Ekonomik krizden çıkmak için basit ve güvenilir 3 pusula

DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN didem.eryar@dunya.com

"Bilgi bombardımanına tutulmuş durumdayız. Duyduğumuz rakamlar birbirini tutmuyor. Bir aptal tarafından anlatılan gürültülü, korkunç, fakat hiçbir anlama gelmeyen bir hikaye dinler gibiyiz. Bankacılar ve borsacılar, yaşanan kaosu tanımlamak için "volatilite"den bahsediyorlar. Peki bu karanlık ormanda yolumuzu nasıl bulacağız?"

Bu sözler, Le Monde gazetesi ekonomi köşe yazarı Jean-Pierre Robin'e ait. Küresel kriz sürecinde maruz kaldığımız bilgi, rakam, yorum ve tahmin bombardımanına rağmen, bugün karanlık bir ormanda yürümeye devam ettiğimizi söyleyen Robin, bu karanlıkta yolumuzu bulmamızı sağlayacak işaretleri içlerinde IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn, Fransa Ulusal Ekonomik Araştırmalar ve İstatistik Enstitüsü (INSEE) uzmanı Eric Dubois gibi isimlerin bulunduğu 12 uzmana sormuş.

Verilen cevaplar üç noktaya işaret ediyor. Bunlardan birincisi ABD emlak sektörü. İkincisi bankalar arası finansman piyasasının durumu. Üçüncüsü ise uluslararası ticaret.

Robin, uzmanların krizden çıkmanın öncelikli göstergeleri olarak ileri sürdükleri bu üç konunun aslında matruşkalar gibi birbirinin içinden çıktığına dikkat çekiyor. "2007 yaz aylarında başlayan subprime krizi, bankaların zorluk yaşamasına neden oldu. Bunun sonucunda kredilerin daralması, ABD, Avrupa ve diğer gelişmiş ülkelerdeki şirketleri ve tüketicileri zor durumda bıraktı. Üçüncü etapta ise, Çin başta olmak üzere gelişmekte olan ekonomiler 2008 sonbaharında bu krizden etkilenmeye başladılar. Dünya ticareti 2008 Kasım ayında yüzde 8 oranında azaldı" diyen Robin, "bu üç göstergenin düzelmesi krizden çıkmak için yeterli olmasa da, kurtarma planları ve bu planların başarısı, bu göstergeler temel alınarak hesaplanacak. Dolayısıyla basit ve güvenilir pusulalara ihtiyacımız var. Çölü aşmak istiyorsak, bu yaşamsal önem taşıyor" yorumunda bulunuyor.

Peki bu üç güvenilir pusulaya yakından bakalım:

ABD emlak piyasasının en önemli göstergesi, konut fiyat endeksi olan Case/Schiller. Case/Schiller endeksi ülkenin en büyük yirmi şehrindeki konut fiyatlarını topluyor. Haziran 2006 tarihinde zirveye ulaşan endeks, o tarihten bu yana sürekli geriliyor. 2008 Aralık tarihinde açıklanan verilere göre, 2006 yazından bu yana yüzde 23.6 oranında bir düşüş gerçekleşti. Son on iki ayda yaşanan düşüş oranı ise yüzde 18. Şu anda fiyatlarda herhangi bir artış yok. Uzmanlar emlak fiyatlarındaki artışın hem evlerini çok ucuz fiyattan satmak zorunda kalanları hem de bu kişilere kredi vermiş olan bankaları rahatlatacağını söylüyorlar. FED eski Başkanı Alan Greenspan da, emlak piyasasının istikrara kavuşmasının bankalar için çok önemli bir dönüş noktası olacağını ifade ediyor.

Bankalar arası borçlanma, navlun maaliyetleri

Gerek ABD'de gerekse Avrupa'da devlet yardımlarının ve kurtarma planlarının odak noktası olan bankacılık sektörü, çelişkili sinyaller veriyor. Uzmanlara göre, bankaların durumuna yönelik esas gösterge, dönemsel kâr açıklamalarından çok bankalar arası piyasada izlenen üç aylık faiz oranları. Ağustos 2007 öncesinde, bankalar arası gecelik borçlanma faiz oranı 10 puanı geçmezken, önce 60 puana, Lehman Brothers'ın batmasının hemen ertesi gününde ise 180 puana yükseldi.

