Ekonomi yavaşlarken sektörel beklentiler

Ekonomik aktiviteye dair öncü göstergelerin belirgin bir ya­vaşlamaya işaret ettiğini daha önce dile getirmiştik. Sanayi üretimin­de gözlenen daralma, satın alma yö­neticileri endeksinin (PMI) imalat sanayinde nisan ayından beri da­ralmaya işaret etmesi, kapasite kul­lanımındaki düşüş bu öncü göster­geler arasında sayılabilir.

Prof. Dr. İbrahim ÜNALMIŞ EKONOMİ NOTLARI ibrahimunalmis@hotmail.com

Ekonomik aktiviteye dair öncü göstergelerin belirgin bir ya­vaşlamaya işaret ettiğini daha önce dile getirmiştik. Sanayi üretimin­de gözlenen daralma, satın alma yö­neticileri endeksinin (PMI) imalat sanayinde nisan ayından beri da­ralmaya işaret etmesi, kapasite kul­lanımındaki düşüş bu öncü göster­geler arasında sayılabilir. Para Po­litikası Kurulu (PPK) toplantısı sonrası yayınlanan faiz kararı met­ninde de iç talebin yavaşladığına, iç talep kompozisyonunun dezenflas­yon sürecine destek verdiğine işaret edilmişti.

Bu hafta kaleme aldığımız yazı­mızda ekonomik aktivitenin ya­vaşladığı bir dönemde sektörel ayrışmaları incelemeye çalıştık. Toplulaştırılmış sektörel bilanço istatistiklerini TCMB, yıllık olarak 2009 yılından beri yayınlıyor. Dolayısıyla toplulaştırılmış sektörel bilanço verilerini kullanarak önü­müzdeki döneme ilişkin bazı çıka­rımlar yapmak mümkün. Sektörel aktiviteyi ölçmek için farklı göster­geler kullanmak mümkün. Biz bu ya­zımızda TÜFE ile reelleştirilmiş net yurt içi satışları kullanacağız.

Düşüşler birbiri ile bağlantılı

2009 yılı sonrasında tüm sektör­lerin toplamı itibarıyla net reel yurt içi satışların yıllık bazda düştüğü iki yıl var. Bunlardan birincisi 2018, diğeri 2019 yılı. Tahmin edileceği gibi bu düşüşler birbiri ile bağlantılı. 2018 yılında yaşanan kur atağı ile TL’nin hızlı ve yüksek değer kaybı iç talebin yavaşlamasına neden olmuştu. Bu dönemin bizi daha çok ilgilendiren kısmı TL’deki değer kaybı sonrası artan enflasyon karşısında TCMB’nin uyguladığı sıkı para politikasıdır. Nitekim, kur şoku sonrasında Ekim 2018’de yüz­de 25’e ulaşan enflasyon karşısında TCMB politika faizini yüzde 24 sevi­yesine yükseltmiş ve 10 ay boyunca bu seviyede tutmuştu. Bu dönem po­litika faizi ile TÜFE arasındaki pozi­tif farkın son 15 yılda en yüksek dü­zeyde seyrettiği izlenmişti.

Etkisi 2019’da net olarak görüldü

Sıkı para politikasının ekonomik aktivite üzerindeki etkisi 2019 yı­lında net olarak görüldü. 2019 yılın­da GSYİH yıllık yüzde 0.8 büyüdü. Bu oran 2008 küresel finansal kriz sonrası en düşük rakamdı. Bu bağlamda, 2019 yılı sıkı para politikasının sektörler üzerindeki etkilerini incelemek için uygun bir yıl olabilir. Aşağıdaki grafikte sek­törel net yurt içi reel satışların 2018 yılına göre değişimi gösteriliyor. Bu­na göre, tüm sektörler itibarıyla yurt içi net satışlar 2019 yılında reel ola­rak yüzde 1.6 gerilemiş. İmalat sana­yi net satışlarındaki daralma yüzde 3.6 seviyesinde.

Uygulanan politi­kalardan en olumsuz etkilenen sek­tör inşaat sektörü olmuş. Bu sek­törde net satışlarda daralma yüzde 5.4’e ulaşmış. Toptan ve perakende ticarette daralma yüzde 2’yi bulmuş. Kültür, sanat ve eğlence sektöründe net satışlar yüzde 2.8 düşmüş. Bilgi ve iletişim sektörü net satışları da yüzde 0.4 kadar daralmış.

Sıkı para politikası tüm sektörleri aynı yönde etkilememiş, satışlarını reel olarak artıran sektörler de mev­cut. 2019’da tarım, ormancılık ve balıkçılık sektörü net satışları yüz­de 7.9 artmış. Konaklama ve yiyecek sektöründeki artış yüzde 6.9 seviye­sinde. Sağlık harcamaları yüzde 4.2, eğitim harcamaları yüzde 3.1 artmış. Ulaştırma ve depolama sektöründe net satış artışı yüzde 3.2 olarak kay­dedilmiş. Elektrik, gaz, buhar ve ik­limlendirme sektörü net satışlarını yüzde 4.3, madencilik sektörü yüzde 2.7 artırmış 2019 yılında.

Ana sektörlerdeki daralma toplam net satışları düşürdü

Sektörel büyüklük olarak 2019’da imalat sanayi net satışların yüzde 30’unu, toptan ve perakende tica­ret yüzde 42’sini, inşaat yüzde 6’sı­nı oluşturuyor. Dolayısıyla, bazı sek­törlerde büyüme görülse bile ana sektörlerdeki daralma toplam net satışlarda düşüş yaşanmasına neden oluyor.

Mevcut koşullar altında, 2024 yılı sonbaharı ve 2025 yılı ilk yarısında, 2019 yılı kadar derin olmamakla bir­likte, reel net satışlarda bir daralma yaşanması ihtimali yüksek. Sektörel ayrışmalar bire bir aynı olmasa bile benzerlikler göstereceğini düşünü­yoruz. İmalat sanayi, inşaat ve pera­kende sektörleri için 2025 yılı zorlu bir yıl olacak. Sağlık, eğitim, ener­ji ve gıda gibi talep esnekliği görece düşük sektörler daha az zorlanacak.

Tüm yazılarını göster