Enflasyon, Merkez'in tahmininden de iyi

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

2010 yılının enflasyon hedefi yüzde 6.5 olarak belirlenmişti. Bu hedef sabit kalmak üzere Merkez Bankası üç ayda bir yıllık enflasyon tahmin ediyordu.

26 Ocak 2010 tarihinde açıklanan ilk enflasyon raporunda, yıllık gerçekleşmenin orta noktası yüzde 6.9 olmak üzere yüzde 5.5 ile yüzde 8.3 arasında beklendiği belirtildi.

İkinci enflasyon raporuyla ortaya konulan beklenti, daha da yukarıdaydı. 29 Nisan'da açıklanan ikinci enflasyon raporunda, yıllık gerçekleşmenin en yüzde 7.2, en fazla yüzde 9.6 olacağına işaret ediliyor ve yüzde 70 olasılıkla yüzde 8.4'lük bir oran oluşacağı ifade ediliyordu.

Her enflasyon raporuyla birlikte en yüksek-en düşük beklenti arasındaki makas doğal olarak daralıyordu. Yılsonuna yaklaşılıyor, bu da belirsizliğin azalmasını sağlıyordu.

Yılın üçüncü enflasyon raporu 27 Temmuz'da açıklandı. Merkez Bankası, bu kez orta noktası yüzde 7.5 olmak üzere yüzde 6.5 ile yüzde 8.5 arasında bir enflasyon tahmin ediyordu.

Son raporun açıklandığı 26 Ekim'de ise makas iyice daraltıldı, orta nokta yine yüzde 7.5 olarak korundu, en düşük ve en yüksek oranlar ise yüzde 7 ve 8 olarak açıklandı.

Türkiye İstatistik Kurumu'nun dün açıkladığı 2010 yılı gerçekleşmesi ise yüzde 6.4'lük bir orana işaret ediyordu. Yani, 2010 yılı için öngörülen yüzde 6.5'in de, Merkez Bankası'nın açıkladığı dört enflasyon raporundaki tüm orta nokta oranların da altında kalınmıştı. Öyle ki, Merkez Bankası'nın enflasyon raporlarında açıkladığı en düşük oranların üçünün de altında bir gerçekleşme olmuştu. Merkez Bankası, ilk enflasyon raporunda en düşük oranı yüzde 5.5 olarak açıklamıştı, bir sonraki en düşük oran beklentisi üçüncü raporda yüzde 6.5 olarak dile getirilmişti, oysa gerçekleşme yüzde 6.4'tü.

Yılmaz'ın şansı

Kuşkusuz Merkez Bankası gibi bir kurumda tüm başarıyı ya da başarısızlığı tek bir kişiye, başkana mal etmek pek doğru değil. Ama, başarı ya da başarısızlıkta en büyük pay veya etki de başkandan gelir, bu da bir gerçek. Dolayısıyla, Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, görevini, diğer başkanlara hiç nasip olmayan bir başarıyla, enflasyon hedefini tutturmuş bir şekilde noktalıyor.

Elbette enflasyon hedefinin tutmasının, biraz önce belirttiğimiz gibi yalnızca başkanla bağlantısını kurmak doğru değil. Ayrıca, bu bağlantının yalnızca Merkez Bankası'yla kurulması da doğru değil. Dünya konjonktürü, ulusal paranın değerindeki değişim gibi etkenler de bu gelişmede büyük rol oynuyor.

Ama enflasyon konusunda bir çelişki de yok değil doğrusu. Türkiye ekonomisinin en az yüzde 7 büyüyeceği bir yılda, enflasyonun, tahminler bir yana, yıllık hedefin bile altında kalması ilginç bir tablo oluşturuyor.

Gerçi bu tabloyu açıklamak da zor değil. Örneğin, TÜFE'deki ağırlığı yaklaşık yüzde 28 olan gıda ve alkolsüz içeceklerler grubunda 2009 yılının aralık ayında fiyatlar yüzde 2.22 artmıştı. Aynı grupta geçen yılın ayında ise yüzde 2.66'lık bir fiyat düşüşü oldu.

Kontrolü pek de kolay olmayan gıda maddesi fiyatlarının uygulanan ekonomi politikasıyla doğrusu pek de ilgisi yok. Dolayısıyla oluşan enflasyon oranını biraz da bu şekilde değerlendirmekte yarar bulunuyor. 

Enflasyon hedefi, TCMB'nin tahminleri ve gerçekleşme (%)
En Düşük Orta Nokta En Yüksek
Hedef   6,5  
26 Ocak 2010 raporu 5,5 6,9 8,3
29 Nisan 2010 raporu 7,2 8,4 9,6
27 Temmuz 2010 raporu  6,5 7,5 8,5
26 Ekim 2010 raporu 7,0 7,5 8,0
Gerçekleşme   6,4  
Tüm yazılarını göster