“Faiz düşsün düşsün” diyenler, keşke ödemeler dengesine de baksa

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun yeni toplantısı yaklaşıyor ya, “Faiz düşsün de düşsün” diyenler de yine seslerini yükseltmeye başladılar. Faiz düşürülecek, yatırımlar patlayacak, üretim artacak, işler açılacak! Bugün faiz indirimi, yarın yatırım, ertesi gün üretim, adeta. Resmi ağızlar hiç dile getirmese de temel amaç inşaattaki stokları eritmek ya, neyse... 

Eski Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, Hürriyet’ten arkadaşım Vahap Munyar’a yaptığı açıklamada tehlikeyi açık açık söyledi. “İndirsinler de görsünler. Çünkü görmeden hiçbir şeye inanmıyorlar” diyen Yılmaz, “1994 krizinde bunu gördük. Ancak, üzerinden zaman geçtiği için unutanlar var” diye konuştu. 

Durmuş Yılmaz’ın söylediklerini, mevcut Başkan Erdem Başçı’nın açıklamalarını boş veren, önemsemeyen ve “Faiz düşürülmeli de düşürülmeli” diye tutturanlar, böyle yapıldığı takdirde enfl asyonun gerileyeceği görüşünde. Şeytan diyor, acaba bu bir ara denense mi ki! “Madem öyle” dese Merkez Bankası, indirse faizi şöyle yarı yarıya, hatta daha fazla, baksak birkaç ay sonra piyasada neler oluyor? Gerçekten yatırımlar patlıyor mu, üretim artıyor mu, işler acayip canlanıyor mu? Yoksa yoksa, canlanma konut satışlarıyla mı sınırlı kalıyor, şunu bir görsek. 

Sahi, bir denesek mi ki, ekonomide biraz heyecan yaşarız. Hep siyaseten yaşanacak değil ya heyecanlar. 
Faiz düşürülünce kur nereye çıkar, şimdiden “kur toto” oynasak mı ki! Yeniden 2.39 mu, yoksa 2.49 ya da 2.59 mu veya daha yukarısı mı görülür acaba? Kur böylesine yükselince, faiz düşürüldüğünde “açılan” işler yeniden sekteye uğrar, bir daralma yaşanır mı ki? Kuru frenlemek için bu kez faizi şimdiki düzeyin de çok üstüne çıkarmak gerekir mi ki? 

1994’te dönemin Başbakanı Tansu Çiller’in, “beynimin yarısı” dediği Hazine Müsteşar Vekili ile birlikte Hazine ihalelerine son vermesinden sonra adım adım gelen kriz de bir anlamda faizi düşürme amacının sonucu patlak vermemiş miydi? O zaman kağıt satılmayarak faizin düşürüleceği umulmuştu, şimdi faizin doğrudan düşük kalması sağlanmaya çalışılıyor. Ayrıca Çiller’in Devlet Bakanlığı döneminde de Merkez Bankası’na faizi düşürmesi yönünde baskı yapmak istediği bilinen bir gerçek. 

Faizin düşürülmesi konusunda bu kadar ısrarcı olanlar, arada bir “Yahu şu Merkez Bankası yöneticileri niye faizi düşürmeme yönünde böylesine ayak diriyor” diye hiç düşünüyorlar mıdır acaba? Öyle ya, madem faiz düşünce enflasyon da düşecek, o zaman Merkez Bankası’nda yönetim kadrosuna kadar gelmiş onca ekonomist, bu işi hiç bilmiyor demektir. Yoksa yoksa, Merkez Bankası yönetimi aslında enflasyonu düşürmek istemiyor mu, olabilir mi ki! 

Ya ödemeler dengesi yönü 
Ekonomide temel tüm göstergeler bileşik kaplar teorisindeki gibidir aslında. Bir yerde sorun varsa, bu başka alanlara da anında sirayet eder. Enfl asyonu düşürmeyeceği gerçeği bir yana, acaba faizi düşürdüğümüzde dışarıdan döviz bulabilir miyiz, bunu adeta hiç düşünmüyoruz. 

Ocak ayı, dış kaynak bulmakta çok sıkıntı çektiğimiz bir aydı. Aralık ayındaki soruşturmalar yabancı yatırımcıyı germişti, kur yükseliyordu, belirsizlik artıyordu, 30 Mart yerel seçimi bu belirsizliği daha da büyütüyordu. Merkez Bankası, bu atmosferde geçilen ocak ayında 5.8 milyar dolar rezerv kaybetti. Ne zaman ki ocak sonunda faiz artırıldı, taşlar biraz yerine oturdu. Nisanla birlikte döviz girişi hızlandı. 

Şimdi şöyle düşünelim; acaba Merkez Bankası faizi artırmasa ya da hükümetten gelen baskıları göğüsleyemeyip 30 Mart’tan sonra faizi eski düzeye çekseydi, acaba her ay 5 milyar dolar civarında döviz kaybına tahammülümüz olabilir miydi, yoksa çok hızlı bir şekilde yeniden faiz mi artırırdık? 

Bakmayın son aylarda göreli bir iyileşme yaşanmış olmasına. İlk altı aylık dönemler ve haziran itibariyle yıllık dönemler itibariyle değerlendirildiğinde cari açığın finansman kalemlerinde hala sorunumuz var. Örneğin geçen yılın ilk yarısında 48 milyar dolar finansman sağlamışız, bu yıl 19 milyarda kalmışız. Haziran itibariyle yıllık dönemlerde ise 2013’te 81 milyar olan finansman, bu yıl 44 milyar düzeyinde. Yani sorun bitmedi, azalmakla birlikte devam ediyor. 
Yani yangın içten içe sürüyor. Hani yangından sonra itfaiye soğutma çalışmasına devam eder ya, biz bu çalışmayı bitirmiş bile değiliz.

Tüm yazılarını göster