Euro'nun değer kaybı bizi üzecek

Tevfik GÜNGÖR OLAYLARIN İÇİNDEN gungoruras@superonline.com

Dün Merkez bankası'nın dolar  satış fiyatı 1.51 TL.,euronun alış fiyatı  2.05 TL. idi. Bizim girdi ithalatımız genelde dolar ile ,ihracatımız ise genelde euro ile fiyatlandırılıyor.

AB üyesi ülkelerin karşılaştıkları sorunlar nedeniyle euro değer kaybetmeye başladı.

Acaba euronun değerindeki bu değişim bizi nasdıl etkiliyor?

İktisatçı Mustafa Sönmez, dolar ve euro değerinde son günlerdeki değişimi ve de bizi nasıl etkileyeceğini analatmak,ilgilileri uyarmak  için küçük bir çalışma yapmış.

Bu çalışmanın önemli bölümlerini sayın okuyucularıma özetleyeceğim.

Mustafa Sönmez diyor ki, "Avrupa Birliği'nin zayıf halkaları Yunanistan, Portekiz ve İspanya'nın zor durumda olmalarının dillendirilmesi,  bir anda piyasaları altüst etti.  Dolar talebi zirve yaptı, borsalar düştü.

Düne kadar avronun dolar karşısında müthiş bir yükselişi vardı. Dolardan kaçanlar rezerv para olarak avroya sarılıyorlardı. Bunlar konuşulduğunda 1 avro kabaca 1.4 ile 1.5 dolar aralığında bir pariteye sahipti. Avrupa ekonomilerinin içinde bulunduğu sıkıntılı durumun avroyu ciddi biçimde etkilemesi bir süre daha devam edeceğe benzer. "

Mustafa Sönmez'e göre,"Güney Avrupa'daki sarsıntının tüm AB'ye yayılması bizi de üzecek.   Çok değil, daha Kasım 2009'da 1,49 ile zirve yapan Avro-dolar paritesi, bugün 1.35'e inmiş durumda.

. Avrodaki bu değer düşüşü, AB'deki çalkantının sürmesiyle devam edecek.

Bu durum Türkiye ekonomisini nasıl etkileyecek? AB, Türkiye için dış ticaret, doğrudan yabancı sermaye, sıcak para ve diğer borçlanma hareketleri açısından en önemli partner. Ayrıca Türkiye'nin turizm endüstrisi çarkı da büyük ölçüde AB rüzgarıyla dönüyor.

İhracatta AB yüzde 46 pay aldı. İthalatımızın ise yüzde 40'ı AB'den. 2009'da AB'den 56 milyar dolarlık ithalata karşılık, bu bölgeye 47 milyar dolarlık ihracat yapıldı. Avronun düşüşü, Türkiye için TL cinsinden ihracat gelirinin azalması, ithalatın ise görece ucuzlaması demek. AB'deki sıkıntının sürmesi ile AB'nin ihracat talebi düşmeye devam edebilir.

Ama düşmese de, düşmüş Avro ile ihracat Türkiye'nin aleyhine. Buna karşılık doların yükselişi, Türkiye ihracatçısı için iyi haber değil. Çünkü, ihracatçı, AB'ye sattığı otomotiv, beyaz eşya, giyim vb. malları, önce dolarla borçlanıp o dolarlarla  Asya'dan ucuz girdi ithal ederek (içeride ucuz emek kullanarak ) üretiyor ve AB'ye satıyor.

Yükselmiş dolar, hem borçlanma maliyetini, hem ithal girdi, dolayısıyla, üretim maliyetini artıracağı için Türkiye ihracatçısının rekabet gücünü olumsuz etkiler ve onu biraz daha

Türkiye'nin 2009'un 9'ncu ayı itibariyle dış borç stoku 275 milyar dolara yakındı ve bunun ancak 100 milyar doları Avro üstünden borçlanmaydı. Avro'daki düşüş, ancak dış borçların üçte birini olumlu etkiler, buna karşılık dolardaki yükseliş, kalan dış borç stokunun üçte ikisinin çevrilme maliyetini yukarı çeker.

Turizmde de 27 milyonu bulan turist girişinde AB'nin payı yüzde 52. AB'deki  sıkıntı, turizm taleplerini bir sezon daha aşağı çeker ya da Türkiye turizmcisini bu yıl da fiyat kırmaya zorlar. Hem de Akdeniz çanağındaki rakiplerle dibe doğru yarışarak!...Turizmci hem Avro'daki düşüşten hem de talep yaratmak için yapacağı dampingden dolayı iyice yoksullaştırıcı turizm batağına saplanabilir.

Mustafa Sönmez'in ortaya koyduğu tablo hiç de iç açacak bir tablo değil. Fakat  rakama dayanan, tehlikeleri işaret eden bir tablo. Ekonomi politikaları oluşturulurken bu riskler dikkate alınmaz ise, Türkiye ciddi sıkıntılarla karşılaşabilir.

Tüm yazılarını göster