Ekonomiye duyulan güvene dikkat!

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Reel kesim güven endeksinden sonra tüketici güven endeksi de gidişatı çok somut bir biçimde ortaya koydu. Herhangi bir göstergede bir-iki ayda ortaya çıkan yukarı ya da aşağı harekete bakarak bir eğilimden söz etmemek gerektiğini hep dile getirmiştik. İşte tüketici güven endeksinde dün açıklanan kasım ayı verileri, tıpkı reel kesim güven endeksinde olduğu gibi aşağı dönüşün artık yadsınamaz hale geldiğini gösterdi.

Küresel krizle birlikte çok hızlı bir gerileme gösteren tüketici güven endeksi ve reel kesim güven endeksi geçen yıl sonunda en düşük noktaya inmişti. Her iki endekste de daha sonra bir toparlanma başlamış ve artış kesintisiz olarak bu yılın ortasına kadar sürmüştü.

Reel kesim güven endeksi geçen yılın aralık ayında 52.3 ile dip yaptıktan sonra temmuz ayında 100.1'e kadar yükseldi. Daha sonra gerilemeye başlayan endeks kasımda 91.2'ye indi.

Merkez Bankası ile TÜİK'in ortaklaşa oluşturduğu tüketici güven endeksinin kasım ayı sonuçları da dün açıklandı. Buna göre, geçen yıl kasımda 68.9 ile dip yapan, bu yılın haziran ayında ise 86.3 ile zirveye çıkan tüketici güven endeksindeki gerileme hızlandı. Endeks, kasımda yüzde 2.59 daha azalarak 78.4'e indi.

Yani, reel kesim güven endeksi ve tüketici güven endeksi aynı doğrultuda çöküş-yükselme-gerileme eğrisi çiziyor. Aslında endekslerin paralel hareket ediyor olmasında şaşılacak bir durum da yok. Bu endeksler birbirlerinden çok farklı bir eğri çiziyor olsalardı, o zaman bir hata olasılığını düşünmek gerekirdi.

Krizden çıkışı simgeleyecek harf, acaba bu endekslerin çizdiği grafikte mi gizli? Önce bir çöküş, sonra yükselme, şimdi yeniden gerileme eğilimi. Sakın bu tablo, W harfini simgeliyor olmasın!

Küresel krizden çıkışın olmazsa olmaz koşulu, tüketicinin gelecek kaygılarından biraz da olsa sıyrılması ve harcama yapmaya başlaması. Oysa tüketicinin kaygılarından sıyrılması bir yana, ekonomiye duyduğu güven beş aydır azalıyor.

Reel kesim giderek daha kaygılı çalışıyor, tüketicilerin ekonomiye duyduğu güven giderek erozyona uğruyor. Peki bu durumda harcamalar nasıl artacak da ekonomiyi canlandırmak mümkün olabilecek, işte bu soru havada kalıyor.  

Bu arada, bazı veriler arasındaki çelişki dün açıklanan tüketici güven endeksiyle daha da belirgin hale gelmiş görünüyor. Birkaç gündür sürekli olarak kapasite kullanımı-sanayi üretimi dengesizliğinden söz ediyoruz. Buna önceki gün sanayideki istihdam verisi de eklenmişti.

Tabloya bakar mısınız… Bir yanda kapasite kullanımı yerinde sayıyor; ama üretim tırmanmış gidiyor, sanayide çalışanların sayısı artıyor. Varsayalım ki sanayici kapasite yaratmadan daha çok üretmenin, istihdam yaratmanın yolunu buldu; peki üretimin arttığı bir dönemde sanayicinin karamsarlığını, sanayide iş bulmaya başlamış olan tüketicinin ekonomiye duyduğu güvendeki azalmayı nasıl açıklamak gerekiyor… 

Tüm yazılarını göster