Ekonomik belirsizlik küresel ısınmayla mücadeleyi de olumsuz etkiliyor

DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN didem.eryar@dunya.com

Küresel ısınma konusu bir süredir küresel finans krizinin gölgesinde kalsa da, önümüzdeki yılların en önemli konularından biri.

Financial Times tarafından düzenlenen ve gazetenin ekonomi başyazarı Martin Wolf tarafından yönetilen yuvarlak masa toplantısında küresel ısınma, hükümetlerin ve özel sektörün küresel ısınma konusuna nasıl yaklaştıkları, uygulanması gereken başlıca stratejiler ve küresel ısınmanın ne boyutta bir tehdit olduğu tartışıldı.

Cambridge Üniversitesi Küresel Isınma Araştırma Merkezi Direktörü Terry Barker; Carbon Trust baş ekonomisti ve Cambridge Üniversitesi Ekonomi Fakültesi Öğretim Üyesi Michel Grubb; OECD eski baş ekonomisti David Henderson ve Columbia Üniversitesi Sağlık Politikası ve Yönetim Profesörü Jeffrey Sachs küresel ısınma ve küresel ısınmaya karşı atılması gereken adımlara yönelik farklı görüşler ortaya koydular.

Küresel ısınma konusunda daha geniş bir perspektife sahip olmak açısından, bu uzun tartışma sırasında farklı yaklaşımları ve stratejileri savunan ekonomistlerin görüşlerine teker teker bakmakta fayda var.

Terry Barker, iklim bilimcilerin açıklamalarını dikkate alıyor ve dünya ısısı, sanayi dönemi öncesine oranla 6 derece daha artacak olursa, bunun potansiyel etkilerinin korkutucu olacağını söylüyor. Michael Grubb ise söz konusu tehdidin ne zaman gerçekleşeceğinin bilinmediğine, fakat bu belirsizliğe rağmen bu konuya yönelik çok fazla yorumlar yapıldığını söylüyor. İlginç olan ise bu yorumların özellikle ekonomik yorumlar olması.

David Henderson küresel ısınma konusunda öncelikli olarak iki tehdidin söz konusu olduğunu ifade ediyor. Bunlardan birincisi, karbon emisyonlarını azaltmak için bir an önce harekete geçilmediği takdirde, küresel ısınmanın çok tehlikeli olacağı yönünde. Fakat bu riskin, çok da gündeme getirilmeyen bir karşı riski daha beraberinde getirdiğini söylüyor Henderson. İşte OECD eski baş ekonomistinin ilginç yorumları: "Hükümetler, çok sağlam temelleri olmayan düşünceler ve tahminlere dayanarak dünya genelinde son derece masraflı sosyal mühendislik girişimleri başlatacaklar. Ben sağlam bir bilimsel uzlaşma olduğunu düşünmüyorum. İngiliz iklim uzmanı Mike Hulme, 'iklim bilimciler' ve 'felaket kuramcıları' arasında ayrım yapıyor ve bilimsel verilerin sınırlarını ve kırılganlığın gündeme getiriyor. Son derece karmaşık olan bir iklim sisteminden bahsediyoruz ve bu konuda çok fazla bilgiye sahip değiliz. Burada söz konusu olan sadece belirsizlik değil, aynı zamanda bilgi eksikliği. Hükümetler harekete geçmek gerektiğini, ciddi bir sorun olduğunu savunuyorlar ve bunun sonuçlarına ekonomik açıdan bakıyorlar."

Beklemek mi, yoksa bir an önce harekete geçmek mi?

Bu noktada toplantıyı yöneten Financial Times yazarı Martin Wolf'un sözleri oldukça yerinde aslında: "Küresel ısınmaya yönelik söylenenlerin olacağından emin değilim, fakat olmayacağından da emin olamayız. Eğer felaket kuramcıları haklıysa, bunu öğrendiğimizde çok geç olacak. Dolayısıyla gerçekleşeceğini bilmediğimiz bir şeyi azaltmaya yönelik politikalara yatırım yapmak mantıklı değil. Fakat eğer bunlar gerçekleştiği takdirde, çok mu masraflı olacak müdahale etmek?" diyor Wolf.

Eğer küresel ısınmaya yönelik bilimsel olarak sağlam temeller söz konusu değilse, doğru hareket ne yönde olmalı? Bir an önce adım atmak mı gerekli, yoksa beklemek mi?

Terry Baker bir an önce harekete geçilmesi gerektiğini savunanlardan. Dünya ekonomisinin 2020 yılına kadar karbon emisyonlarından kurtarılmasını araştırmak için uzun vadeli bir model hazırlayan Baker, bunun için gerekli olan yatırım programının trilyonlarca dolara mal olacağını ifade ediyor.

