Düşünce alışkanlıklarımıza yenik düşmeyelim!

İlter TURAN SİYASET PENCERESİ dunyaweb@dunya.com

Sorunlarımıza çözümler oluştururken, düşünce alışkanlıklarımızın bizi ne kadar kısıtlayabileceğini fark etmiyoruz. Bir dostumla sohbet ederken bunu daha iyi anladım. Amerika-Kanada'ya yaptığım mesleki seyahat sırasında Washington'un banliyösü Bethesda'dayım. Washington, D.C. herhangi bir eyalete ait olmayan topraklar. Bölgeyi başkenti çevreleyen Maryland ve Virginia eyaletlerinden ayıran çizgiler hayali; kentin sosyolojik ve ekonomik bütünlüğünü etkilemiyor ama idari bakımdan birbirinden ayrı çok sayıda birim var. Bethesda, Maryland eyaletinin Montgomery ilçesinde, her türlü belediye hizmeti mevcut bir belde. 55 bin nüfuslu kentin belediye olarak örgütlendiğini sanıyordum. Yanılmışım, belediye yokmuş. Su, elektrik, kanalizasyon, çöp gibi hizmetler değişik yöntemlerle gerçekleştiriliyor. Bir kısmı ticari nitelikte kamu şirketlerinin işi. Yolların inşaatı ilçe yönetiminde. Mesken bölgelerindeki çöpleri ilçe, ticari merkezdeki çöpleri özel bir şirket topluyormuş. Kentin ticari merkezinin yönetimi ise bir hayli ilginç. İlçe yönetimi, gönüllü adaylar arasından üç yıllık süreyle üyeler seçerek bir heyet kuruyor. Heyet, bölgenin temiz, düzenli, bakımlı, dışardan gelenler için çekici olması için önlemler alıyor, uyguluyor. Örneğin, ticari bölge içinde ücretsiz ring seferi yapan bir otobüs, merkezdeki trafiği azaltmayı amaçlıyor. Çevre bakımı ve vatandaşlara her konuda yardımcı olmak için üniformalı hizmetliler görevlendiriyor. Ticari işletmelerde çalışanların işe kitle ulaşımıyla gelmelerini teşvik için, ticari işletmelerin de katkısıyla, onlara ücretsiz metro-otobüs bileti dağıtıyor. Bu faaliyetin başlıca gelir kaynağı ticaret bölgesinde kamuya ait alanlarda kurulu otopark ücretleri.

Umarım 55 bin nüfuslu ama belediyesiz bir kentin yönetim ayrıntılarını aktararak sizi sıkmadım. Demokratik açılımı tartıştığımız şu sırada bu türden örneklerin esnek düşünmemize; üniter devleti zedelemeden farklı uygulamalara olanak sağlayan, herkesi rahatlatacak formüller bulmamıza yardımcı olabileceğini düşündüm. Biz sorunlarımıza çözüm ararken tüm ülkede aynı biçimde uygulanacak tekdüze çerçeveler oluşturmaya çalışıyoruz. Bu yaklaşımımızın altında farklı uygulamaların ülkenin birliğini, bütünlüğünü zedeleyeceği endişesi yatıyor. Halbuki, bütün ülkeyi aynı anda memnun edecek formüller bulmak çok zor. Dolayısıyla, genelde ya çözüm oluşturamıyoruz ve ya da oluşturduğumuz çözüm yaygın tatminsizlikle karşılaşıyor. Yerel ihtiyaçlara ve hatta tercihlere dayalı farklılaşmaya olanak tanıma esnekliğini gösterebilsek, belki hepimizin daha rahat edeceği çözümler oluşturabileceğiz. Birlikteliğimiz, bütünlüğümüz böylece güçlenecek. Bir-iki örnek vereyim. Sözgelimi, belediyelere belirli sınırlar içinde kalmak kaydıyla vergi ihdas etme yetkisi verilse, ne olur? Merkezi hükümet tarafından verilecek böyle bir yetki gerektiğinde geri alınabileceğine göre, belediyelerimizin maddi olanaklarını genişletmiş oluruz, o kadar. Ülkenin bazı bölgelerinde sokak isimlerinin Türkçe de yazılması şartına bağlı olarak Kürtçe yazılması bir sorun yaratır mı? Hiç sanmam. Örnekleri çoğaltabiliriz. Benim anlatmak istediğim sadece şu: Geniş ufuklu düşünmemiz, düşünce alışkanlıklarımızın dışına çıkmamız gerekiyor. Halihazırda, düşünce alışkanlıklarımızın esiri durumundayız. Çözümlerin önü tıkanıyor. Düşünce alışkanlıklarımıza yenik düşmeyelim.

Tüm yazılarını göster