Enflasyondaki TÜİK-İTO farkı yeni bir tartışma konusu olmamalı

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

TÜFE'nin şubat ayında az da olsa artacağı tahmin edilmekteydi. Ama artış bir yana, yüzde 0.02 düzeyinde de olsa bir gerileme yaşandı. 

Fiyatların şubat aylarında düşüş göstermesine pek alışık değiliz, bu yüzden söz konusu gerileme sürpriz oldu. TÜİK'in 2003 yılından bu yana hesapladığı yeni seri TÜFE'de, daha önce yalnızca 2009 yılının şubat ayında yüzde 0.34'lük bir gerileme ortaya çıkmıştı.

Şubat ayında tahminlerin çok ötesinde bir iyileşme yaşanmasıyla birlikte yıllık oran da hızla geriledi. Ocak ayı sonunda yüzde 9.58'e yükselen yıllık TÜFE, bu kez şubat sonunda yüzde 8.78'e indi.

Şubat ayında oluşan bu tablo elbette 2016 enflasyonu için umut verici bir gelişmeye işaret ediyor. Ancak yine de hala 2016'da resmi hedef olan yüzde 7.50'de kalma şansımızın pek fazla olmadığını kabul etmek gerekiyor.

Bu yıl kalan on aydaki artışı yüzde 5.6'da tutabilirsek, yıllık yüzde 7.50 gerçekleşecek. Oysa 2003-2015 dönemi ortalaması, son on aydaki artışın yüzde 6.6 olduğuna işaret ediyor. Yani yüzde 7.50 elbette gerçekleştirilemez bir oran değil, ama pek kolay bir oran da değil.  

TÜİK-İTO farkı

Bu köşede 2 Mart'ta şubat ayı enflasyonunun nasıl gelebileceğine ilişkin analizimizde, özellikle dolar kurunda kaydedilen gerilemenin şubat ayı için umut verdiğinin altını çizmiş, ancak İstanbul Ticaret Odası'nın 1 Mart'ta açıkladığı yüzde 1.29'luk oranın bir karamsarlık yarattığını, ne var ki bu karamsarlığın anlamsız olduğunu vurgulamıştık. Şimdi çok yanlış ve kurumları yıpratıcı bir tartışmaya yelken açmak gibi bir tehlikeyle yüz yüzeyiz.

Zaman zaman yükselen bir sestir, bir görüştür bu. TÜİK'in enflasyon oranının, İTO'nun açıkladığı orandan çok düşük kalması halinde tüm oklar TÜİK'e çevrilir. TÜİK yüksek oran açıkladığında iyidir hoştur da, oran düşük kaldı mı, mutlaka bir müdahale, rakamlarla bir oynama vardır. 

Biz de sanki şubat ayında TÜİK ile İTO oranları arasında çok belirgin bir fark olacağını biliyormuşcasına 2 Mart'taki yazımızda böyle bir fark ortaya çıktığında bunun normal karşılanması gerektiğinin altını çizmiştik. 2 Mart'ta bu konuda özetle şunları dile getirmiştik:

"Her ne kadar İstanbul Ticaret Odası şubat için yüksek sayılabilecek bir oran açıklamışsa da, İTO ile TÜİK'in hesaplama yöntemleri ve endeks kapsamlarının çok farklı olduğu gerçeğini gözden uzak tutmamak gerekiyor. 

TÜİK'in hesaplaması 400'ün üstünde mal ve hizmeti kapsıyor, İTO'nun hesaplamasındaki kapsam ise daha sınırlı. İTO, 242 mal ve hizmetle hesaplama yapıyor. 

Bir diğer temel farklılık, İTO'nun yalnızca İstanbul için hesaplama yapmakta olduğu gerçeği. TÜİK'in hesaplaması ise tüm Türkiye'yi kapsıyor.

İTO'nun endeksinde baz yılı 1995. Yani İTO, tam 21 yıl önceki tüketim kalıplarını esas alarak hesaplama yapmakta. Oysa TÜİK'in endeksinde baz yılı 2003 ve TÜİK her yıl hanehalkı anketleriyle oluşan değişime göre sepeti yeniliyor, bazı yeni mal ve hizmetler sepete girerken, bazıları çıkarılıyor. 

Ayrıca, İTO haftada bir fiyat derlerken, TÜİK bazı mal ve hizmetlerde daha sık aralıklarla fiyat derlemesine gidiyor ve bunları endekse gün ağırlıklı olarak yansıtıyor. Akaryakıt fiyatlarında olduğu gibi... 

Dolayısıyla İTO'nun bulduğu oranla TÜİK'in oranını kıyaslamak ve birinden birini diğerine göre üstün ya da daha doğru diye nitelemek tümüyle yanlış bir değerlendirme. Her iki kuruluşun bulduğu oranlar aynı çıksa, bu olsa olsa büyük bir tesadüf olur yalnızca. TÜİK ve İTO'nun oranlarının aydan aya birbirine çok yakın çıkması değil, ancak uzun dönemde birbirine yaklaşması beklenebilir."

İşte iki gün önce bunları yazmıştık. Kapsam, fiyat derleme yöntemi ve ağırlıklandırma gibi etkenlerden dolayı TÜİK'in şubat ayında İstanbul için belirlediği oran da İTO'nun oranından çok farklı geldi. İTO, İstanbul için yüzde 1.29'luk bir artış hesaplamıştı. TÜİK'in şubat ayında İstanbul için belirlediği artış oranı ise genel orana çok yakın ve yalnızca yüzde 0.01 düzeyinde. Ama yukarıda sıraladığımız nedenlerle zaten bu iki oranın örtüşmesi söz konusu değil.  

0.05 puanlık fark

Bu yıl şubatta ortaya çıkan fark çok belirgin olsa da, TÜİK'in yeni seri TÜFE'yi hesaplamakta olduğu 2003'ten bu yana oluşan oranlar neredeyse aynı sayılır. Bazı yıllarda İTO'nun oranları açık ara yüksek gerçekleşmiş, buna rastlandığı da olmuş zaten.

Ama dikkat çekici olan şu; 2003-2016 dönemini kapsayan 14 yılın ortalamasında TÜİK'e göre şubat ayı fiyat artışı yüzde 0.56, İTO'ya göre ise yüzde 0.61 düzeyinde. Yani arada yalnızca ama yalnızca 0.05 puanlık bir fark var. 

Dolayısıyla yalnızca bir aya bakarak farkı ön plana çıkarmak ve bu farkın altında bir şey aramak, en hafif ifadeyle iyi niyetli bir yaklaşım sergilenmediği anlamına gelir. Özetin özeti; öküz altında buzağı aramaya gerek yok! 

Tüm yazılarını göster