Enflasyon bazıları için niye düşmüyor?

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre tüketici fiyatları haziran ayı itibariyle son bir yılda yüzde 5.73 arttı. Mayıs sonundaki yüzde 5.24'e göre biraz yükselme olsa da, hazirandaki yıllık oran da çok düşük sayılıyor. Hatta daha önce de birkaç kez vurguladık; Merkez Bankası'nın 2009 için enflasyonu "alttan ıskalama" kaygısı var.

Enflasyon, sorun olmaktan en azından şimdilik çıkmışa benziyor. Ama acaba bu durum toplumun tüm kesimleri için geçerli mi?

Türkiye'de gelir dağılımına ilişkin istatistikler biraz geriden geliyor. Son veri 2007 yılına ait ve üstelik gelir gruplarları yüzde 20'şerlik dilimleri gösteriyor. Biliniyor ki, dilim ne kadar küçülürse, gelir dağılımındaki çarpıklık ya da harcamaların nereye yönlendirildiği daha belirgin biçimde ortaya çıkıyor.

Hanehalkı tüketim harcamaları anketinin 2007 sonuçlarına göre, gelirden en az pay alan ilk yüzde 20'lik grup, gelirinin yüzde 35.8'ini gıda ve alkolsüz içeceklere, yüzde 27.7'sini de konutla ilgili harcamalara ayırıyor. Yani, geliri en düşük yüzde 20'lik grup, gelirinin neredeyse üçte ikisini bu iki harcama grubuna yönlendirmek durumunda kalıyor.

Düşük gelirli grubun, harcamasında zorunlu olarak gıda ve konut giderlerine daha çok pay ayırmak durumunda olduğu ortada. Buna bir de krizin getirdiği sorunlar eklendi. Binlerce kişi işini kaybetti, işini kaybetme kaygısı yaşayanlar arttı. Bu süreçte, oran bilmiyorsak da büyük olasılıkla gıda ve konut harcamalarına daha fazla pay ayrılır oldu.

İşte TÜFE son bir yılda yüzde 5.73 artarken, düşük gelirlilerin harcamalarının üçte ikisini oluşturan gıda ve konutta ortalamanın çok üstünde artışlar ortaya çıktı. Haziran 2009-haziran 2008 kıyaslamasına göre gıda ve alkolsüz içecekler grubundaki fiyat artışı yüzde 9.68'i, konutla ilgili harcamalardaki fiyat artışı ise yüzde 11.13'ü buldu.

Bu oranların haziran aylarındaki fiyatların kıyaslamasıyla bulunan oranlar olduğunu belirttik. Biliniyor ki, enflasyonda daha sağlıklı gösterge, yıllık ortalama fiyatların kıyaslamasına dayanan yöntem. Yani bu yılın haziran ayından itibaren geriye doğru bir yılda oluşan fiyatların, önceki bir yılda oluşan fiyatlarla kıyaslanmasına dayanan ve toplam iki yıllık dönemi kapsayan kıyaslama, fiyatlardaki değişimi daha sağlıklı gösteriyor. Kuşkusuz aydan aya olan kıyaslama da yanlış değil, ancak bu hesaplamada, dikkate alınan ayların birindeki hızlı fiyat iniş ya da çıkışı, yanlış algıların oluşmasına yol açabiliyor.

TÜFE'de hazirandan hazirana artış yüzde 5.73, yıllık ortalama artış yüzde 9.08.

Gıda ve alkolsüz içecekler kaleminde hazirandan hazirana artış yüzde 9.68, yıllık ortalama artış yüzde 10.44.

Konutla ilgili harcamalarda da hazirandan hazirana artış yüzde 11.13, yıllık ortalama artış yüzde 19.18.

Hemen her dönem açıklanan enflasyon oranına inanmayan, rakamlarla oynandığını ileri sürenler olmuştur. Rakamlara olan bu inançsızlığın temelinde, gelir düzeyi düşük olan kesimlerin  harcamalarında ağırlığı çok daha fazla olan gıda ve konut giderleri gibi kalemlerdeki fiyat artışının ortalamadan çok daha hızlı olması yatıyor. TÜFE'yi oluşturan beş yüze yakın mal ve hizmet içinde son bir yılda fiyatı en çok artan ilk on ürün arasında yedi gıda maddesi bulunması da en tipik göstergelerden sayılmalı.

Tüm yazılarını göster