Enerji: Mühendislikte kaybettiğimiz ekonomi

A. Levent ALKAN aleventalkan@gmail.com

Küreselleşme bizde en çok, iç talebi dış finansmanla karşılamak eğiliminde artış olarak yaşanıyor. Ulusal ekonomimize ilişkin S&P'nin uyarısı oldukça manidardır ki ardında; ithalata dayalı büyümenin ekseninde, mühendislikte kaybettiğimiz koca bir ekonomi yatıyor.
Enerji faturamız artan her ham petrol fiyatıyla biraz daha kabarıyor. 2011'de 54.1 milyar dolar olarak sonlanmış ekonomi faturamız, 232.9 milyar dolar ithalatımızın %23.22'sini, aynı oranda da enerji ihraç edememenin sancıyla 89.4 milyar dolar dış ticaret açığımıza %60.51 oranında yük bindiriyor. 77.1 milyar dolar cari açığımızı da ihmal etmeyip, ondan da %70.16 gibi, oldukça önemli bir pay istiyor. Geçmişteki ekonomik çözümler, hazırı kullanma yarışını iki seçim arasına sıkışan tarihlere kurban edilmişti. Kısa vadeli çözümlere göre fizibiliteler dış alımları göstermiş, uzun vadeli bakışlara kapalı gözlerimizi küresel sistemik krizinde açabilmiştik.
1990 süper emeklilik uygulamasıyla 39 yaşında emekli maaşı almaya başlanıyorsa, 1996 yılında %19 olan 35-54 yaş arası işsizliğin, 2011 yılında %35 olmasına pek de şaşırmamak gerekiyor. Erken emeklilerin ekonomiye üç önemli darbe vurmuşlardı: İlki, vergi avantajları nedeniyle firmalara fonlama avantajı sağlarken gerçekten üretken nüfusun yerini almak şeklindeydi. İkincisi, eğer çalışmayıp tüketim ordusuna katılmak tercih edilmişse, etrafında birçok özel girişimi hazırcılığa özendirmekteydi. Tıpkı bir batan geminin kendisiyle birlikte denizin derinliklerine birçok takayı çekmesi gibiÖ Üçüncüsündeyse, Türk çekirdek aile dokusu içinde devletten elde ettikleri sabit gelirleri, ekonomiye yeni tüketiciler yetiştirmekte kullandılar ve yine üretimin önüne set çektiler.
Çözüm: Mühendislikte kaybeden ekonomiden, mühendislikte kazanan toplumda gizli
Cari açığımızın hem makroekonomik hem de mikro ekonomik temelleri oldukça sağlam. 1) Küreselleşme dediğimiz olgu, bizde cari açığı körükleyen en baş aktördür. Tüketim odaklı yapımız, dış sermayeyi risk almadan, tümör gibi büyütüyor. 2) Teknolojik gelişime ayak uyduramayan mühendislik yetersizliği toplumun belini kırıyor. 3) Politik belirsizlik, sıfırdan üretime yönelik yatırımlar yerine; AVM, gayrimenkul, hizmet gibi yatırımları artırıyor. 4) Sosyal politikalarımız KOBİ'lere, genç girişimcilere, mühendislere üretme olanağını vermiyor. 5) Vergideki adaletsizlik, gelirin tabana yayılmasının önüne geçtiği gibi; mühendisliğe akacak sermaye, vasıflı teknik eleman, doğal kaynak ivmelenmesinin önüne geçiyor.
Enerji açmazımıza güneş enerjisi teknolojisi öneriliyor. Tıpkı tekstilde olduğu gibi, Avrupa'nın eski teknolojilerine talip olmaktan kurtulmanın yolu, sürekli değişen teknolojilerde çözüm aramak gerine toprak kaynaklı ısı sistemleriyle; çarşı, kışla, hastane, okul, resmi daireler, belediyeler için yerin 150-200 metre aşağıdaki ısıyı kullanalım. Kapalı devre radyatörleri kombinizden değil de 200 metre aşağıdaki sıcak topraktan karşılayan bu sistem, müstakil binaların etrafında ı dönüm toprak arazi istiyor sadece. Pratikte başarı detaylarda gizlidir. Çünkü orada mühendislik konuşur. Unutmayın başarı, başaracağım diyenlerindir.

Tüm yazılarını göster