Tarımsal Strateji ve Politika Geliştirme Merkezi (TARPOL), tarıma dair 75 milyon veriyi analiz ederek Sektörel Araştırmalar ve Ekonomik Göstergeler Raporu’nu “Tarpovizyon” adı verilen web tabanlı portal aracılığıyla kullanıma sundu.
Raporda bitkisel/hayvancılık/tarım havzaları ile ilgili makro ve bölgesel bilgiler yer alıyor. Raporun ikinci fazında iklim/toprak/su gibi veriler, tarım ve gıda sektörüne dair yapay zekâyla elde edilecek öngörüler yer alacak.
Evrende milyarlarca veri, verilerin birlikteliğinde sonsuz algoritmalar saklı. Etkin strateji oluşturma, verileri doğru analiz etme ve veride saklı mesajı doğru okuyabilmekle mümkün. Eker’in tarımı yönetmek için “bilgi ve hikmete gerek var” sözündeki “hikmetin” “vatanseverlik/yetkinlik/veri aklı/entelektüel farkındalık” olduğunu tahmin ediyorum. Eker, “milyonlarca veri Tarpol uzmanları tarafından kuyumcu titizliğiyle işlendi. Geçmişte Tarım Bakanlığı’nda çalışan herkes bir tecrübe. Her tecrübenin devlete bir maliyeti var. Hedefimiz, tarım ve gıdaya dair entelektüel sermaye ve tecrübeyi tekrar tarım ekosisteminin hizmetine sunmak” dedi.
Trends in Plant Science’de yayınlanan bir makaleye göre; “artık tarım yapmak imkânsızlaşıyor. Bilim insanları bir araya gelmeli, kamu güveni sağlanmalı. Zamanımız kalmadı.” Sera gazı emisyonlarının yüzde 26’sı tarım kaynaklı olmasına rağmen küresel iklim fonunun sadece yüzde 4’ü iklime dayanıklı gıda sistemleri kurmaya yönelik.
ABD Tarım ve Enerji Bakanlığı’nın desteklediği bir araştırmaya göre kıyıda alg yetiştirmek açlığı yok edebilir. Toprak ve Atmosfer Bilimleri profesörü Charles Greene’e göre, “mevcut gıda üretme şeklimizle, karasal tarıma olan bağımlılığımızla artık gıda üretme şansımız yok. Kıyılardaki su ürünleri yetiştiriciliği tesislerinde tüm dünyanın ihtiyacı olan protein üretilebilir, mikroalgler dünyanın tahıl ambarı olabilir. Yüksek protein değerleri, ette bulunan temel aminoasitler ve mineraller, omega -3 yağ asitleri algleri mucizevi bir gıdaya dönüştürüyor. Geleneksel gıdalara göre 10 kat hızlı büyüyor, karbonu tutuyor.
Bilim insanları 3,8 milyar yıl önce fotosentezi icat eden mavi-yeşil algleri et benzeri proteinler için taşıyıcı anne yaptı. Alglerin “et lifi benzeri” protein iplikler üretmesini sağladı. Kopenhag Üniversitesi gıda profesörü Poul Jensen; “mikroalgler taşıyıcı anne olarak kullanılarak vücutlarında hayvan etindeki proteinler üretilebilir, üretilen gıdanın dokuları güçlendirilebilir. Mikroalgler geleceğin sığırları, bu gün süt ürünleri üretildiği gibi gelecekte mikroalglerden günlük protein hasat edilebilir, protein sağılabilir ” diyor.
Üstü açık tarım fabrikalarında istikrarlı üretim yapmak giderek zorlaşıyor. BM’ye göre 37 binden fazla istilacı türün küresel ekonomiye yıllık zararı 300 milyar dolar. Sayısı her geçen gün artıyor, mücadele etmek için daha fazla pestisit/ilaç kullanılıyor.
Patates, 375 milyon ton ile dünyada en çok üretilen sebze, en çok tüketilen dördüncü gıda, en çok ilaçlanan yiyeceklerin yer aldığı “Kirli 12” listesinde ilk sırada. Bilim insanları patatesteki toksik bileşenleri uzaklaştıracak bir yöntem buldu. Patates yumrularının kabuklarında doğal olarak bulunan steroidal glikoalkaloidler ve SGA’lar böceklerin patateslerden uzaklaşmasını sağlıyor.
Moleküler biyokimyacı Adam Jozwiak “söz konusu bileşikler bitkilerin böcekleri uzaklaştırması için çok önemli, ancak bu durum patateslerin bu kısımlarının yenilmesini engelliyor. Science dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, SGA15 geni susturularak patates yumrusunda SGA üretimi durdurulup, SGA’nın sadece yapraklarda üretilmesi sağlandı. Bu sayede patatesin depolanması, taşınması kolaylaştırılarak, israfın önüne geçildi ve pestisit kullanımı azaltıldı. Jozwiak’e göre “yöntem, çığır açan bir gelişme.”
Ezcümle; insanlığı/gezegeni besleyecek, iklimle mücadele edecek, veriler/buluşlar/gıdalar her an/her yerde. Veriyi yoğuracak akıl yetkinlikte, stratejiyi uygulayacak irade erdemde, alternatifleri planlayacak disiplin devlet erkinde. Dileriz sahip olduğumuz entelektüel iç görü/uzgörü alışılagelmişleri yıkmaya, geleceği yeniden inşa etmeye yeter.