı ve her iki araç da modellenebilir ve modellenmiş, tartışılabilir ve tartışılmakta olan araçlar. Önemli olan ne? Cari açığın milli gelirin yüzde 7-10'u aralığında seyrettiği ve birkaç yıl daha seyredeceği belli olan bir ekonomide finansmanın portföy yatırımlarına hassasiyeti yüksek ve büyüme açısından da kredilere ince ayar çekilmesi gereği açık. Örneğin son haftalara kadar kredi artış hızı amaçlanandan fazla düşmüştü; şimdi toparlanıyor. Bu hassasiyet veri iken koridor politikasını başarıyla  uygulamak uygulayıcının koridorun prensipte sağladığı esnekliğin ötesinde uygulamada zamanlama ve iletişim becerisine bağlı hale geliyor. Koridorun esneklik avantajına karşı ek belirsizlik yaratmak gibi duruma göre dezavantaja yol açabilecek bir özelliği de var.   
Koridor ve çeşitli açık piyasa işlemleri Lehman sonrası önem kazandı. En azından EUR alanında bile merkez bankasında tutulan "aşırı rezervler" zorunlu karşılıklara oran olarak maksimum yüzde 5.8'den Lehman sonrası yüzde 111'e kadar yükselmişti. İngiltere, ABD, Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda gibi pekçok ülkede aynı desen görülüyor. Bizim koridorumuz daha yenilikçi, ama sonuçta borçlanma faiziyle borç verme faizi arasındaki farkı koridora bağlamak rezerv veya (aşırı) likidite yönetimi açısından aynı/benzer nitelikte. Mesela IMF Economic Review son sayısında bu bağlama işaret eden bir makale yayınladı. Faiz kararıyla likidite (miktar) yönetimini ayırmaya çalışmak para politikasının neyi sinyalledipğini göstermek açısından önemli olabiliyor çünkü likiditeyi çok bol tutmak krizin sürdüğü ülkelerde bir zorunluluk. Bu ikisi kısmen ayrılamazsa otomatik olarak tüm faizler sıfıra yakın veya çok düşük, ama her durumda nötr hale gelebilir, geliyor. APİ oranını sabit tutup -misal 5.75, borç alma-verme spreadini koridoru yukarıdan-aşağıdan değiştirerek esnetmek ve piyasa oyuncuları açıısndan asimetri yaratmak neyse, çeşitli borç verme faizi oranlarıyla miktarlar aracılığıyla oynayarak ayrıca koridor yaratmak da benzer nitelikte.  Merkez bankaları repo faizi, koridorun genişliği -ki faiz volatilitesini etkiliyor ve geniş band faizlerde oynaklığı artırıyor, ve repo oranının koridor içindeki göreceli durumu, ki aşırı rezerv talebini (bankalar açısından aşırı likidite) kontrol etmeye yarıyor, aracılığıyla para piyasasında faiz oluşumunu daha renkli biçimde hadafleyebiliyor. geç likidite veya ince ayar kanalları sistemi tamamlıyor. Başka türlü bakarsak istisnai gün uygulaması da APİ talebinin elastikiyetini etkileyerek sabit APİ haddi baki iken talebi değiştirebiliyor. Kısa bir not: gecelik para piyasası veya kısa vadeli -2 gün, 1 hafta- imkanlarla koridoru birleştirerek esneklik yaratmaya çalışan merkez bankaları bunu yaparken oynadıkları parametrelerin net etkiisni tam olarak bilmiyorlardı. Bu nokta önemli çünkü merkez bankalarının belirsizlik-esneklik-asimetri terimleriyle ifade edebileceğimiz krize anında cevap politikaları ne tam gelişmiş, ne de merkez bankaları açısından bile sonuçları tam aşikar politikalar. TCMB ile ilgili eleştirel yaklaşımların durumun genelde böyle olduğunu dikkate almaları adil olacaktır.   
TCMB açısından ek bir güçlük var; ama bu ek güçlük aynı zamanda bir kolaylık da sayılabilir. Güçlük ve kolaylık şu: döviz kuru. Cari açık azalsa da yıllarca yüksek kalacak ve açığın fonlanması lazım. kurun seviyesi ve stabilitesi en önemli belirleyici haline gelebiliyor; özellikle rezerv eritmek durumunda kalındığında bu böyle. Öte yandan kurdan enflasyona geçiş katsayısı eskiye göre düşmüş durumda. fakat daha düşük bir katsayıyla bile kur enflasyon artışının en önemli nedeni olabiliyor. Bir başka deyişle kuru stabilize eden enflasyonu da, mutatis mutandis, stabilize edebilir. eder demiyorum; edebilir ve etme olasılığı yüksek olur diyorum. Yani 2000 öncesindeki gibi olmasa da kur-enflasyon ilişkisi çok güçlü. Kuru mu, enflasyonu mu hedefliyoruzu tartışmaya gerek yok. Öte yandan bu durum TCMB'yi mesela Yeni Zelanda merkez bankasından ayırıyor ve likidite yönetimine ağır bir yük yüklüyor. Yüzde 10 cari açığı olan ülkenin merkez bankası başka, olmayanınki başka. Böyle de olsa sonuçta TCMB heterodokslukta tek değil ama aktiflikte önde.

Tüm yazılarını göster