Durgunluk var, var ama...

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

EKO ANALİZ / Alaattin AKTAŞ ala.aktas@gmail.com Merkez Bankası ve TÜİK'in yaptığı tüm anketler, ekonomideki durgunluğa işaret ediyor. Son olarak TÜİK tarafından dün açıklanan kapasite kullanımına ilişkin veriler de aynı doğrultuda sonuçlar veriyor. Her ne kadar kapasite kullanımı nisan ayında geçen yılla aynı düzeyde gerçekleşmiş, bir gerileme olmamışsa da, düşük kapasitede kalma gerekçeleri arasında daha önce de olduğu gibi iç pazardaki talep yetersizliği ilk sırada yer alıyor. Klasik hale gelen bir yakınma var; "Piyasada para yok, kimse para harcamak istemiyor, işler durdu" diye. Bu yakınmada haklılık payı yok değil tabii ki, ama acaba işlerin durgun gitmesinde başka hiç mi etken yok, yakınanların hiç mi günahı yok? Ankara'da oturduğum terasın bir bölümünü, cam balkon denilen sistemle kapattırmak istedim bir ay kadar önce. Hem camla dış cephe kapatılacaktı, hem de üstü zaten kapalı olan bölüm, daha yeni bir kaplamayla toz ve yağmura karşı daha korumalı hale getirilecekti. İnternetten hiç tanımadığım dört firma buldum, gelip ölçü almalarını istedim. Firmalardan birisi, Ankara'nın en merkezi yerinde olan adresimi tüm tariflerime karşın bulamayacağını itiraf etti, mecburen vazgeçtik. Diğer üç firma geldi, ölçü aldılar, işin kabaca 6-7 bin YTL'ye çıkabileceğini söylediler ve bir-iki gün içinde kesin fiyat teklifi vermek üzere gittiler. Gittiler ve bir daha kendilerinden haber alınamadı... Ne fiyat konuştuk ve uyuşmazlık oldu, ne ödeme biçimiyle ilgili bir anlaşmazlık söz konusuydu; ama bir daha ses çıkmadı. İyi ki de çıkmamış, diye düşünüyorum; fiyat teklifi verme konusunda işi böylesine savsaklayanlar, acaba işi üstlendiklerinde nasıl bir savsaklama içine girerlerdi? "Demek ki" diyorum kendi kendime, "Ben farkında olmadan en büyük firmaları çağırmışım, onlar da bu çapta bir işe girişmeye gerek bile duymamışlar". Ve yine diyorum ki, "Anlaşılan işler öyle ileri sürüldüğü gibi pek de kötü gitmiyor, ekmek hala aslanın ağzında, midesinde değil". Tabii ki "kötü örnek, örnek olmaz" diye bir söz var. Bana tesadüf edenler, belli ki sektördeki kötü örnekler. Bir firma herhangi bir işi, büyüklüğünü yeterli görmediği için elbette üstlenmek istemeyebilir. Ama, "Biz bu işi yapmayacağız" diye bir telefon etme nezaketini göstermek, iş ahlakının, kurumsallaşmanın ilk adımıdır. Bir süre önce cep telefonumu yenilemem gerekiyordu. Beğendiğim bir model konusunda daha fazla bilgi edinmek için ilgili firmaya yazdım. E-posta yoluyla yanıt da geldi, ondan daha önce ise telefonla arayıp sorularımı yanıtladılar. Sergiledikleri bu davranış biçiminin, sattıkları ürünün kalitesinin önüne geçtiğini söylemiştim onlara. Doğru, ekonomide durgunluk var; tüm dünyada var ve biz de her geçen gün daha fazla etkileniyoruz. Belki bir süre sonra bugünleri bile arar duruma geleceğiz. Ama bizim insan ilişkilerimiz, iş ahlakımız, işimize duyduğumuz saygıyı büyük ölçüde yitirmemiz bu durgunluğun tuzu biberi olmuyor mu? Açın internette şikayetlerin yer aldığı siteleri. En saygın görünen firmaların ürünleri hakkında onlarca şikayet görürsünüz. Artık onlar da umursamaz mı oldular acaba? Ekonomi adım adım durgunluğa giderken, bundan şikayetçi olanların da başlarını ellerinin arasına alıp biraz düşünmesinde yarar yok mu sizce de?

Tüm yazılarını göster