Faiz kararı, Blanchard, Geitner

Gündüz FINDIKÇIOĞLU GLOKAL BAKIŞ debrovian@gmail.com

Nelerden bahsediliyor? Citigroup'un, ABD Hazinesi ile anlaşmaya varıldığı belirtildi. Bloomberg'deki habere göre ABD Hazine'si imtiyazlı hisselerden 40 milyar dolar daha alacak ve ayrıca üzerinde anlaşma sağlanan değerlere dayanarak 306 milyar dolarlık Citigroup varlığı garanti altına alınacak. Faiz yüzde 8, garanti süresi emlağa dayalı varlıklarda 10 yıl, emlak dışı varlıklarda 5 yıl olacak. İngiltere'nin 20 milyar sterling değerinde yeni bir destek paketi açıklaması bekleniyor. Obama ekip açıklayacak: Yeni hazine bakanının FED NY Başkanı Geitner, yeni dışişleri bakanının ise Hillary Clinton olması çok yüksek ihtimal. Piyasa dostu olarak algılanan ve Bear Stearns kurtarma planında aktif rol oynadığı belirtilen Geitner'in yeni hazine bakanı olması piyasalarda önümüzdeki dönemlerde yeni bir ekonomik canlanma paketi açıklanabileceği beklentilerini artırmakta ve olumlu algılanmakta. Paketin 500-700 milyar dolar olması gerektiği söyleniyor. Soros da 300 ila 600 milyar dolarlık bir paket gereğinden söz ediyor. Yeni bir Lehman Brothers vakası muhtemelen olmayacak. Gerçi, Citi konusunun bu kadar gündemde tutulmuş olması bile hata. Ancak, IMF Başiktisatçısı Blanchard, mali krizin henüz bitmediğini söylemiş bulunuyor. Olivier Jean Blanchard MIT Ekonomi Bölüm Başkanı'ydı ve rafine bir Keynesçi sayılabilir. IMF'nin bu atamayı yapmış olması da aslında başlı başına entersan.

Obama iki yıl süreli agresif bir destek planı hazırladıklarından bahsediyor. Plan 2.5 milyon istihdam yaratmayı hedefliyor. Peki bunlar olurken ve G-7 ihracatı tıpkı BDI endeksi gibi sert bir düşüş gösterip, neredeyse bütün ülkelerde büyüme göstergeleri sert ve dik biçimde aşağı yönelirken, TCMB faiz indirim kararı neden sürpriz sayılıyor? 2009 için global büyümeyi unutmak lazım. IMF revizyonu açıkça tüm blokların gevşediğini ve büyümenin BRIC (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin) ülkelerinden de fazla destek alamayacağını gösteriyor.

Bu ortamda üç noktanın altını çizmek lazım: (a) Enflasyon artık çok önemli sayılamaz, çünkü zaten dışsal faktörler yüzünden artmaktaydı, 2009'da da dışsal faktörler yüzünden kendi dinamiğiyle gerileyecek, yavaşlayan talep ve düşen büyüme hızı zaten dezenflasyonist yönde etki yapacak, (b) sık sık kıyaslama yapılan 1929 Krizi deflasyonist bir krizdi: Şu anda sorun, ekim başından beri hızla gerileyen global büyüme göstergelerine bakınca, deflasyon eşiğine gelinip gelinmeyeceği, (c) Türkiye'de elektrik fiyatlarına ve sınai üretim endeksinin olası seyrine bakınca beklenenden de dik ve köşeli bir resesyonun gelmiş veya gelmekte olduğunu görebiliriz. Ekim ayı verilerine göre 2008 yılı elektrik tüketimi artışının yüzde 4'e kadar düşmesi olası görünüyor. 2009 yılı elektrik tüketimi büyümesinin de yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir. Elektrik tüketimindeki gerilemeye karşın havuzda fiyatların henüz düşmemiş oluşu yanıltmasın, çünkü fiyatların düşmemesi doğalgaz fiyatlarından kaynaklanan maliyetlerle ilişkili ve doğalgaz fiyatlarındaki düşüşe paralel olarak önümüzdeki aylarda hem havuzda, hem serbest tüketici piyasasında fiyatlar düşecektir. Bu durumda elbette ki, enflasyon değil, büyüme merkez bankalarının reaksiyon fonksiyonlarında öne çıkacak. Mesele döviz likiditesini sağlama aldıktan sonra veya eş anlı olarak para politikasını gevşetmekte.

İlginçtir, IMF de bunu söylüyor. IMF para politikasını gevşetmek yetmez, kamu maliyesini de harekete geçirmek gerekir diyor. Üstelik bunu sadece gelişmiş ülkeler için söylemiyor. Büyüme rakamlarına baktığımızda 2009 yılının ilk çeyreğinde -normalde ilk çeyrek büyüme rakamları yıl ortalamasının hayli üzerinde seyrediyor- pozitif büyüme yakalamak için kamu harcamaları, kamu yatırımları ve mali kesimin hatırı sayılır miktarda pozitif katkı yapması gerektiği görülüyor, çünkü imalat sanayiinden arka arkaya negatif katkılar gelecek ve ticareti, ulaştırmayı da paşinden sürükleyecek. Keza inşaat da öyle.

Peki ya kur? TCMB kur yüzünden faizi indiremez şeklinde düşünmenin şu anda geçerliliği yok. Yok çünkü bu ortamda kuru faizle savunamazsınız. Kuru başka çapalarla savunacaksınız. Dünyada faiz indirimlerinin devam edeceği açık iken, FED faizi neredeyse sıfır veya sıfır seviyesine indirilecek ve Avrupa, başta İngiltere, indirimlere devam edecek iken, IMF'nin 2009 sonu LIBOR tahmini yüzde 2 iken, TCMB'nin faiz indiriminin zaten yüksek olan faizin TL için cazibe yaratmasına engel olacak, bir yanı da yok. İndirimler devam edecektir. Para politikası gevşemeye devam etmeli. Ancak IMF anlaşması ve çok kapsamlı bir önlemler paketi olmadan söz konusu gevşemenin yeterli olacağı düşünülmemeli.

Tüm yazılarını göster