Uzmanlara göre, uluslararası ticarette en hassas ölçer, ticaret hacmi değil, fakat navlun maliyetleri. Uluslararası deniz ticaret yollarında ulaştırma maliyetlerini gösteren Londra merkezli Baltic Dry Endeksi,

Mayıs 2008 tarihinde 11 bin 793 puanla ulaştığı tepe noktasından yüzde 53.4 değer kaybederek Ekim 2008 tarihinde 5 bin 492 puana indi.

ABD, Avrupa'dan önce krizden çıkacak

Robin'e göre krizden çıkmak için bu üç basit pusuladan şaşmamak gerekiyor. ABD emlak piyasası, bankalar arası piyasa ve ticarette yaşanan düzelmeler krizin tam anlamda bittiği anlamına gelmeyecek olsa da, en azından doğru yolda gidildiğinin bir kanıtı olacak.

Goldman Sachs ekonomistlerinden Binit Patel de, her şey doğru giderse, krizden ilk çıkanın ABD olacağı tahmininde bulunuyor. Bunun nedeni ABD'nin Avrupa'dan önce krize girmiş olması; kurtarma planının hemen devreye sokulması ve FED'in hızlı bir şekilde faiz indirimini gerçekleştirmesi. Patel, Euro bölgesinde kredi krizinin daha yeni başladığına dikkat çekerken, Goldman Sachs'ın Euro bölgesi için 2009 büyüme tahmini yüzde 1.6 oldu. ABD için beklenen büyüme oranı ise yüzde 1.8.

Patel'in yorumlarında dikkat edilmesi gereken bir diğer konu da, banka kredilerinin normale dönmesinin uzun zaman alacağı. Patel'in  değerlendirmeleri şöyle: "1990'lı yıllarda İsveç ve Norveç'te yaşanan ve çok daha iyi yönetilen kredi krizleri sonrasında bile, normale dönmek için dört yıl gerekti. Kredi şartlarının çok kısa sürede eskisi gibi olacağını düşünmek hayal olur.

Coface Baş Ekonomisti Yves Zlotowski: Türkiye, Romanya ve Bulgaristan sert bir iniş yaşayacak

Coface Baş Ekonomisti Yves Zlotowski, aynı zamanda ticari riskler konusunda uzman bir isim. Zlotowski'nin 2009 yılı için öngördüğü senaryo şöyle: "2007 yılında yüzde 4, 2008'de yüzde 2.7 olan küresel büyüme oranı 2009 yılında yüzde 0.9'a gerileyecek. Gelişmiş ülkelerde GSMH yüzde 0.8 oranında daralacak. ABD, Euro bölgesi, İngiltere ve Japonya için eşzamanlı resesyon söz konusu. Gelişmekte olan ülkelerde ise büyüme oranlara geçen seneye kıyasla iki puan gerileyerek yüzde 3.9 seviyelerinde olacak."

Zlotowski'ye göre 2009 yılında şirket ödemelerinde en riskli konumda olan bölge ise orta ve doğu Avrupa. Bugüne kadar Macaristan ve bazı Baltık ülkeleri dışında, şirketlerin yaşanan krize oldukça iyi dayandıklarını söyleyen Zlotowski, birçok ülkede büyümenin güçlü fakat dengesiz olduğuna dikkat çekiyor. İşte Zlotowski'nin Türkiye ekonomisini de ilgilendiren yorumları: "Şirketlerin bütçe açıkları ve uluslararası piyasalardaki borçlanma oranları oldukça yükseldi. Romanya, Bulgaristan ve Türkiye'de oldukça sert inişler söz konusu olabilir. Buna karşılık Polonya daha güvenli bir konumda. Ukrayna ve Pakistan 2008 sonunda likidite krizi yaşadılar ve IMF'nin yardımına ihtiyaç duydular. Gelişmekte olan ülkelerin büyük bir bölümünde şirketlerin uluslararası piyasalara yönelik borçları arttı. Bununla birlikte ihracatta ve hammadde fiyatlarında yaşanan düşüşün olumsuzluklarına da maruz kalıyorlar."

Tüm yazılarını göster