Erdoğan Merkez'i İstanbul'a taşımayı düşünmüyor!

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com
 
"Olur mu, Başbakan bu konuya daha birkaç gün önce değindi" diye itiraz edebilirsiniz. Haklısınız. Ama geçmişte söylenenlere bakın; Başbakan beş yıldır Merkez Bankası'nı İstanbul'a taşımaktan söz ediyor. Başbakan Erdoğan'ın, özellikle 2008 yılının başında bu konu üstünde epeyce durduğu gözleniyor. 
 
Başbakan istese şimdiye kadar bu konuda somut adımlar atılamaz mıydı, neydi bunun önündeki engel ya da engel var mıydı ki? Yoktu elbette. Bir yasal düzenleme yapılır ve Merkez Bankası İstanbul'a taşınabilirdi. Ama öyle olmadı. Demek ki, Başbakan ara ara İstanbul'un finans merkezi olması projesiyle birlikte bu konuyu gündeme taşıyor, sonra pek de üstünde durmuyor.
 
Merkez Bankası'na zor girdim
 
Birkaç yıl önceydi. Bir basın toplantısı için Merkez Bankası'na gittiğimde kapıda durduruldum. "Bugün öğleye kadar ziyaretçi girişine izin verilmeyecek" dedi görevliler. Gazeteci olduğumu ve toplantıya geldiğimi söyledim, ancak o şekilde girebildim bankaya. Yani bir bankanın genel müdürü bile olsam, o an içeri giremeyecektim. 
 
Merkez Bankası, diğer kamu kuruluşları gibi ziyaretçilerin "çat kapı" girebildikleri bir kurum değildir. Gidin Merkez Bankası'na, kimi ziyaret edecek olursanız olun, içeri girmeniz kabul edilse bile yanınıza bir görevli verilmeden binada "serbest dolaşım" hakkınız yoktur. 
 
Kaldı ki, bu iletişim çağında, insanlar bankalarla olan işlemlerinde bile ağırlığı giderek internete vermişken, sanıyor musunuz ki bankalarla Merkez Bankası arasındaki işlemler yüz yüze ya da telefonla yapılmaktadır. Hemen her işlem uzaktan erişimle elektronik ortamda gerçekleştiriliyorken, Merkez Bankası'nın İstanbul'da bulunması ekonomiye, bankalara nasıl bir katkı sağlayacaktır ki?
 
Varsayalım Merkez Bankası İstanbul'a taşındı. Bunun işleyişte bir yarar sağlamayacağı kesin. Hemen hemen tüm bankalar İstanbul'da olduğu için Merkez Bankası'yla işler daha kolay mı yürütülecek ya da şimdi farklı şehirlerde olunduğu için işlerin yürütülmesinde sıkıntı mı yaşanıyor ki?
 
Merkez'in ardından Hazine de mi?
 
Merkez Bankası Yasası gereği bankada Hazine hissesi yüzde 51'in altına inemiyor. Mevcut durumda da Hazine'nin hissesi yüzde 54.5 düzeyinde bulunuyor. 
 
Merkez Bankası ile bankalar yoğun bir işbirliği içinde, doğru. Peki ya Merkez Bankası ile Hazine; en azından Merkez Bankası'nın "patronu" Hazine değil mi? Şu durumda, Merkez İstanbul'a taşındığında sıra Hazine'ye de gelmeyecek mi? Hem Merkez Bankası taşındığı için, hem bankalarla en az Merkez Bankası kadar işi olduğu için Hazine'nin de İstanbul'da bulunmasında yarar yok mu?
 
Bunun sonu gelmez! BDDK'nın, RTÜK'ün, EPDK'nın Ankara'da ne işi var, bunların ağırlıklı çalışma konularını oluşturan kuruluşlar da İstanbul'da değil mi?
 
Dünyadaki örnekler
 
Dünyada merkez bankaları başkentleri dışında olan ülkeler bir elin parmaklarını geçmiyor. Bu konudaki en tipik örnek Almanya. Ancak Almanya'nın özel bir durumu var. İkinci Dünya Savaşı'nda Berlin'in işgal edilmesi yüzünden merkez bankasının Frankfurt'a taşınması gerekmiş. 
 
Merkez bankaları başkentlerinde olmayan diğer iki ülke de Avustralya ve Hindistan.
ABD'de bile finans merkezi New York olmasına rağmen, merkez bankasının merkezi Washington'da.
 
Neden "Cumhuriyeti" değil de "Cumhuriyet"? 
 
Merkez Bankası'nın adının önündeki TC, "Türkiye Cumhuriyeti" değil, "Türkiye Cumhuriyet"tir; yani Merkez Bankası'nın adı "Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası"dır. Neden "Cumhuriyeti" değil de "Cumhuriyet" sorusunun yanıtı tam olarak bulunmuş değil.
 
Eski Merkez Bankası Başkanı Rüşdü Saracoğlu, bir sohbet sırasında bu konuyu çok araştırdıklarını, bağımsızlık vurgusu için Cumhuriyeti yerine Cumhuriyet sözcüğünün tercih edilmiş olabileceğini söylemişti. 
 
Oysa şimdi "Bağımsızlığı veren Parlamento'dur, isterse alabilir" noktasına gelmiş durumdayız.  
 
Tüm yazılarını göster