Enflasyonda sürpriz yok

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

EKO ANALİZ / Alaatin AKTAŞ ala.aktas@dunya.com Mayıs ayında tüketici fiyatları yüzde 1.49, üretici fiyatları yüzde 2.12 arttı. TÜFE, tahmin edildiği gibi yeniden iki haneli düzeye çıktı. Bu, yani çift haneli TÜFE, bir yıl aradan sonra gerçekleşmiş durumda. Daha önce son olarak geçen yıl nisanda yüzde 10.72'lik yıllık bir oran söz konusuydu. Aslında enflasyonda asıl sorun sanki TÜFE'de değil de, ÜFE'deymiş gibi görünüyor. Bakınız, ÜFE yalnızca beş ayda yüzde 13.39 arttı. Ortada müthiş bir maliyet enflasyonu var. Bu artış, birebir olmasa da, biraz gecikmeyle mutlaka ama mutlaka TÜFE'ye yansıyacak. ÜFE'nin yüzde 13.39 arttığı ilk beş ayda TÜFE artışı yüzde 6.38 düzeyinde. Neredeyse yarı yarıya bir denge söz konusu. Bu fark ÜFE lehine bozulur ve TÜFE bir süre sonra daha hızlı artmaya başlarsa hiç şaşmamak gerek. TÜFE-ÜFE ilişkisi, yıllık oranlarda çok daha dikkat çekici yönde gelişiyor. Türkiye, uzun süre maliyet baskısı olmadığı, maliyet enflasyonu kavramı adeta unutulduğu halde TÜFE'yi istediği ölçüde aşağılara çekemedi. Geçen yıl haziranda yıllık ÜFE yalnızca yüzde 2.89 düzeyinde bulunurken, yıllık TÜFE 8.60'tı. Temmuzda ÜFE yüzde 2.08, TÜFE yüzde 6.90 oldu. Eğilim uzun süre değişmedi, bu yıl şubatta bile yıllık TÜFE, ÜFE'nin üstündeydi. Şubatta yıllık ÜFE yüzde 8.15'e çıkmıştı, TÜFE ise yüzde 9.10 düzeyinde bulunuyordu. Ancak sonrasında denge tümüyle bozuldu, ÜFE başını alıp gitti. Şubatta yüzde 2.56, martta yüzde 3.17, nisanda yüzde 4.5 ve son olarak mayısta yüzde 2.12 artan ÜFE, yıllık bazda artık TÜFE'ye fark atıyordu. Üretici fiyatları, yıllık bazda mart ayında tüketici fiyatlarının üstüne çıkmıştı. Mayıs sonu itibariyle ise yıllık oranlar TÜFE'de yüzde 10.74 düzeyinde kalırken, ÜFE'de yüzde 16.53'e ulaştı. Üretici fiyatlarının bu yıl şubatla birlikte nasıl hızlı artış gösterdiği ortada. Yılın kalan yedi aylık dönemine ilişkin olarak umutlu olmayı gerektiren bir tablo da ne yazık ki yok. Üstelik, baz etkisi yapacak geçen yılın oranları çok düşük. Geçen yılın son yedi ayında üretici fiyatlarındaki toplam artış yüzde 3.1 düzeyindeydi. Bu yıl, bir ayda gerçekleşen oranlar, yedi ayda ortaya çıkmıştı. Dolayısıyla, üretici fiyatlarının, mayıs sonunda geldiği yüzde 16.53'lük düzeyin çok hızlı bir şekilde üstüne çıkmasını ve en iyimser olasılıkla yüzde 20'ye doğru yol almasını beklemek gerek. Biraz önce vurguladık; üretici fiyatları yerinde sayarken bile, tüketici fiyatlarını bir türlü istediğimiz düzeye çekemedik. Yüzde 4'lerle başladığımız hedefler, rüya olmaktan öteye geçmedi. Bu yıl da zaten yüzde 4'lük hedef konusunda çok çabuk pes ettik ve oranı yüzde 9.3'e revize etmek zorunda kaldık. Ancak, bu revizyonun yapıldığı dönemde aralarında bizim de bulunduğumuz bir çok yorumcu, bu oranın iyimser olduğunu dile getirmişti. Nitekim, mayıs ayında yüzde 9.3 aşıldı. Bu durum, elbette yeniden tek haneye inilmeyeceği anlamına gelmez. Hem Merkez Bankası yetkilileri de yıl içinde çift haneye çıkılsa bile, yıl sonuna doğru yeniden tek haneli bir gerçekleşme beklediklerini dile getirmişlerdi. Yıl içinde çift haneye çıkacak TÜFE'nin, daha sonra yeniden tek haneye ineceğine ilişkin beklenti, öyle anlaşılıyor ki, biraz da baz etkisine dayalı bir umut. Çünkü geçen yılın son yedi aylık döneminde tüketici fiyatları yüzde 4.1 arttı. Ancak, özellikle yılın son aylarında; eylül, ekim ve kasımda sırasıyla yüzde 1.03, yüzde 1.81 ve yüzde 1.95'lik artışlar oldu. Bu oranlar sayesinde yıllık fiyat artışının yeniden tek haneye düşeceği umuluyor olabilir. Ancak unutulmamalı ki, geçen yıl haziran ve temmuzda yüzde 0.24 ve yüzde 0.73'lük fiyat düşüşleri olmuş, ağustostaki artış ise yalnızca yüzde 0.02 düzeyinde gerçekleşmişti. Bu yüzden, baz etkisi avantajına pek bel bağlamamak gerekiyor. Tablo açık; üretici fiyatları yüzde 20'ye, üretici fiyatlarının kuyruğuna takılan ve önümüzdeki aylarda daha da takılacak olan tüketici fiyatları da yüzde 15'e doğru gidiyor. Bu oranların nelere yol açacağını ise daha sonra ele almakta yarar var.

Tüm yazılarını göster