Enflasyon aylıkta yukarı, yıllıkta aşağı

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

TÜFE'deki eğilim ekim ayında tam da beklendiği gibi oldu. Aylık artış, yüzde 1.96 ile beklentinin altında kalmakla birlikte geçen yılın ekiminden bu yana olan son bir yılın en yüksek düzeyinde gerçekleşti. Dolayısıyla bu yılın aylık bazdaki en yüksek artışı da ekimde ortaya çıkmış oldu. Aylık oran yüksek gelmesine rağmen, yıllık TÜFE yılın en düşük düzeyine indi. Ekim ayı itibariyle yıllık TÜFE artışı yüzde 7.80 oldu.
Geçen yılın ekim ayında yüzde 3.27 ile rekor kıran oranın devreden çıkması ve yerine yüzde 1.96'lık oranın girmesi, yıllık artışta keskin bir gerileme yaşanmasını sağladı. Eylül sonunda yüzde 9.19 düzeyinde bulunan yıllık TÜFE, yukarıda da belirttiğimiz gibi ekim sonunda yüzde 7.80'e geriledi.
TÜFE, geçen yıl kasımda yüzde 1.73 artmıştı. Bu artışta ekimdeki rekor artışın yansımalarının da rolü vardı. Bu yıl da benzer bir tablo görmek şaşırtıcı olmaz. Ekimdeki görece yüksek artışın etkisiyle kasımda da yüksek sayılabilecek bir artış görebiliriz. Ancak bu artış, kesinlikle ekimdeki kadar olmayacaktır.

Yüzde 7.4'e ne kaldı?
2012 yılsonu resmi enflasyon tahmini yüzde 7.4. Bu oran önce OVP'de yer aldı, daha sonra doğal olarak Merkez Bankası da enflasyon tahminini yüzde 6.2'den yüzde 7.4'e çekti.
İlk on ayda oluşan TÜFE artışı yüzde 5.36 düzeyinde. Bir başka ifadeyle yüzde 7.4'e yüzde 1.94 kaldı. Kasım ve aralık ayları toplamındaki artışın yüzde 1.94 olması halinde hükümetin yüzde 7.4'lük yılsonu hedefi tutacak.
Merkez Bankası'nın yönetilen/yönlendirilen olarak nitelediği fiyat artışları endekslere büyük ölçüde eylül ve ekim aylarında yansımış durumda. Dolayısıyla yeni bir yönetilen/yönlendirilen fiyat artışına yol açacak dalga yaşamazsak ki gündemde böyle bir olasılık yok, kasım ve aralık aylarını daha ılımlı oranlarla geçirmemiz söz konusu. Dolayısıyla bu iki aydaki artışın toplamda yüzde 2 dolayında kalması şaşırtıcı değil. Böylece yılın tümü için öngörülen yüzde 7.4'ü tutturmak mümkün olabilir.

Yüzde 7.4 başarı mı?
Türkiye iki temel hedefte adeta sabit oranlara sahip; büyüme ve enflasyon. Son yıllarda büyümeyi hep yüzde 4, enflasyonu yüzde 5 düzeyinde hedefleyerek yola çıkıyoruz. Ama bu hedefleri tutturma konusunda özürlüyüz.
Büyüme, geçmiş yıllarda yüzde 4'ün çok üstünde gerçekleşti; aynı şekilde enflasyon da..
Hani büyümenin öngörüleni aşması ilk bakışta olumlu gibi görülebilir, ama en azından planlamada ciddi bir hata yaptığımız gerçeği ortada. Öngördüğümüzün çok çok üstünde büyüyünce dış ticaret açığımızın, cari açığımızın nerelere vardığını görüyoruz. Onlar da başımıza ayrı bir dert açıyor.
Haydi, büyümede öngördüğümüzün üstünde bir orana erişmenin su götürür bir tarafı var; ne kadar da büyüdük, diye; dünyanın en hızlı büyüyen ülkeleri sıralamasında şuradayız, diye övünebiliyoruz.

Ama ya enflasyon? Yüzdenin yüzdesini almak pek doğru değilse de, bu yılın yüzde 7.4'lük oranı bile başta öngördüğümüz yüzde 5'in neredeyse yüzde 50 sapması demek. Geçen yıl bu sapmanın oranı çok daha fazlaydı.
Daha da kötüsü, enflasyon hedefine olan güven neredeyse tümüyle yitirildi. Dün açıklanan ekim ayı artışından sonra yapılan yorumlarda daha çok 2013'e odaklanıldığını görüyoruz. OVP'de 2013 için TÜFE artışı yüzde 5.3 düzeyinde hedeflendi. Ancak şimdiden bu oranın tartışılıyor olması çok olumsuz bir durum. Biz biraz da baştan kaybediyoruz enflasyonla mücadeleyi. Zaten bizim yüzde 5.3 olarak hedeflediğimiz enflasyonu, IMF'nin yüzde 5.7 düzeyinde öngörüyor olması da biraz bunu göstermiyor mu?

Yeniden değerleme oranı yüzde 7.8
Bu arada, başta emlak vergisi, motorlu taşıtlar vergisi ve harçlar için 2013 yılında uygulanacak yeniden değerleme oranı yüzde 7.8 düzeyinde oluştu. ÜFE'de ekim ayı itibariyle gerçekleşen yıllık ortalama artış yeniden değerleme oranını veriyor. Dün açıklanan verilere göre de bu oran yüzde 7.8 oldu.

Tüm yazılarını göster