Enflasyon ülke ekonomisinin ana konusu olmaya devam ediyor. Türkiye’nin makroekonomik anlamda en başarısız olduğu alanlardan biri enflasyonla mücadeledir desek sanırım yanlış olmaz. Olayları değerlendirirken yakın tarihte yaşadıklarımızı daha fazla dikkate alıyor ve önceki dönemde yaşananlara gereğinden daha az önem atfediyoruz.
Yani kısacası biraz balık hafızalıyız. Ülkemizin yıllık enflasyonu bu yıl %45’ler civarında oluşacak. Geçtiğimiz yıl sonu enflasyonumuz %65, 2022’de %64, 2021’deyse %36 seviyesindeydi. Ondan önceki 16 yılda, yani 2005-2020 arası yıllık enflasyon ortalamamız %9.81 seviyesindeymiş. Şu anda bize imkansız gibi görünen tek haneli enflasyon bizim hayatımızın normaliymiş.
Dünyada da şu anda enflasyon meselesi birçok ülke için sorun olmaktan çıktı ya da çıkmak üzere. Birçok ülkede yıllık enflasyon %2’li seviyelerin etrafında gezinmeye başladı. Kendi yakın geçmişimizi ve dünyadaki şu andaki enflasyon seviyelerini dikkate aldığımızda Kasım için açıklanan aylık %2.24 ve yıllık %47.09’luk enflasyon rakamlarının bir başarıymış gibi lanse edilmesini anlamakta güçlük çekiyorum.
Bu büyüklüklerin kurun baskılandığı ve enerji fiyatlarının lehimize işlediği bir dönemde oluştuğunu da unutmamak lazım. Önümüzdeki yıl için Merkez Bankası tahmini olan %21 tutsa bile bu enflasyonun 2005-2020 arasındaki 16 yılın tamamının yıllık enflasyonundan daha yüksek olduğunu söylesem ne düşünürsünüz? Kaldı ki bu tahmine ulaşılacağına ilişkin TCMB dışında kimsenin inancının olmaması da çözülmesi gereken ayrı bir problem.
Her ay enflasyon açıklandığında enflasyona ilişkin farklı göstergeler dikkate alınarak birçok açıklama yapıldığını görüyoruz. Açıklamalar muhtelif;
-Hizmet enflasyonundaki katılık enflasyonun düşmesini engelliyor,
-Okullar açılıyor eğitimdeki fiyat artışı bu ay enflasyonun yüksek gelmesine neden oldu,
-Kira artışları geçmişe dönük endeksleniyor, enflasyonun ana sebebi bu,
-Gıda fiyatlarında mevsimsel bir artış var, enflasyon bu yüzden yüksek geldi,
-Sene başındaki ücret artışları enflasyonu istenilen seviyeye indirmeye engel oldu,
-Yönetilen, yönlendirilen fiyatlardaki artış bu ayki enflasyonun temel nedeni,
-Vergilerde artış yapmak zorunluydu, bu enflasyona sebep oldu,
-Kurda baskı vardı, biraz yukarı salınması gerekiyordu, enflasyonun buradan kaynaklandı…
Örnekleri çoğaltmak mümkün ama burada kesmek yeterli olacak. İki aydır gıda ve alkolsüz içeceklerde oldukça yüksek fiyat artışlarıyla karşı karşıyayız. Fiyat artışları bu kalemlerde Ekim’de aylık %4.33, Kasım’da %5.10 seviyesinde oluştu. 2005- 2024 arası yıllarda bu iki ayda ortalama aylık gıda ve alkolsüz içecekler fiyat artışları %2.85 ve %1.67 seviyelerindeymiş. Demek ki bu alanda bozulan bir takım şeyler var. Bunlar mevsimseldir, geçicidir deyip TCMB’nin direkt müdahale alanındaki unsurlara odaklanarak enflasyon düşürülemiyor. Bu topyekün bir mücadele gerektiriyor. Ama belli ki oradan uzağız.
Merkez Bankası’nın da kendi alanı dışında oluşan unsurlara hakim olmasını, öngörebilmesini ve toplumu buna göre yönlendirmesini beklemek sanırım hakkımız. Özellike 2018 sonrası uygulanan ekonomi politikalarının şu andaki mücadeleyi zorlaştırdığının farkındayım. Ama diğer taraftan da mevcut ekonomi yönetimi de neredeyse 1.5 yıldır dümende.
Aylık %2’lere dahi indirilememiş bir enflasyonla karşı karşıyayız. Kaldı ki bu rakamlar bile tarihsel ortalamaların çok üzerinde. 6 ay daha benzer seviyelerde gidecek bir enflasyon mevcut yönetime açılan kredinin de ciddi şekilde sorgulanmasına neden olacaktır. Benim 2025 ilk çeyreğinden bu anlamda herhangi bir beklentim yok, umarım ikinci çeyrek itibariyle enflasyon tarafında işler rayına oturur. Aksi takdirde durum herkes için çok karmaşık hale gelebilir.