Endeksler ucuz mu, pahalı mı?

Atılım MURAT AYKIRI FİNANS amurat@etu.edu.tr
Borsa endeksleri, soru işaretleri yaratan yükseliş trendine devam ediyor. Amerikan borsaları rekor üstüne rekor kırıyor. Yükselişlerin devam etmesini bekleyen çok sayıda analist var. ABD'de Dow Jones Endeksi için 30.000 seviyesi konuşuluyor. Endeksin bugün 14.000'li seviyelerde olduğu düşünülürse, 30.000 büyük bir hedeftir. Japon merkez bankacılar, Nikkei Endeksi'ni 13.000 seviyesinde görmek istediklerini söylüyorlar. Endeksin son aylarda yaklaşık yüzde 50 arttığını, bugünkü seviyenin de 12.300 olduğunu düşünürsek, 13.000 seviyesine ulaşmak kolay olabilir. Merkez bankacılar, Nikkei Endeksi için çok daha iddialı bir seviye verebilirlermiş. 
 
Bürokratlar ülkenin borsa endeksi için bir hedef koyuyor. Bu durum finans teorisinde nasıl açıklanır? Borsa endeksinin artması bir ülkede moralleri düzeltir. Hisse senedi fiyatlarındaki artışın, bir ''varlık etkisi'' yarattığı söylenir. Bu etkiyi hisseden yatırımcının tüketimini artırması, bunun da ekonomiye pozitif şekilde yansıması beklenir. Buradan yola çıkarsak, birkaç ayda yüzde 50 yükselen Nikkei Endeksi sayesinde, Japonların kendilerini artık çok varlıklı hissettikleri söylenebilir. Tabii Japonların, son yirmi senede kaybettiklerini geri almaları için uzun bir süreye ihtiyaçları da olabilir. Ekonomik büyümeyi yakalamak bu kadar kolaysa, bütün merkez bankaları borsa endeksleri için bir hedef koyabilir. Yatırımcılar buna yönelik pozisyon alır. Merkez bankalarının desteği ile hedefe ulaşmak o kadar da zor olmaz. En sonunda, herkes kendisini varlıklı hisseder.    
 
Son dönemde Japonya fazlaca konuşulduğu için, Amerika biraz arka planda kalıyor. Aslında hisse senetlerindeki yükselişin bir varlık etkisi yarattığını, bunun da ekonomiye büyük bir katkısının olduğunu ilk söyleyen Bernanke'dir. Bir merkez bankası başkanının, uygulanan para politikasının ekonomiye olan katkısını varlık etkisi ile açıklaması yanlıştır. Kaldı ki, gevşek para politikası sayesinde ekonominin büyüdüğünü söylemek daha büyük bir hatadır. Kemer sıkan ülkeler, sadece gevşek para politikası ile kalıcı büyümeye geçmenin zor olacağını önümüzdeki dönemde görebilirler.
 
ABD ekonomisinden pozitif sinyaller gelmekle birlikte, şirket kazançlarına bakarak, endekslere rekorlar kırdıracak bir ortam olmadığı görülebilir. Örneğin, S&P 500 endeksinin ''hisse başına kazanç'' rakamına göre, kazançlar 2012'nin ilk çeyreğinde zirve yapmış. Sonrasında düşüş başlıyor. Bu durumda, kazanç büyümesinden farklı unsurların devrede olduğu söylenebilir. Yükselişleri pozitif açıdan değerlendirirsek, piyasanın ekonomik büyümeyi doğru şekilde tahmin ettiği vurgulanabilir. Ekonomik büyümenin sürmesinin, bundan sonra kazanç büyümesine yol açması beklenebilir. Amerikalı tüketicinin kredi talebi artıyor. Özellikle otomobil ve öğrenci kredilerinde son aylarda yükseliş var. Bu gelişmeler, kredi talebinde sert bir dönüşü mü işaret ediyor? Bu sorunun cevabını vermek için biraz daha beklemek gerekebilir. Yükselişlere daha temkinli yaklaşırsak, faizlerin düşük olması artışlara yol açmış olabilir. Düşük faizler fiyatları yükseltiyor, çünkü iskonto oranları düşüyor. Ekonomideki portföy tercihleri değişiyor. Riskli varlıklara yatırım yapma isteği artıyor.
 
Dow, Nikkei, İMKB. Endeksler ucuz mu, pahalı mı? Yatırımcılar arasında bir kararsızlık, belirsizlik hakimse, hisse senetleri ucuzdur. Yatırımcılar durumdan eminse, hisse senetleri pahalıdır. Belki de endeksleri sadece bu bakış açısı ile değerlendirmek gerekiyor. 
 
Tüm yazılarını göster