Ekonomiye güvende yalnızca soluk aldık, güvensizlik hala had safhada

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Ekonomik güven endeksi, mart ayında yüzde 14.4'ü bulan dramatik düşüşün ardından nisanda biraz toparlandı ve yüzde 3.6 arttı. Ama bu artış yanıltmasın. Martta kaybettiğimizi yerine koymak şöyle dursun, 2012 yılının ocak ayından bu yana geçen 40 ayın en düşük ikinci düzeyinde bulunuyoruz halen. Yani marttaki kaybın, ancak çok küçük bir kısmı yerine konulabilmiş durumda. Mart ayında 76.86'ya kadar gerileyen ve dip yapan endeks, nisanda 79.66'ya çıktı. Bir başka ifadeyle en kötüden bir adım daha iyi bir noktaya gelmiş olduk.

Ekonomik güven endeksi nisan ayında yüzde 3.6 arttı. Endeksi oluşturan alt kalemlerden tüketici ve reel kesim güven endekslerinde yüzde 1.5 artış gerçekleşirken, inşaat sektörü güven endeksi yüzde 2.7, perakende ticaret güven endeksi yüzde 1.2, hizmet sektörü güven endeksi ise yüzde 0.5 geriledi.

Gidişatta yön aşağı doğru

Tüm güven endekslerinde olduğu gibi, ekonomik güven endeksinde de 100'ün üstündeki değerler iyimserliğe, 100'ün altındaki değerler ise kötümserliğe işaret ediyor. Bakıyoruz; ekonomik güven endeksi 2013 yılının aralık ayında 110.6 düzeyinde oluşmuş. Daha sonra da zaten bir daha 100'ün üstü görülememiş. Geçen yılın ocak ayında 100'ün, yani iyimserlik sınırının altına inilmiş ve arada küçük dalgalanmalar yaşansa da yön hep aşağı doğru oluşmuş.
Tüketici güveni şimdiye kadarki en yüksek düzeye 118.3 ile 2013 yılının kasım ayında çıkmıştı, onu da hatırlatalım. Yani tüketici güven endeksi, 2013 kasımından bu yılın martına kadar olan 16 aylık dönemde tam yüzde 35 oranında gerileme gösterdi. Nisanı esas alırsak, bu sefer de 17 aydaki gerileme yüzde 32 oluyor.

Bir geri dönüş, bir iyileşme emaresi de yok. Bakmayın nisandaki küçük kıpırdanmaya. Zaman zaman böyle küçük hareketler görülmesi normal. Genel yön önemli ve o yön de çok açık ki aşağı doğru. 

Mayısta, seçim belirsizliği yüzünden, seçim sonrasına dönük kaygılar ve nasıl bir yönetim, nasıl bir ekonomi politikası uygulanacağına ilişkin kafa karışıklığı yüzünden ekonomiye duyulan güven yeniden sarsılabilir. Dedik ya, nisandaki iyileşme bir toparlanma işareti gibi görülemez; olsa olsa küçük bir dalgalanma şeklinde nitelenebilir.
Hem düşünün; nisanda yaklaşık 80 olan ekonomik güven endeksi yüzde 25 arttığı takdirde 100'e, yani ekonomiye güven duyma noktasına ancak gelinebilecek. Şu koşullarda öyle bir çırpıda yüzde 25 artış sağlamak da hiç mümkün değil. 

Yani biz nisanda hala mağaranın içindeyiz; yukarıda ışık görünüyor, mart ayına kısayla ancak bir basamak yukarı çıktık. Işığa ulaşabilmek için daha çok basamak çıkmak durumundayız; mağaranın içi kaygan, işte o karanlıkta çıkmaya çalışırken yeniden aşağı yuvarlanmak da var üstelik. 

Derli toplu, ama kafa karıştıran bir endeks

Ekonomideki genel gidişatı yorumlamak için tek bir endekse bakma avantajı getiren ekonomik güven endeksinin kafa karıştıran yönleri de yok değil. 

Örneğin, alt kalemlerde en yüksek artış yüzde 1.5 düzeyindeyken, hatta gerileyen kalemler varken toplamı gösteren ekonomik güven endeksinin yüzde 3.6 artması. Bu durum, endeksin hesaplama yönteminden kaynaklanıyor. Endekste; reel kesim endeksi yüzde 40 ağırlığa sahip. Hizmet sektörünün ağırlığı yüzde 30, tüketici güven endeksinin ağırlığı yüzde 20 düzeyinde. Perakende ticaret ve inşaat sektörleri ise yüzde 5'erlik ağırlıkla temsil ediliyor. Ancak, ekonomik güven endeksi hesaplanırken, kapsanan beş endeksin alt kalemleri üzerinden ağırlıklandırma yapılıyor. Bu hesaplama yöntemi, bütünü oluşturan alt kalemlerdeki değişimle toplam arasında bir çelişki varmış izlenimi uyandırıyor. 

İkinci kafa karışıklığı da, ekonomik güven endeksinin geri götürüldüğü 2012 yılının ocak ayından bu yana olan tüm dönemler için her ay revize edilerek açıklanıyor olmasından kaynaklanıyor. Bu durum da seriyi bozan bir dezavantaj oluşturuyor.

Tüm yazılarını göster