Enflasyon coşkusu

Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

Böyle başlık mı olur diyeceksiniz. Haklısınız. Fiyatlar dışında  enflasyonun çoşku vereceği bir şey yok. Neden böyle tuhaf bir başlık koyduk derseniz, biraz geçmişe dönmek, biraz da son gelişmeleri bir perspektife oturtmak niyetiyle koyduk bu başlığı.

Kasım ayı enflasyon verileri açıklandı. Sayılar yüksek. Hem de epey zamandır görmediğimiz ölçüde yüksek aylık enflasyon sayıları açıklandı. Kasım ayında fiyatların beklentileri ciddi ölçüde aşacak kadar yüksek oranda arttığı anlaşılıyor. Bu tabii memnun olacak, çoşku duyacak bir durum değil. Ama sanki tersi oluyor gibi de bir durum var. En azından bendeki algı böyle. Bu ayın enflasyon değerlendirmelerinde bir çoşku seziyorum. Olur mu canım böyle şey demeyin. Etrafınıza dikkatli bakın, aynen oluyor işte. Dinlediğim, okuduğum yorumcuların çoğu uzun zamandır ihmal ettikleri bir dostla yeniden kavuşmuş gibi bir çoşkuyla, iştahla  enflasyon konuşup, yazıyor.

Tuhaf tabii ama anlayışla karşılanabilecek bir durum bu. Türkiye'nin enflasyon konusunda bayağı kabarık bir sabıka kaydı olduğu biliniyor. Bir zamanlar yüksek enflasyona sahip ülkeler arasında en önlerde yer alırdık. Kronik enflasyon ülkesi olmak gibi negatif bir şöhrete de sahiptik. Aylık enflasyon oranları şimdi yüksek bulduğumuz sayıların birkaç misliyle ifade edilirdi. Yıllık enflasyonda ise adeta rakip tanımaz bir skora sahiptik.

Enflasyonun çivisinin çıktığı o yıllarda her ay enflasyon verileri açıklanınca bir enflasyon yazısı yazmak tanrının buyruğu gibiydi. Alışılmış enflasyon trendi hemen hiç değişmediği için, enflasyon yazıları da genellikle tekrarlarla dolu olurdu. Enflasyon kronik hale gelmiş olduğu için yazılar ve söylemler de kronikleşmişti. Standart enflasyon yazılarında  biraz analitiğin yanısıra ağır doz siyasal eleştiri de olurdu. Çevremdeki dostların enflasyon yazısı yazmaktan sıkıldığına, bir daha enflasyon yazmayacağım diye nafile sözler verdiğine çok tanık oldum.

                                             *                   *                   *

Sonra devran döndü. Akıllar başa geldi. Ciddiyetle ve israrla uygulanan programlar sonucunda enflasyonu nisbeten kabul edilebilir düzeylere indirmeyi başardık. Düşen enflasyon oranları belleklerde ve beklentilerde daha uzun süre yaşadı. Küresel kriz geldiğinde bu sorunu da aşmıştık. Zaten krizle birlikte kaybolan talep, büyüyen çıktı açığı enflasyonu hepten bastırmıştı. Enflasyon mesele olmaktan çıktı.

Mesele olmaktan çıkan konu üzerinde tefekkür edip, yazılar yazmanın manası kalmadı. Yorumcularla enflasyon arasına bir soğukluk girdi. Dikkatler başka konulara kaydı. Enflasyon yazıları sıklığını kaybetti.

Son aylarda durum biraz değişmeye başladı. Mayıs ayına kadar yüzde 4 civarında dolaşan  2011'in yıllık TÜFE oranları birden yüzde 6-7 bandına sıçradı. Kasım ayında ise yıllık TÜFE oranı yüzde 9.48 olarak gerçekleşti. Uzun süredir görülmeyen bir fiyat artış hızına işaret ediyordu bu sayılar. Dahası enflasyon hızının gelecek y çift haneli rakkamlara çıkacağı ve 2012 yılının ilk çeyreğinde de bu civarda kalacağı tahminleri seslendirilmeye başlandı.

Bu koşullarda ilginin yeniden enflasyona dönmesinde, dikkatlerin konuya odaklanmasında şaşılacak bir şey yok. Nitekim, yorumcular eski alışkanlıklarına geri döndüler. Hemen her yönüyle enflasyon konuşulmaya başlandı. Tuhaf ama, adeta bir enflasyon çoşkusu  çıktı ortaya.

                                             *                   *                   *

Perspektifi kaybetmemek kaydıyla eski dostların kavuşmasına itirazım yok. Yükselen enflasyon sayılarından hareketle büyük enflasyon senaryoları  yazılması ise yanlış olur diye düşünüyorum. Bunun için iki nedenim var. Birisi son sıralarda enflasyonda gözlenen yükselme eğiliminin büyük ölçüde arizi nedenlerden kaynaklanıyor olması. İkincisi ise önümüzdeki yılın makroekonomik projeksiyonunun zaten yüksek dozlu enflasyona izin verecek gibi görünmemesi. 

Enflasyon sayılarının ayrıntısı gıda fiyatlarındaki artışın enflasyon yükselişine en büyük katkıyı yaptığını göstermektedir. Vergi ayarlamaları ve döviz kuru yükselişinin de enflasyon üzerindeki etkisinin devam ettiği anlaşılmaktadır. Bunlar sürekli bir enflasyonu taşıyacak etkenler değildir.

Öte yandan, hemen bütün yorumcular 2012 yılında ekonominin yavaşlayacağı üzerinde hem fikirdir. Önümüzdeki yılın, en azından ilk yarısının, ekonomiyi ısıtacak, enflasyonıu kışkırtacak bir makroekonomik atmosfer oluşmayacağı anlamına gelir bu.

Bu koşullarda bugünkü enflasyon çoşkusunun çok da uzun ömürlü olmayacağını öngörmek doğru olur. Çoşkuyu ona göre ayarlamak gerekir.  

Tüm yazılarını göster