“Uzay ekonomisi” bizde hâlâ medyada ve iş dünyamızda gerekli önceliği bulamadı. Akademi bu anlamda ülkemizde bu iki tarafa göre daha önde gidiyor. Geçenlerde işim nedeni ile katılamadığım “Sakarya Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odasında” yapılan “Uzay Muhasebesi Çalıştayı”, İstanbul Üniversitesi’nin iki yıldır düzenlediği ve benim de “Türkiye’nin Uzay Ekonomisine Hazırlık Yol Haritası” adında bildiri sunduğum “Uzay Ekonomisi ve Uzay Hukuku Sempozyumu” ve yine bildiri sunduğum TASAM’ın “Uzay Ekosistemi ve Güvenliği Çalıştayı” bunlardan bazıları.
Türkiye’nin ilk uzay madenciliği yüksek lisans ve ilk uzay ekonomisi doktora tezlerinde jüri üyesi olarak yer aldım. Hatta ülkede ve küreselde bir yetkili merkez bulamayınca kendime ilk astroekonomist unvanını dahi verdim. Maalesef sahte bilim finansal astroloji ile karıştırılsa da bu kelime astrobiyoloji ve astrofizik gibi önemli. Astroekonomi artık bir bilim dalı olarak akademide yer almalı.
Uzay ekonomisine önem verilmeli
Yılbaşında ekonomistler ve akademisyenlerle yapılan toplantıda söylemiştim. Zaman olarak bu toplantıda öncelikler ve konu farklı olsa da bu yüzyılı ıskalamamak adına uzay ekonomisine mutlaka gereken önem verilmeli. 2021 yılında “Türkiye Uzay Ajansı” önderliğindeki “Milli Uzay Programı” ile uzay yol haritamız malum açıklandı. Ancak hâlâ TUA sayfalarında bir “uzay ekonomisi” bölümümüz yer almıyor.
Bugün Harvard Business Review’den Nasdaq’a, OECD’den McKinsey’e, Birlemiş Milletler’den Avrupa Birliği’ne birçok web sitesinde bu alanla ilgili artık ayrı bir başlık ve her geçen gün artan çalışmalar var. Uzay ekosisteminde yer alan birçok farklı alanda ve sektörde çalışan şirketler bulunuyor. Uzay ekonomisini aslında günümüz ve gelecek olarak ikiye ayırmak lazım. İlki bugün atmosfer sınırları içinde yani Kármán hattı altında kalan uzaya yönelik faaliyetler. İkincisi ise yarın kolonileşme (ve belki de üçüncü türle yakınlaşmalar) ile başlayacak olan ticari ve finansal faaliyetlerin yaratacağı ekonomik boyut.
İstikbal göklerdedir
Ticari uzay son yıllarda giderek önem kazanıyor. Burada Birleşmiş Milletler’de 1967’den bu yana çıkan kararların etkisi büyük. Çünkü o antlaşmalarda yazdığına göre uzayda, ay ve gökcisimlerinde yapılan keşifler tüm insanlığa ait. Öte yandan, bu kanunlar devletleri bağlarken ticari faaliyetler konusu, askeri boyutu ile birlikte muallak kalan başlıklardan biri.
Dolayısı ile bugün doğalgaz kaynaklarında, İpek Yolu’nda, Süveyş Kanalı’nda yaşanan tartışmaların veya sıkıntıların yarın uzayda yaşanması ihtimali artıyor. Koloniler buradaki ülke veya birliklere ait mi, federatif bir yeni eyalet mi? Yörünge savaşları, uzay çöplüğü ya da Dogecoin para birimi ile Musk Tesla Cumhuriyeti’nin Twitter lisanı ile egemen bir ülke veya gezegen olup olmayacağı gibi bugün için felsefi tartışmalar mümkündür.
Özetle, ilk filmi 1977’de yayınlanan “Yıldız Savaşları” ile aynı dönemde, Princeton Üniversitesi’nden Paul Krugman’ın 1978 yılındaki akademik makalesi “Yıldızlararası Ticaret” makalesi, artık kurgu olmaktan çok bilime doğru yeni sanayi devrimi ile birlikte hızlanan bir sürecin ilk örnekleridir.
Nasdaq sayfasında Bank of America’ya atıfta bulunarak uzay ekosisteminde 2030 yılında pazarın büyüklüğünün 1,4 trilyon dolara ulaşacağı yazıyor. HBR makalesi (Weinzierl & Sarang, 2021) 2019 yılında bu hacmin 366 milyar dolar olduğuna dikkat çekiyor.
Uzay ve bilgi çağı
ABD “Bureau of Economic Analysis” Ocak 2022 verilerine göre son veri 2019 yılında sektörde part ve full time özel sektör çalışanların sayısı 354 bin. Aynı yılda kamunun uzaya yönelik brüt çıktısı 38 milyar dolara yakınken, özel sektörün 157 milyar dolar seviyesindedir. 2012-2019 yılları arasındaki verilerde en dikkat çekici alt sektör kalemi 10 kat artan finansmandadır.
Buradan hareketle, Türkiye’de özel sektörün uzay ekosistemine yönelik teşvik edilmesi, iştahlandırılması, kamu veya özel finansman imkanlarının düşünülmesi sürdürülebilirlik adına önemli. Fakat tüm bunların ötesinde daha önemli olan sektörler bazında bu katma değer, çıktı ve benzeri verilerin ölçümlenebilmesidir. Buradan bize çıkan bir diğer çalışma başlığı TÜİK, Hazine ve Maliye Bakanlığı, BİST gibi yerlerde uzay ekosistemi verilerinin NACE kodları, endeksler ile takip edilmesidir. Uzayda belli bir ışık mesafesinden dünyaya bakanlar için Adam Smith henüz iktisat alanında ilk eseri sunarken, aynı anda kimileri de James Webb Teleskobu ile zamanda yolculuk yapıyor. İkizler Paradoksu ile oraya ışık hızına yakın gidenler genç kalırken burada kalanlar daha hızlı yaşlanacak. Bu önceki cümlelerdeki gizli özne Einstein İzafiyet Teorisi’ni sunduğunda insanlık uzaya gitmemişti. Hız, kütle, fizik, teknoloji önemli ve öncelikli görünse de fikirler daha önemli. Uzayda söz, egemenlik, telif hakkı için önce fikirsel devrimle başlamak gerekir. Elysium, Interstellar, Contact, In Time, Arrival, Extinction, Apollo 13, Martian merak edenler için başlangıç seti filmler olarak öneriyorum.