Eczacıbaşı'dan Zorlu'ya sosyal sorumluluk - 2

Murat YÜLEK KÜRESEL BAKIŞ myulek@aya.yale.edu

4 Ağustos tarihli sosyal sorumlulukla ilgili köşe yazımda Eczacıbaşı ve Vestel gruplarıyla ilgili eleştiriler yapmıştım:

"Sosyal sorumluluk projeleriyle de ismini duyuran ve Türkiye'nin en başarılı iş gruplarından olan Eczacıbaşı Grubu temizlik kağıtları sektöründe lider kuruluştur. Geçenlerde bir arkadaşımla konuşurken, Eczacıbaşı'nın geri dönüşümden kazanılan kağıtları üretmediğini ve dağıtmadığını öğrendim ve çok şaşırdım. Türkiye gibi kağıt ve kağıt hammaddelerinin büyük kısmını ithal eden bir ülkede ve üstelik dünyada da çevreye duyarlılık konusunda haklı bir hassasiyet yaşanıldığı bir zaman diliminde sektöründeki lider kuruluşun bu hassasiyeti göstermesi beklenirdi."

Bu verdiğim bilgilerin yanlış olduğunu, Eczacıbaşı Holding Tüketim Ürünleri Grubu Başkanı Osman Erer ve İpek Kağıt Genel Müdürü Sertaç Nişli'nin 04 Eylül 2008 tarihli mektuplarından öğrendim. Ne diyeyim, mektuptan öğrendiklerim hoşuma gitti. Mektubu aşağıda aynen veriyorum.

DÜNYA Gazetesi'ndeki 'Küresel Bakış' köşenizde geçtiğimiz günlerde yer verdiğiniz ve Eczacıbaşı Topluluğu'nun sosyal sorumluluk anlayışına eleştirel bir yorum ve gözlem getiren yazınıza istinaden, konu hakkındaki görüşlerimizi sizinle paylaşmak, şahsınızı ve nezdinizde kamuoyunu doğru bilgilendirmek istedik.

Eczacıbaşı Topluluğu, kurucusu merhum Dr. Nejat F. Eczacıbaşı'nın yaşamı boyunca savunduğu ve uyguladığı görüşleri, toplum hizmetleri konusunda temel ilke ve gelenek olarak benimsemiştir. Hayatın her alanında toplumsal yaşamın gelişmesine katkıda bulunmak, başlıca sorumluluklarımız arasında yer almaktadır.

Eczacıbaşı Topluluğu tarafından 1969 yılında çağdaş ve sağlıklı bir yaşam gereği olan temizlik kağıdı ürünleri üretmek ve kullanımını yaygınlaştırmak amacıyla kurulan İpek Kağıt ise ürün kalitesi konusunda gösterdiği maksimum özeni, çevre ve içinde bulunduğu toplumun sağlıklı geleceği için de benimsemektedir.

Kağıt ithalatçısı bir ülkede varlık gösteren bir kuruluş olarak, üstelik dünyada çevreye duyarlılık konusunda haklı bir hassasiyet yaşanıldığı bu dönemde, sizin gibi milyonlarca tüketicimizin ve sosyal paydaşımızın, bizden bu tür bir beklenti içinde olduğunun bilincindeyiz. Ancak sektördeki yenilikçi uygulamaları takip ederken, bugüne kadar hayata geçirdiklerimizi ve artılarımızı, topluma yeterli derecede anlatamadığımızı yazınız vesilesiyle fark etmiş bulunuyoruz. Bu noktada size önemli bir teşekkür borçlu olduğumuza inanıyoruz.

Köşe yazınızdaki temizlik kağıdı üretimine ilişkin yorum ve değerlendirmelerinize istinaden, İpek Kağıt'ın Türkiye'de 'geri dönüşümlü kağıttan üretim yapan ilk kuruluş' olduğunu ve bu konuda sektördeki diğer kuruluşlar için de bir örnek oluşturduğunu özellikle vurgulamak isteriz. Solo Naturel havlu, Silen Naturel tuvalet kağıdı, Marathon Ekonomik Jumbo tuvalet kağıdı ve Lotus Professional Ekonomik Dispenser Havlu,  'geri dönüşümlü kağıttan' üretilen belli başlı ürünlerimiz arasındadır.

Çevre ve insan sağlığına verdiğimiz değer çerçevesinde İpek Kağıt olarak, günümüzde geri dönüşümlü kağıt üretim prosesimizde, kağıda beyaz rengini vermek için ağır kimyasallar ile ağartma işlemine (deinking) yer vermeyen tek kuruluş olduğumuzu belirtir, dolayısıyla çevreye zararlı olmamak konusunda yüksek hassasiyet gösterdiğimizi de bilginize sunmak isteriz.

