Enflasyonda ocak ayında 2016'nın en yüksek yıllık oranını gördük gi

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Ne yeni bir orandan söz ediyoruz aslında, ne yeni sayılabilecek bir değerlendirme yapıyoruz. Bu köşede 4 Şubat'ta yer alan yazımızda dile getirdiğimiz tahminin giderek daha çok benimsendiğini ve taraftar bulduğunu görüyoruz. TÜFE ocak ayı itibariyle yıllık bazda yüzde 9.58 olarak gerçekleşmişti ve biz de o gün bu oranın 2016'nın yıllık bazdaki en yüksek oranı olacağı yönündeki görüşümüzü sizlerle paylaşmıştık. 

İşte TÜFE'nin 2016'da yıllık olarak aydan aya nasıl seyredebileceğine ilişkin tahminimiz, özellikle ocakta zirvenin görülmüş olması yönüyle, başka kesimler tarafından da benimsenmişe benziyor. Özellikle Merkez Bankası yetkililerinin önceki gün bankacılarla bir araya geldikleri toplantıda bu konuya vurgu yapmış olmaları önemli. 

Merkez Bankası da, TÜFE'de ocak ayında oluşan yıllık yüzde 9.58'in, 2016'nın en yüksek oranı olarak kalacağı görüşünde.

Aslında görünen köy kılavuz istemiyor. Eğer yıl içinde fiyatların birden zıplamasına yol açacak olağanüstü gelişmeler yaşanmazsa, gidişat üç aşağı beş yukarı böyleolacak. Yani ocak ayındaki yüzde 9.58, yılın en yüksek gerçekleşmesi olarak kalacak. 2016'nın en düşük yıllık oranı yüzde 8.24 ile nisanda oluşacak, yıl ise yüzde 9.07 düzeyinde kapatılacak.

Nasıl olup da böylesine küsuratlı oranlar verdiğimiz merak edilebilir. Bu, çok iddialı olmanın bir yansıması değil elbette. Hesaplamamızı geçmiş yıl eğilimlerini esas alarak yaptığımız ve ortaya çıkan oranları da yuvarlamak istemediğimiz için elde ettiğimiz rakamları aynen kullanıyoruz. Oranları yuvarlamayı tercih edersek, nisan için yüzde 8 de diyebiliriz, yüzde 8.2 de; yılsonu gerçekleşmesi için yüzde 9 da diyebiliriz, yüzde 9.1 de... 

Bu eğilim nasıl şaşar?

Ocak sonunda yüzde 9.58'le yıllık bazda zirveye ulaştığı hesaplanan TÜ- FE'nin, şubat, mart ve nisan aylarında belirgin bir şekilde düşmesi, sonra dalgalanmalarla yılı yüzde 9 dolayında tamamlaması bekleniyor. Ama bu, mevcut koşulların çok fazla değişmeyeceği varsayımına dayanıyor. 

Koşullar birden ve keskin biçimde değişebilir tabii ki. Neler değişirse biz enfl asyonu yüzde 9'da tutamayız dersiniz... 

Türkiye enerji ithalatında büyük bir avantaj elde etmiş durumda. Petrolün varili bir buçuk yıl öncesiyle kıyaslandığında üçte bir düzeyinde salınıyor. Ham petrol fiyatları böyle seyrettiği sürece çok büyük bir tehlike yok gibi görünüyor. Ama durum birden ve hızlı bir şekilde değişirse ne olacak? Bu olasılık çok güçlü değil, ama hiç yok da denilemez. Ortadoğu tam bir cadı kazanı, kaynayıp duruyor. Bu yüzden petrol fiyatlarının şimdiki düzeyinin tadını çıkarmalı, ama bir yandan da hep tetikte olmalıyız. 

Ancak Türkiye için tek avantaj ya da olası dezavantaj petrol fiyatları değil ki... Türkiye için belki petrol fiyatlarından daha büyük tehlike faizde atılması muhtemel adımlar ya da bir başka bir ifadeyle nisandan sonra Merkez Bankası yönetiminin izlemesi söz konusu olabilecek yeni politika.

Bizim biraz önce de dile getirdiğimiz tahmine göre, nisan sonundaki yıllık TÜFE yüzde 8.24'e kadar inecek. Kim bilir belki yüzde 8'in altı bile görülebilir. Eğer Merkez Bankası'nda yönetim değişir ve "faizin düşürülmesi gerektiğine ikna olmuş bir ekip" işbaşına gelirse, ki yeni bir yönetim oluşursa büyük olasılıkla bu düşüncede olacaktır, Türkiye ekonomide tarihi bir hataya imza atabilir.

"Faizi düşürelim enfl asyon daha da geriler ve yatırımlar artar" düşüncesiyle hareket edildiğinde döviz kurlarında anında bir tepki görülecek ve TL'nin değeri tepetaklak gidecektir. İşte o zaman bizi ne petrol fiyatlarının düşük seyrediyor olması kurtarır, ne iç piyasadaki talep darlığı... Gerçek anlamda etkilesin ya da etkilemesin, kurdaki artış tüm fiyatlara yansıtılır, biz de ocak ayındaki yüzde 9.58'i mumla arar hale geliriz. 

Ayrıca, dış politikada yaşanacaklar, meçhul... İç siyasetin nasıl seyredeceği, meçhul... Anayasa değişikliği sürecinin nasıl işleyeceği, meçhul... Turizmde bu yıl kayıp yaşanacağı bilinse de bunun rakama dökülmesi zor... Turizmdeki bu durumun döviz kurları üstünde ne ölçüde baskı oluşturacağı da meçhuller arasında... 

Bu kadar bilinmeyen içinde aslında tahmin yapmak da çok zor. O yüzden "yılın en yüksek oranı yüzde 9.58 olacak gibi" derken, bu tahmini içinde bulunduğumuz koşullarda yaptığımız dikkate alınmalı.

Tüm yazılarını göster