Durgunluk riski artıyor

Atılım MURAT AYKIRI FİNANS amurat@etu.edu.tr

İtalya krizi 2011 sonunda piyasaları vurduğunda, politikacıların durumun ciddiyetini anladıklarını düşünmüştüm. Geçen haftaki zirveye kadar zaman harcadılar. Şimdi küçük adımlarla doğru yolda ilerliyorlar. Büyük adımlar atmaları için, daha fazla balyoz yemeleri gerekiyor. Bunlar da yaşanacak. İşler kötüleştikçe, gerçeklerle yüzleştikçe, politikalar değişecek. Kurtarma paketleri artacak. Sorunlu ülkelerin tahvilleri satın alınacak.

Her ne yapılırsa yapılsın, örneğin İspanya'daki borç deflasyonunun önüne geçilmesi zor. Önlem almakta geç kaldılar. İspanya'daki ev fiyatları düşmeye devam ediyor. Bu düşüşlerin, banka bilançoları üzerindeki negatif etkisi görülür. Ülkeye bir yardım paketi ve bankacılık sektörü için ikinci bir kurtarma planı mecburi gözüküyor.

Önemli ticari ortağımız AB'de sert resesyon sürüyor. TİM'in bu hafta açıkladığı ihracat rakamlarına bu gözle baktım. Haziran ayında en fazla ihracat yaptığımız ülke Almanya olmuş. Almanya görece iyi gözüküyor. Faizlerin düşmesi, varlık fiyatlarındaki yükseliş nedeniyle borç/varlık fiyatı oranının gevşemesi, kredi büyümesini dengeli tutuyor. Bu bahar havası yılın ikinci yarısında kaybolabilir. Almanya ve diğer merkez ülkeler, krizin etkisini giderek daha fazla hissedebilir. Almanya'nın ikinci altı aydaki büyüme performansı düşebilir.

En başarılı reyting kurumu olan Egan-Jones'un Almanya'nın kredi notunu düşürmesi, önemsenmesi gereken bir olaydır. Son veriler, işsizliğin yükselebileceğine işaret ediyor. Politik açıdan bakarsak; ekonomik performansın düşmesi, kurtarma paketleri konusunda Almanya'yı isteksizleştirebilir. Bu durumda, parasallaştırma konusunda, Avrupa Merkez Bankası'nın üzerindeki baskı artabilir.

Küresel ekonomideki eş zamanlı yavaşlama, şiddetini artırıyor. Global ortam, 2008 dönemini çağrıştırıyor. Emtia fiyatlarındaki zayıflık, küresel talebin düşük olduğunu gösteriyor. Önemli ekonomilerdeki imalat verileri paralel şekilde düşerken, küresel resesyondan kaçmak zor olabilir. JP Morgan'ın yayımladığı küresel imalat endeksi, Mayıs 2009'dan beri en düşük seviyesine indi. İç talep veya dış talep, kaynağı ne olursa olsun, Türkiye ekonomisinin bu şartlar altında yüzde 4 büyümesi başarı olur.

ABD'nin imalat verisi de daralma bandına girdi. Sene başındaki yorumumda, ABD'nin kör topal ilerleyeceğini, bu sene bir resesyon ihtimalinin düşük olduğunu belirtmiştim. Açıklanan son verilerden sonra, resesyon beklentisi arttı. Bunun için erken olduğunu düşünüyorum. Risklerin çoğaldığı söylenebilir. Fed'den yeni bir likidite programı gelirse, psikoloji düzelebilir. Daha önemlisi, ekonomiyi ayakta tutan bütçe açığının düşmemesi gerekiyor. Vergi indirimleri sene sonunda uzatılmazsa, 2013'te durgunluk gelebilir.

Enerji fiyatlarındaki düşüş ekonomilere destek olsa da, İran kaynaklı gelişmeler bu iyimserliği bozabilir. Tabii İran ekonomisinin uçurumun kenarında olduğunu da vurgulayalım. Bir ülkenin parası yüzde 50 değer kaybederse, resmi enflasyon rakamı yüzde 25 olursa, halkın alım gücü azalır. Sosyal patlama riski artar. Yönetim son günlerde agresif açıklamalar yapsa da, nükleer enerji konusunda bir uzlaşma olabilir. Öte yandan; İran'ın yaptırımlar sebebiyle satamadığı milyonlarca varil petrol var. Önümüzdeki dönemde nükleer enerji görüşmelerinden bir çözüm çıkarsa, bu petrol piyasaya verilecek. Özetle; Norveç kaynaklı arz sorunları ve İran gelişmeleri, yakın dönemde petrol fiyatı üzerinde baskı oluşturabilir. Sonrasında fiyat stabilize olabilir. Küresel ekonominin yüksek fiyatı taşıyacak gücü yok. 

Tüm yazılarını göster