İleri teknolojinin kullanımı ve sürekli yapılan ürün geliştirme çalışmalarıyla İpek Kağıt, temizlik kağıdı sektöründeki gelişmelerin Türk tüketicisine yansıtılması misyonunu üstlenmektedir. Türkiye'de 'geri dönüşümlü kağıttan temizlik kağıdı üretimi yapan ve bunu yaparken kimyasal ağartıcı kullanmayan tek kuruluş' olan İpek Kağıt, kalite bilinci ve hassasiyeti ile 1993 yılında Toplam Kalite Yönetimi'ni benimsemiş ve 1994 yılında ISO:9002 Kalite Güvence Belgesi'ni sektöründe alan ilk kuruluş olmuştur. Bu sayede çevreye ve içinde bulunduğu topluma aynı önemi verdiğini kanıtlamıştır.

Son olarak, temizlik kağıdı sektöründe, temizlik kağıdının sağlık için önemini topluma aktarmak amacıyla, sosyal sorumluluk çalışmaları yürüten tek kuruluş olduğumuzu belirtmek isteriz. 2002 yılında bu yana, çocukların kişisel temizlik hakkında bilgilenmeleri ve tuvalet kağıdı kullanımının sağlık açısından önemi konusunda bilinçlenmeleri amacıyla, Solo İlköğretim Okulları Kişisel Hijyen Eğitimi Projesi'ni yürütmekteyiz.

Proje kapsamında, bugüne kadar 38 ilde 6.500 okulda 5 milyon 200 bin öğrenciyi birebir eğittik. Projemiz, Birleşmiş Milletler'in "Binyıl Kalkınma Hedefleri'ne katkıda bulunarak, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) ve Galler Prensliği Uluslararası İş Dünyası Liderler Forumu (IBLF) tarafından ortaklaşa verilen "2006 Uluslararası Özel Sektör Ödülü"nün sahibi olmuştur.

Çevre ve insan sağlığı konusunda geçmişten günümüze taşıdığımız hassasiyetin gelecekte de devam edeceğine emin olabilirsiniz. Düşüncelerinize farklı bir bakış açısı sunabildiğimizi umar, sağlıklı günler dileriz.

Aynı köşe yazısında şu noktaların da altını çizmiş ve Zorlu Grubu'na da bir çağrı yapmıştım:

"Gelin şirketlerin sosyal sorumluluk harcamalarını reklam boyutundan kurtaralım ve şirketin gerçek sorumluluk alanlarına yoğunlaşalım. Örneğin bir sıhhi tesisat firmasıysanız, Doğu'da okul açıp bir de okul maliyetinin birkaç misli reklam harcamasıyla bunu Türkiye'ye duyuracağınıza aynı fonları su israfını minimize eden teknolojilere AR-GE yatırımı yapmaya ayırın. (Ve bir an önce, örneğin su israfını maksimize eden serçe parmağınızla "açıp -kapadığınız" armatürleri üretimden kaldırın).

İşte size güncel bir örnek. Zorlu Grubu'nun Karayolları arsasındaki proje yarışmasında 120 civarındaki projenin bir seçici kurul tarafından dörde indirildiği geçen hafta basına yansıdı. Bu dört projenin resimlerini de gazetelerde gördük. İstanbul silüetinin en öndeki temsilcilerinden olacak olan bu arsaya İstanbul'a yakışır, İstanbul silüetine uygun bir proje geliştirilmesi Zorlu Grubu'nun şu andaki en önemli sosyal sorumluluğu olduğuna hiç kuşku yok.

Seçilen dört projenin "İstanbul" ile doğrudan bir ilişkisini ben göremedim. Dört projeyi de İstanbul gibi dünyanın en eski ve muhtemelen en değerli metropolü yerine Sao Paulo'dan Dubai'ye dünyanın yeni ve geçmişten geleceğe İstanbul'a göre çok daha az iddialı olan her hangi bir şehrine dikebilir Zorlu Grubu. Ancak İstanbul'a değil.

Ahmet Bey, lütfen yeni bir Gökkafes'e imza atmayınız. Yarışmayı yenileyiniz. Yarışmaya katılacak mimarlardan, "geçmişten geleceğe dünyanın en önemli metropolü olan İstanbul'a yakışır ve bu İstanbul ile uyumlu" bir proje hazırlamalarını isteyiniz. Tekrar edelim. Zorlu Grubu'nun bugün itibariyle en önemli sosyal sorumluluğu İstanbul'a böyle bir projenin kazandırılmasıdır."

Bu yazının yayınlanmasından sonra Zorlu Grubu dört projeden birisini seçti. Vaktiniz olursa internetten inceleyiniz. Seçilen projenin, diğer dört proje gibi, on yıllardır çirkinleştirdiğimiz İstanbul gibi özel bir şehirle özdeşleçecek  bir yanı olmadığını, sırdan projeler olduğunu fark edeceksiniz. Zorlu Grubu'na duyurulur…

Tüm yazılarını göster