Emek yoğun, kur yorgun

Bir süredir hareket etmeyen döviz kurları kimilerini mutlu ederken, kimilerini mutsuz ediyor. Döviz borcu olanlar da ithalatçılar da durumdan memnun.

Dr. Hakan ÇINAR SIRADIŞI hakan.cinar@dunya.com

Bir süredir hareket etmeyen döviz kurları kimilerini mutlu ederken, kimilerini mutsuz ediyor. Döviz borcu olanlar da ithalatçılar da durumdan memnun.

İhracatçılar ise bu durumdan hiç hoşnut değiller. Hele ki emek yoğun, TL maliyetlerinin baskın olduğu sektörler bu durumdan bir hayli şikayetçi. Şimdi herkes şu sorunun cevabını merak ediyor; kurlar yükselişe geçer mi, yoksa bu yorulmuş haliyle yerinde saymaya devam eder mi? Tam bu sırada Hazine ve Maliye Bakanı Sn.Mehmet Şimşek’ten ilginç bir açıklama geldi. Şimşek piyasadan döviz satın almasak dolar 30 TL’nin altına gelirdi derken, piyasalar da niyet okumaya çalıştı.

Bakana göre Merkez Bankası'nın döviz biriktirmemesi durumunda TL daha da değerli hale gelecek. O halde döviz satın alarak yapılan müdahalenin, TL’nin daha da değerlenmesinin önüne geçmeyi sağladığını, tersten okursak, maliyetlerin döviz bazlı daha da yükselmesinin önüne geçildiğini anlamak mümkün. Diğer bir deyişle stabilite korunmuş oldu.

Etkisi son derece önemli

Türkiye’nin büyüme politikası olan ihracata dayalı büyüme stratejisi, temelde dış ticaret ile ekonomik büyüme arasındaki ilişkiye dayalıdır. Ülke içerisinde üretilen malların ihracatının özendirilmesi ile ekonomik büyümeye olan olumlu etkileri, ihracata dayalı büyüme stratejisinin ana fikrini oluşturur.

İhracat üzerinde kur politikasının ise iki yönlü etkisi bulunur. İthal girdiye dayalı üretimlerde kurun düşük seyri avantaj iken, maliyetin içerisinde ithal veya enerji gibi dövize bağlı girdi oranının payının yüksek olması da kurun etkisini azaltır. Ancak TL maliyeti daha yüksek ise o zaman kurun etkisi son derece önemlidir. Döviz bazlı maliyet yükselir ki şu an ülkemizdeki emek yoğun sektörler de tam da bu sıkıntı ile karşı karşıya. Ekotürk TV’de Erdem İlbeyi ile birlikte yaptığımız Dış Ticaret Dünyası programının önceki gün konuğu Ayakkabı Sanayicileri Derneği Başkanı Berke İçten idi.

İçten 2023 yılına kadar dış ticaret fazlası veren sektörün, artık dış ticaret açığı verir noktaya geldiğini, bunda da yükselen kur politikasının önemli etkisi olduğunu belirtti. 1,5 milyar dolara yaklaşan ihracat rakamına sahip sektörün gerek hammadde gerekse bitmiş ve markalı ürün ithalatlarını göz önünde bulundurduğumuzda yükselen maliyetler ile rekabet şansı hayli zor. 20 milyar dolar ihracatı 1,3 milyon kişilik istihdamı ile hazır giyim sektörümüzde de durum farklı değil.

Asıl anlaşılması gereken…

Emek yoğun ifadesini sadece çalışan sayısının çok olması olarak yorumlamak bana göre eksik bir ifade. Elbette işin o tarafı da var ama asıl anlaşılması gereken, bir ürünün girdi maliyetinde emeğin yüzdesi. Bu maliyet yükseldikçe ürün maliyetine etkisi artar, düştükçe de düşer. İşte burada da kur devreye girer.

Sektör emekten ziyade teknoloji ve hammaddenin maliyetinden daha fazla etkilenen ürünler içeriyor ise; savunma sanayi, otomotiv veya yazılım sektörü gibi, bu durumda TL maliyetlerinin ürün üzerindeki etkisi de yüksek olmadığı için, ihracatta pazarda çok daha rahat bir şekilde rekabetçi olabiliyor.

Geç de olsa doğru bir karar

 Ülkemizin büyüme politikasında ihracatın başı çektiği kabulü ile bakıldığında, para politikasının gereği olan sıkı para politikasıyla güçlenen bir TL artık vazgeçilmez hal alıyor, geç de olsa doğru bir karar.

O halde ülkemizin büyüme stratejisi ihracat demek yeterli değil, ülkemizin büyüme stratejisinde öncelik, teknoloji ağırlıklı yatırımlara ve hizmet ihracatına yönelerek bu sektörlerin ihracat yapabilmelerini sağlamak olmalı. Emek yoğun sektörlerden vazgeçecek değiliz elbet, ancak kura çok bağımlı olmaktan, markalaşma veya yüksek değerli markalara ihracat yapmak ile kurtulabileceklerini, bunun için de tasarım ve Ar-Ge silahlarını kullanmalarının gerektiğini daha iyi anlatmak gerekiyor.

Başkanlığını yürüttüğüm Türkiye’nin önemli STK’larından Dışyönder olarak Sayın Cumhurbaşkanımıza Türkiye’nin dış ticaret stratejisine dair fikirlerimizi sunmak üzere hazırlıklarımızı sürdürüyoruz ve en kısa zamanda bunu gerçekleştireceğiz. İhracata dayalı büyüme stratejisinde tüm bu politikaların izdüşümü olan bir yol haritası belirlemediğimiz taktirde, aynı filmleri izlemeye, aynı şarkıları mırıldanmaya devam ederiz. Ne demiş Einstein, farklı sonuçlar elde etmek için yolu değiştirmek şart. Bunun için de yeni yolların denenmesi, olmazsa olmaz.

Tüm yazılarını göster