Michael Grubb, acil harekete geçilmesi gerektiğini destekleyen bir diğer isim. Grubb, bunun nedenlerini şöyle sıralıyor: "Birincisi, birçok işi ucuz bir şekilde çözüme ulaştırabiliriz. Dolayısıyla, çok pahalı olacak korkusuyla hareket etmemeyi mantıklı bulmuyorum. İkincisi hepimiz yenilikçiliğin önemli olduğunu ve her şeyi hükümetlerin merkezi AR-GE programlarına bırakmanın doğru olmadığını biliyoruz. Gerçek hayatta harekete geçerek daha iyi ve daha ucuz işler yapabiliriz. Üçüncüsü önemli fırsatların söz konusu olduğu bir zamandayız. Hareketsiz kalmak, en ucuz seçeneklerden biri gibi görünse de, yatırım yollarımızdan birini kapatarak uzun vadede tehlikeli olabilir. Dünyanın belli bir enerji arzına trilyonlarca dolar yatırım yapmaya ihtiyacı var. Konu bunun yüksek karbon sistemlerine mi, düşük karbon sistemlerine mi gideceği. Dördüncüsü, bugün yanlış adımlar atmak, uzun vadede büyük zarar etmek anlamına gelecek. Beşincisi ise risklerin ağırlığını tartmak zorunda olmamız. Evet David'in dediği gibi her iki tarafta da risk var, fakat bu riskler birbirlerinden tamamen farklı. Bir yanda tamamen bilinen ve yönetilebilen riskler var, diğer tarafta ise iklim sistemine uzun vadede zarar verecek riskler var. Dolayısıyla nelere yol açtığınızı öğrenebilmeniz için seneler geçebilir ve öğrendiğinizde de bir şeyler yapabilmek için artık çok geçtir." 

Büyük değişim, yeni model enerji sistemleri, yeni otomobiller ile gelecek

Jeffrey Sachs da "hareket gerekli" diyen ekonomistlerden. Fakat Sachs, büyük adımlar yerine, net bir plan ve yol haritası belirlenmesi gerektiğini savunuyor. Yani biraz daha temkinli davranıyor. "Bugün harekete geçmeliyiz, çünkü şimdi başlarsak bunun meyvelerini ancak onlarca yıl sonra alabiliriz" diyen Sachs'ın, hareket planı öncelikleri ise şöyle: "Bu sorunu kontrol altına almak için gerekli olan anahtar teknolojilere sahip değiliz. İvedilik ve kararlılıkla hareket geçmemiz gerekli, fakat bu hareket alanı yenilenebilir enerji kaynakları, karbon depolanması, elektrikle çalışan otomobiller için gerekliolan uzun ömürlü piller gibi konuların AR-GE çalışmalarına yönelik olmalı. Tüm bunları mevcut teknolojilerle yapacağımızı düşünmek hata olur. Bazı şeyler yapılabilir ve yapılıyor da, fakat en büyük değişim yeni model enerji sistemleri, yeni otomobiller, yeni binalar ile gelecek. Tüm bu değişimler uzun yıllar alacak, bu yüzden şimdi başlamak zorundayız."

Ekonomik belirsizlik yok olmadan harekete geçmek zor

Peki küresel olarak bakıldığında, ülkelerin ne yönde hareket etmeleri gerekiyor? Yuvarlak masaya katılan ekonomistlerin ortak görüşü Avrupa Birliği'nin küresel ısınma ile mücadele konusunda herkesten önde olduğu yönünde.

Jeffrey Sachs, AB, ABD ve Çin'in bu konuda bir araya gelmeleri gerektiğini söylüyor. "ABD ve Çin dünya karbon emisyonunun yüzde 45'ini gerçekleştirmelerine rağmen hâlâ masaya oturmuş değiller" diyen Sachs, küresel ısınma konusuna Bush hükümetinden farklı bir şekilde yaklaşacağı sinyalini veren yeni ABD Başkanı Barack Obama'dan Çin'i masaya davet etmesini ve bu konuda bir uzlaşma sağlamasını bekliyor.

Sachs'ın bir diğer beklentisi de ABD otomotiv sektörünün kurtarılması. Çünkü Sachs, General Motors'un 2010 yılında üretmeyi planladığı elektrikli otomobili görmek istiyor.

Evet büyük değişim yeni model enerji sistemleri, yeni otomobiller, yeni binalar ile gelecek. Küresel ısınmanın yaratacağı belirsizlikler ve fırsatlar az çok ortada. Bilim adamlarına önemli görevler düşüyor. Fakat anlaşılan o ki, bilim adamlarından önce ekonomistlerin harekete geçmesi ve birçok ülkede ekonomik krize dönüşen finans krizine yönelik belirsizliklerin biraz olsun önünü açmaları gerekiyor. Yeni otomobiller ve yeni binaların hayata geçmesi için, belki de eski arabaların ve evlerin kurtarılması gerekiyor öncelikle. Aksi takdirde büyük değişimden ve elektrikli arabalardan bahsetmek çok zor… 

Tüm yazılarını göster