Esnaf Dernekleri 1949 yılından sonra kurulmaya başlandı

Tevfik GÜNGÖR OLAYLARIN İÇİNDEN gungoruras@superonline.com

Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Türkiye'de 2 milyon 23 bin 359 esnaf ve sanatkar olduğunu, bu kadar esnaf ve sanatkara ait 2 milyon 174 bin işletme bulunduğunu, esnaf ve sanatkarların aileleriyle birlikte 8-9 milyonluk bir kesimi oluşturduğu söylüyor.

Bakanın verdiği bilgiye göre esnaf, 3 bin 110 esnaf ve sanatkar odası, 82 birlik, 13 federasyon ve bir de konfederasyon şemsiyesi altında teşkilatlanmış durumda.

Cumhuriyet döneminde esnaf-sanatkârlar kesimi uzun süre sahipsiz kaldı. Esnaf ve küçük sanatkar konusunda devletin ilk girişimi, esnaf-sanatkar ve küçük meslek sahibine kredi verme amacıyla, 1933 yılında çıkartılan 2284 sayılı Halk Bankası ve Halk Sandıkları Kanunu oldu. Banka 1938 yılında Celal Bayar’ın Ticaret Bakanlığı döneminde faaliyete geçebildi.

İkinci Dünya Savaşı döneminde küçük sanat kooperatifleri esnafın ilk ciddi teşkilatlanma hareketini oluşturdu. Banka bu kooperatiflerin teşkilatlanmasına ve finansman sorunlarının çözülmesine yardım etti.

Ticaret ve Sanayi Odaları ve Ticaret Borsaları için 1943 yılında yayınlanan 4555 sayılı kanundan 6 yıl sonra 1949 yılında yayınlanan 5373 sayılı Esnaf Dernekleri ve Esnaf Birlikleri Kanunu, esnaf ve sanatkarların  örgütlenmelerinin önünü açtı.

Demokrat Parti iktidarında Celal Bayar’ın esnaf ve küçük sanatkar topluluğuna ilgisi devam etti. Bayar’ın desteği ile 1950 yılından sonra Halk Bankası doğrudan şube açma ve kredi kullandırma yetkisi ile çalışmaya başladı.

Banka, esnaf ve küçük sanat erbabının dernekler kurarak teşkilatlanması hareketini başlattı. Kredi Kefalet Kooperatifleri’nin kurulmasına destek verdi.

1964 yılında yürürlüğe giren 507 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Kanunu ile de esnaf-sanatkârlar teşkilatı bugünkü yapısına kavuştu.

Genel tanıma göre Bağımsız olarak ister gezici, ister dükkanda olsun kendi çalışan, ekonomik faaliyeti parasal sermayesi olmayan, kol ve beden gücüne dayanarak sermayeden çok emeği ile beden çalışmasına dayanarak iş yapan, sadece geçimini sağlayacak düşük kazanç elde eden sanat ve ticaret erbabına esnaf denir. Zanaatkar ve küçük ticarethane sahipleri de esnaf olarak adlandırılır

Kanunlarda yer alan esnaf ve küçük sanat erbabı tarifine göre, ”İster gezici olsun, ister bir dükkanda veya bir sokağın belli yerinde sabit bulunsunlar, ticareti sermayesi ile birlikte vücut çalışmalarına dayanan ve geliri o yer gelenek ve teamülüne nazaran tacir niteliğini kazanmasını icap ettirmeyecek miktarda sınırlı olan ve bu bakımdan ticaret sicili ve dolayısıyla ticaret ve sanayi odasına kayıtları gerekmeyen, aynı niteliğe (Sermaye unsuru olsun, olmasın) sahip olmakla beraber, ayrıca çalıştığı sanat, meslek ve hizmet kolunda bilgi, görgü ve ihtisasını değerlendiren hizmet, meslek ve küçük sanat sahipleriyle bunların yanlarında çalışanlar ve geçimini sınırlı olarak kamyonculuk, otomobilcilik ve şoförlükle temin edenler esnaf ve küçük sanat erbabı olarak kabul edilmektedir.

Esnaf ve sanatkar tanımı, Türk Ticaret Kanunu’nda farklı şekilde yapılmış ve tanım kapsamına girenlerin meslek odalarına kaydolması zorunluluğu getirilmiştir.

Kanunun verdiği ile esnaf ve sanatkarlar ile tacir ve sanayici ayrımı Bakanlar Kurulu kararı ile belirlenmiştir. Bu tanım esnaf ve sanatkârı gelir ve vergi mükellefiyeti açısından tanımlamaktadır. 213 sayılı vergi usul kanununun 177'nci maddesinde yer alan "1.sınıf defter tutma hadlerinin yarısını aşmayan" ölçekteki işletmelerin sahipleri esnaf ve sanatkar olarak tanımlanmakta, bu hadleri aşanların ise tacir ve sanayici oldukları kabul edilmektedir.

Tüm yazılarını göster