Avrupalı döviz uzmanları arasında yapılan ankette önümüzdeki süreçte euronun düşeceği, doların euroya göre değer kazanacağı görüşü ön plana çıkmış.
Şaşırmadım.
* * *
Kriz döneminde ucuz borçlanan ve o ucuz borçlanmayı hala devam ettiren; ellerindeki o ucuz ve bol likiditeyle dünya borsalarının sıkıntılı döneminde pozisyon alan; bu kısa sürede en az 4 kat para kazanan arkadaşlar, şimdi gelecek 2 yılın projeksiyonunu çiziyorlar!
Elindeki euro ve doları gittiği ülkede yüksek fiyattan satıp borsa, menkul ve emtiaya yatıranların şimdiki planı, elindeki kıymeti süreç içerisinde yüksek fiyattan satmak.
Sadece o da değil.
Mesela Türkiye'de 1.5 Lira ortalama ile sattığı doları, 1.3 Lira ortalama ile geri alıp, kârını katladıktan sonra ülkeden çıkmak.
Sonra… Tekrar aynı oyun.
Sonra… Yine…
Bugüne kadar böyle oldu, bundan sonra da böyle olacak (mı?)
* * *
Yani, anketin sonucuna şaşırmamamın nedeni:
Ne ABD Merkez Bankası'nın faiz oranlarını Avrupa Merkez Bankası'ndan daha erken bir tarihte artıracağı ve bu hamlenin de doları yükselteceği beklentisi;
Ne de Yunanistan ile başlayan, Portekiz ve İspanya'nın da karşı karşıya kalacağı tahmin edilen ülke borcunu ödeyememe riskinin euronun büyük değer kaybı yaşamasına neden olacağı beklentisidir.
Şaşırmamamın nedeni, yıllardır aynı senaryonun, 'kurbanı farklı' versiyonlarla önümüze konulup, seyrettirilmesidir.
* * *
"Türkiye yıllardır kaoslardan kurtulamadı. O kaoslardır bu oyunların görülmemesini sağlayan. Şimdi kaos yok, perdeler kalktı, oyunlar açık açık görünüyor." diyenler var.
"Eğitimli, dünyaya entegre olan genç nüfus bu oyunlara gelmez artık." diyenler var.
Umarım, haklı çıkarlar.
Ve umarım, önümüzdeki bir iki yıl daha mecburen Türkiye'de duracak sermayeyi, devlet ve o eğitimli kuşak teknolojinin gelişimine yönlendirmeyi başarır.
Ve umarım o sermaye enerjiden tarıma, turizmden sanayiye tüm potansiyelin kullanılmasına aracılık eder.
Tersi durum da çocuklarımız da bu anketleri, oyunları seyreder durur!