Enflasyon aydan aya hesaplanırsa…

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Ne mi olur; örneğin 2009 yılında doğalgaz fiyatlarının yüzde 33.64 gerilediği gibi bir sonuç çıkar ortaya. Peki, geçen yılki doğalgaz faturasının hafiflediğini, hele hele üçte birden daha yüksek oranda hafiflediğini ve bu sayede şirket ya da aile bütçesinin rahatladığını kim söyleyebilir, var mı bunu dile getirebilecek biri, yok değil mi. Çünkü geçen yıl doğalgaz fiyatları gerçek anlamda gerilemedi ki. Hani duran saatin günde iki kez doğruyu göstermesi gibi yüzde 33.64'lük gerileme sonucunu veren hesaplama yanlış değil aslında, ama yanıltıcı. Daha önce de birkaç kez dile getirdiğimiz gibi, fiyat değişimlerini yalnızca iki ayı dikkate alarak yaparsanız, tüketicinin cebinden çıkan paranın ne oranda arttığı ya da azaldığı konusunda çok yanıltıcı sonuçlarla karşılaşabilirsiniz. İşte doğalgaz, 2009 yılı için bu konuda çok tipik bir örnek oluşturuyor.

2008 ve 2009 yıllarının aralık aylarındaki fiyatların karşılaştırmasına göre doğalgaz fiyatında yüzde 33.64'lük bir gerileme oldu. Bu oranda bir yanlışlık yok. Ama hepimiz biliyoruz ki, doğalgaz faturamız genel olarak yukarı doğru, bir artış var. Üçte biri aşan bu fiyat gerilemesinin temelinde yatan ise hesaplama yöntemi. Eğer doğalgaz fiyatlarındaki değişim, aralık-aralık yöntemiyle değil de, 2008-2009 yöntemiyle, yani 2008 yılının tüm aylarındaki fiyatların ortalamasının, aynı şekilde bulunan 2009 ortalamasıyla kıyaslanması yoluyla hesaplansaydı karşımıza fiyat gerilemesi değil, yüzde 0.59 gibi çok az da olsa bir fiyat artışı çıkacaktı.

Kaldı ki, tüketimi belli aylarda yoğunlaşan doğalgaz gibi ürünlerde yıllık ortalama fiyat almanın çok doğru bir yaklaşım olmadığı da ortada. Örneğin geçen yıl doğalgazın fiyatı ocakta 1.07; şubat, mart ve nisan aylarında 0.91, sonrasında ise 0.71 liraydı. Şimdi bu rakamların ortalamasını alarak bir yıllık ortalamaya gitmek de pek doğru değil. Rakamlardan da görüldüğü gibi, tüketimin yoğun olduğu aylarda yüksek, sonrasında ise düşük fiyat uygulanmış durumda. Ancak bu yöntem, tüm sakıncalarına rağmen, aralık aylarını kıyaslanarak fiyatların yüzde 34 gerilediğini söylemeye göre çok çok doğru.

Vatandaş, enflasyon istediği kadar tek haneye düşürülmüş olsun, hala açıklanan oranlara dudak büküyor. Rakamlara olan bu güvensizliğin altında, doğaldır ki tüketimin yalnızca aralık aylarında yapılmıyor olması yatıyor. Herkes, tükettiği mal ve hizmete önceki yıl ne ödediğiyle son yıl ne ödediğini karşılaştırıyor. Yalnızca iki aya bakmak istatistiki yönden bir anlam ifade ediyor, ancak gerçek durumu yansıtmaktan çok uzak kalıyor.

Doğalgaz, yalnızca bir örnek. Bu durumda çok sayıda ürün ve hizmet var. Ama, madem yıllık ortalama fiyat kıyaslamasına dayanan enflasyon ikinci plana itiliyor, hiçbir hesaplamada bu şekilde bulunan orana itibar edilmiyor, benimsenen yöntem olan aralık-aralık kıyaslamasına dayalı hesaplama da tatsız oranlar veriyor. Her ne kadar 2009 yılında TÜFE yüzde toplamda yüzde 6.53 artmışsa da, fiyatı yüzde 50'den fazla yükselen beş mal ve hizmet bulunuyor. Bunlardan spor karşılaşmalarına giriş ücretiyle faks modem cihazlarının ücretindeki artış halkı doğrudan ilgilendiren zorunlu tüketim grubunda sayılmayabilir. Ama ya yüzde 83 zam gören kuru soğan, yüzde 69 artan okul kitapları ve yüzde 53 artan koyun eti? 

2009'da en çok zam gören ilk on mal ve hizmet (yüzde)
Yıllık ortalama kıyaslamaya göre Aralık-aralık kıyaslamasına göre
Faks modem cihazı 61.64 Kuru soğan 83.28
Motor yağları 56.13 Okul kitapları 68.60
Karpuz 51.12 Spor karşı. giriş üc. 57.75
Gazete 48.06 Faks modem cihazı 55.47
Hazır kahve 40.55 Koyun eti 53.21
Erik 40.02 Telefon yedek parçaları  44.21
Kuru soğan 35.99 Motor yağları 43.44
Okul kitapları 35.89 Yeşil soğan 42.65
Koyun eti 34.26 Gazete 42.19
Çamaşır İçin tem.ürün. 33.92 Tavuk eti 40.98
Tüm yazılarını göster