Emektar tehlikesi

Gültekin KARA OTOSTOP gultekin.kara@dunya.com

Eski Türk filmlerinin en önemli figürlerinden bir tanesi de Amerikan arabalarıdır. Üretildiği ülkede sınıf atlamanın, statünün sembolü olmuş otomobiller, bizde de bir dönem aynı amaca hizmet etmiş lakin daha sonra özellikle İstanbul'da dolmuş olarak kullanılmaya başlanmıştı.

Sahiplerinin bir tutku ile bağlandıkları emektarlar artık yok. Aynı şekilde filmlere konu olan minibüsler ve kamyonlar da...

Eski otomobiller ve onların kullanıldığı filmlere yönelik nostaljik kareler içimizi ısıtsa da bu araçların birçoğu halen maalesef kullanılıyor.

Maalesef diyorum çünkü bu araçlar halen yollarda ve birçok tehlike yaratıyor.

Geçtiğimiz hafta içinde Otomotiv Distribütörleri Derneği Genel Sekreteri Hayri Erce ile bir yemek yedik. Yemekte otomotiv sektörü üzerine konuşurken iki nokta benim çok ilgimi çekti. Bunlardan ilki trafikteki araçların yaşı, diğeri ise araç tanımlarıydı.

İkinci konuyu şimdilik pas geçip, trafikte emektar adı altında yürüyen hurdalara dikkat çekmek istiyorum.

Rakamlara ilişkin detayları yandaki haberde bulabilirsiniz.

Ama yaklaşık her iki araçtan bir tanesi 12, her üç araçtan bir tanesi de 16 yaşın üstünde.

Bu araçların tamamına yakını da yeni trafik yönetmeliklerinde yol/yaya/araç güvenliğinin gerektirdiği şartları karşılamaktan oldukça uzak.

Hep duyarız, gazetelerde okuruz. Freni tutmayan/patlayan bir kamyonun açtığı hasarları. İşte tüm bunlar hep araçların emektar olmasından kaynaklanır.

Zaten bakıldığında sürücülerimizin de kendilerine has geliştirdikleri kullanım yöntemleri ve motor/yakıt modifikasyonları eklendiğinde özellikle ağır ticari araçlarda

emektar sıfatı bir övünç kaynağı olmaktan çok bir dikkat işareti gösteriyor.

Bu araçların çevreye verdiği zarar da cabası. Hani deyim yerindeyse kömür sobaları daha temiz duman bırakıyor havaya...

Zaman zaman bu araçlara yönelik vergi affı, hurda desteği tarzında destekler yapılarak artık emektarlıktan, gözü yere bakmaya dönmüş araçların trafikten uzaklaştırılmasına yönelik çalışmalar yapılsa bunlar genelde havada kalıyor.

Erce'nin verdiği bilgiye göre geçen yıl hurda işleme tesislerine sadece bin araç teslim edilmiş. Yani trafikte hurdaya ayrılması gerekenler göz önüne alındığında bu oranın 3 binde 1 düzeyinde olduğunu söyleyebiliriz.

Çok gerçekçi olarak bakıldığında hükümetten yeni bir hurda teşviği beklemek çok yerinde değil. Çünkü geçmişte hurda olarak gösterilen bir plaka üstünden bayilerin 10 araç bile sattığı görüldü. Otomotiv sektörü kendilerine verilen şansı iyi kullanamamış ve sınıfta kalmıştı. Kaldı ki ÖTV konusu Maliye'deki en önemli tabulardan bir tanesi. Buna kimse dokunmuyor ve bir süre daha (artırımlar dışında) dokunmayacak.

Dolayısıyla bu sorunu gidermenin farklı yolları aranıyor.

ODD Genel Sekreteri Hayri Erce ile yaptığımız sohbette, birkaç çözüm üzerinde durduk ama bunların da hayata geçmesi zor gözüküyor. Aslında yöntem nasıl olur bilmiyorum ama işin temeline hurda araç sahiplerinin, bu hurdalarını sistemden düşürdükleri anda net, beklemeden deyim yerindeyse "tiko para" kazanmalarını yerleştirmek gerekiyor.

Hali hazırda kontak açıldığı anda bir maliyet yaratan aracın hurda teslim noktasına teslimi bile bir maliyet.

Buna bir de "kullanımı teşvik" eden Motorlu Taşıtlar Vergisi de eklendiğinde bu araçları insanların kendi rızasıyla hurdaya çıkartması zor görünüyor. MTV denilen şey maalesef ancak ve ancak araç elden çıkarken akla geliyor.

Tabii unutulmaması gereken bir diğer nokta ise bu tip yaşlı araç sahiplerinin bunları mecburiyetten kullandığı. Yani gerek bireysel gerekse ticari kullanımda bu araçların yenilenmesi sürecini maddi olarak karşılamaları mümkün değil. O yüzden bunlara uygulanabilir ve bir önceki gibi devredilemeyen bir teşvik sistemi sunmak gerekiyor.

Yani metazori bir şekilde, kolluk kuvvetleri destekli "Ben bunları yoldan çekip alacağım" şeklinde ferman salınırsa, yanıt "Ferman padişahınsa, dağlar bizimdir..." olacaktır.

Dolayısıyla bu araçların yoldan çekimi konusunda tüm paydaşların kazanacağı ve kazancı artırmak için gayrı meşru yollara gitmekten imtina edecekleri bir sistem gerekiyor.

Belki bu sayede emektarların vereceği zararları minimuma indirebiliriz.

Tüm yazılarını göster