Domates ve elektrik

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

EKO ANALİZ / Alaattin AKTAŞ Türkiye İstatistik Kurumu'nun haziran ayında TÜFE'de yüzde 0.36 fiyat gerilemesi olduğunu açıklaması, herkesi şaşırttı. TÜFE'nin yüksek bir oranda artması beklenmiyorsa da, bir gerilemenin beklendiği de pek söylenemezdi. Peki nasıl olmuştu da hızlı artış eğilimi durmuş ve geçen yıldan bile daha fazla bir gerileme ortaya çıkmıştı? TÜİK her ay enflasyon oranlarıyla birlikte fiyatı en çok artan ve düşen mal ve hizmetlere ilişkin bir liste de açıklıyor. Bu listeye bakanlar, fiyatların gerilemesini sağlayan etkeni buluverdiler; domates. TÜİK verilerine göre, domates fiyatları haziran ayında bir önceki aya göre tam yüzde 49.93 gerilemişti. Fiyat düşüşünde ikinci sırayı yüzde 35.83 ile kiraz, üçüncü sırayı yüzde 21.91 ile erik, dördüncü sırayı yüzde 20.39 ile dolmalık biber, beşinci sırayı da yüzde 16.76 ile patlıcan alıyordu. Ama, tarım ürünlerindeki fiyat düşüşünün simgesi domates olmuştu. Hem Rusya'nın ambargosu, hem de arz artışı domates fiyatlarının yarı yarıya gerilemesini sağlamıştı. Demek ki, haziran ayı enflasyonunun negatif çıkmasında en büyük etken domatesti. Hem, Türk halkı her gün kasalarla domates yemez miydi; tabii ki domates fiyatlarındaki düşüş enflasyonu böylesine etkileyecek, aşağı çekecekti; bundan doğal ne olabilirdi ki. Merkez Bankası'nın hiçbir açıklama ya da değerlendirmesinde "Enflasyonu domates düşürdü" şeklinde bir görüşe yer verilmedi. Enflasyonun gıda maddelerinin fiyatı yüzünden arttığı ya da azaldığını söylemekle domatese bağlı bir artış veya azalış yaşandığını söylemek başka. Merkez Bankası, haziran enflasyonunun negatif çıkmasında işlenmemiş gıda maddelerindeki fiyat düşüşünün etkili olduğunu, enerjideki artışın ise fiyatları yukarı iten bir etki yaptığını açıkladı. Merkez Bankası'nın değerlendirmesinde, haziran ayında, işlenmemiş gıda maddelerinin fiyatının yüzde 9.99 gerilediği, enerji fiyatlarında ise yüzde 1.75 artış olduğu belirtildi. Aslında, "Enflasyonu domates düşürdü" şeklinde bir açıklaması olmayan Merkez Bankası'nın, bir tek ürünün fiyatının tüketici fiyat endeksine olan etkisini hesaplayıp hesaplayamadığını bile bilmiyoruz. Bilmiyoruz; çünkü Türkiye İstatistik Kurumu, ana sektörler ve alt sektörlerin TÜFE içindeki ağırlıklarını açıkladığı halde, endeks kapsamında yer alan 454 maddenin toplamda tek tek hangi oranda ağırlığa sahip olduğunu gizli tutmayı tercih ediyor. Yani, domates tek başına endekste ne kadar ağırlığa sahip bilmiyoruz; aynı şekilde elektriğin ya da benzinin ağırlığını bilmiyoruz. Dolayısıyla, domatesin enflasyonun düşük çıkmasında ya da gerilemesinde etkili olduğunu söyleyebiliyoruz, ama bu konuda oran verme şansına sahip değiliz; olsa olsa bir çıkarsamada bulunur, tahmin yapabiliriz. Aynı şekilde elektriğin ya da akaryakıtın enflasyonu ne kadar azdırdığını söyleyebilecek veriye de sahip olamıyoruz. Tabii ki bu ağırlıkları kamuoyu bilmiyor, belki Merkez Bankası'na bir ayrıcalık tanınmıştır. Madde ağırlıklarının gizli tutuluyor olması, TÜFE'ye dönük spekülasyonlara da yol açıyor. Zaman zaman, 454 madde arasında bulunan ve günlük kullanımı çok az olan mal ve hizmetlerin endeksteki ağırlıklarının yüksek tutulduğu gibi iddialarla da karşılaşıyoruz. Daha ileri gidenler de oluyor ve madde ağırlıklarının aydan aya ve duruma göre farklı dikkate alındığı bile ileri sürülebiliyor. Bütün bu spekülasyonları ve yanlış sonuçlar verme olasılığı yüksek değerlendirmeleri önlemenin yolu, madde ağırlıklarının da açıklanmasından geçiyor. Ancak, Türkiye İstatistik Kurumu ısrarla bu detayda ağırlık vermekten kaçınıyor. Öyle olunca da, kimi zaman enflasyonun düşmesini tek bir maddenin sağladığı yargısı da oluşuyor; kimi zaman bilerek ya da farkında olunmadan oranlarla ilgili spekülasyon da yapılıyor. Açıklığın, kuşkuları büyük ölçüde dağıtacak en basit ve en etkili adım olduğu unutuluyor. TÜFE'yi oluşturan ana sektör ve alt sektörlerin ağırlıkları belli; TÜFE kapsamındaki 454 maddenin fiyatı da. Bunlar, TÜİK'in web sayfasında her ay açıklanıyor. Örneğin gıda ve alkolsüz içecekler grubu TÜFE'de yüzde 28.63 pay alıyor. Yüzde 28.63'ün, yüzde 93.82'si, yani TÜFE toplamının yüzde 26.86'sı gıda maddelerinden oluşuyor. İşte bu yüzde 26.86 kapsamında bulunan örneğin peynirin, örneğin domatesin, örneğin zeytinin, ekmeğin, etin ağırlığı da açıklansa da fiyat endekslerine duyulan güvensizlik bir nebze olsun azaltılsa, olmaz mı?

Tüm yazılarını göster