Erdemli Merkez Bankası

Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI sgurleyen@isyatirim.com.tr

Merkez Bankasında yeni bir dönem başlıyor. Erdem Başçı, Durmuş Yılmaz’dan aldığı bayrağı  19 Nisan’da Murat Çetinkaya’ya devrediyor. Yeni başkanın görev süresinin bitmesinden bir hafta önce açıklanması ve bankanın içinden çıkması piyasaları rahatlattı ve risk priminin düşmesini sağladı.   

Merkez Bankası para musluklarını kontrol eden güç olarak modern devletin en önemli kurumlarından birisi. Türkiye gibi enflasyonla mücadelede henüz kalıcı bir başarı sağlayamamış ve para politikasının bağımsızlığının sorgulandığı ülkelerde Merkez Bankası başkanının seçimi özel bir önem taşıyor. 

Bu yüzden yeni başkanın belirleneceği Nisan ayı piyasalar için uzun süreden beri bir dönüm noktası olarak görülüyordu.  Merkez Bankası’nın başına kurumun bağımsızlık geleneğine gölge düşürecek iktidarın istediği gibi para politikasını yönlendirecek bir kişinin geçmesi endişesi Türkiye’nin risk priminin yüksek fiyatlanmasına neden oluyordu.  

Hükümet cephesinden verilen rahatlatıcı mesajlar ile bu belirsizlik son dönemde azaldı. Başkan yardımcısı konumundaki Murat Çetinkaya’nın yeni başkan olarak görevlendirilmesi ile belirsizlik ve spekülasyon dönemi geçen hafta sona erdi.  

 Erdem Başçı’nın Merkez Bankası'ndaki yolculuğu 2003 Ekiminde Türkiye ekonomisinin derin bir krizden çıkmaya başladığı bir dönemde başkan yardımcısı olarak başladı. 2011 Nisan ayından bugüne kadar başkan olarak devam etti. 

Ateşten gömlek giydi

Merkez Bankası başkanlığı dünyanın her yerinde çok zor bir meslektir. Bir yanda iktidar baskısı diğer yanda piyasaların istekleri arasında sıkışırsınız. Ancak gerek küresel ekonomiye ilişkin belirsizlikler gerekse iktidarın giderek artan baskısı nedeniyle Erdem Başçı için son beş sene ateşten bir gömlek giyerek geçti. 

Bir yanda genç nüfus nedeniyle giderek artan işsizlik baskısı, diğer yanda ekonominin hızlı büyüdüğü dönemlerde sürdürülemez büyüklüğe ulaşan cari açık tehdidi karşısında Erdem Başçı makro ihtiyati tedbirlerle desteklenen çok boyutlu bir para politikası uyguladı. 

Merkez Bankası bu süreçte faizlerin yüksekliği ve büyümenin yavaşlaması nedeniyle gerek bazı iktidar partisi temsilcileri gerekse reel sektör oyuncuları tarafından ağır bir şekilde eleştirildi. 

Erdem Başçı kendisine ve kurumuna yöneltilen suçlamalara ve baskılara doğrudan cevap vermeden işini yapmaya çalıştı.  Merkez Bankası'na duyulan güveni zedelemeden ve piyasaların saygısını kaybetmeden çok boyutlu bir para politikası uygulamaya çalıştı. 

Uygulanan politikaların çok boyutlu olması nedeniyle enflasyon cephesinde mutlak bir başarı elde edilemedi. Erdem Başçı’nın göreve geldiği dönemde son 12 aylık ortalama tüketici enflasyonu %7,4 düzeyindeydi. 2016 Mart ayı itibariyle ortalama enflasyon %8,0 seviyesine yükseldi. Enflasyonun küresel olarak gerilediği bir ortamda bu sonuç başarılı değil. 

Ancak olaya tek boyutlu bakmamak lazım. Türkiye ekonomisi 2011 yılında %10’a yakın  büyümesi,  %30’un üzerinde kredi genişlemesi ve %10’a yaklaşan cari açığı ile kontrolü kaybetmek  üzere olduğu sürdürülemez bir hızla ilerliyordu. 

Dönemin Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın desteği ile Erdem Başçı’nın tasarladığı para politikası sayesinde Türkiye ekonomisi  zaman zaman patinajlar yapsa da pistten çıkmadan yoluna devam edebildi. 

Erdem Başçı’nın ve Merkez Bankası ekibinin o dönemde sorumluluk almaktan kaçınması durumunda  Türkiye sürdürülemez bir hızla büyümeye bir iki sene daha devam eder ve sorasında kaçınılmaz olarak ağır bir krize girerdi. 

Sade bir iktisatçı olarak Erdem Başçı'ya bu zorlu dönemde gemiyi batırmadan kıyıya yaklaştırdığı için teşekkür eder, yeni başkan Murat Çetinkaya’ya başarılar dilerim. 

Tüm yazılarını göster