Dolaylı-dolaysız vergide üçte bire üçte iki olan dengeyi tam tersine çev

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in "güncelleme" şeklinde tanımlamasıyla farklı bir tartışma boyutuna taşınan son ÖTV artışı, dolaylı-dolaysız vergi oranları yönünden vergi adaleti konusunu bir kez daha gündeme getirdi. ÖTV'deki bu artış, kaçınılmaz olarak dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki payının artması sonucunu doğuracak. Peki dolaylı-dolaysız vergi dengesi yıldan yıla nasıl gelişti; işte bunu görebilmek için Cumhuriyet'in ilk yılından bu yana söz konusu dengenin nasıl seyrettiğine baktık.

1963'ten bu yana V çiziyor

Dolaylı ve dolaysız vergilerin payına ilişkin olarak son veri 2010 yılına ait. Gelir İdaresi Başkanlığı verilerine göre, 1923 yılından 2010'a kadar olan dönemde dolaylı-dolaysız vergi oranlarına ilişkin grafik, 1963-2010 arasında adeta V çizdi.

1963 yılında vergi gelirlerinin yüzde 33'ünü dolaysız, yüzde 67'sini dolaylı vergiler oluşturuyordu. Sonraki yıllarda denge dolaylı vergiler lehine yavaş yavaş değişmeye başladı. 1980 yılına gelindiğinde, 1963'ün neredeyse tam tersi bir tablo söz konusuydu artık. Toplam vergi gelirlerinin yüzde 63'ünü dolaysız, yüzde 37'ini dolaylı vergiler oluşturuyordu. On yedi yılda vergi adaleti anlamında önemli bir mesafe alınmıştı. Ancak, bu kalıcı bir iyileşme olmayacak, 1980'den sonra tablo yeniden bozulacaktı.

Vergi dengesi ya da vergide adalet, 1980'den sonra dolaylı vergiler aleyhine bozulmaya başladı. Bu bozulma, küçük dalgalanmalar göstermekle birlikte otuz yıldır sürüyor. Ve öyle görülüyor ki, önümüzdeki süreçte de bu bozulma eğilimi değişmeyecek. En azından bu düzeylerde kalınacak, bir iyiye gidiş gözlenemeyecek.

2010 yılı verilerine göre, toplam vergi gelirlerinde dolaysız olanların payı yüzde 33'e indi, dolaylı vergiler ise toplamda yüzde 67 pay almaya başladı. Yani, bir anlamda 1963'teki duruma dönüldü. 1980 yılı, 1963-2010 döneminin dip noktası oldu.

Dolaylı-dolaysız vergi dengesinin bu yıl daha da bozulmuş olması hiç şaşırtıcı değil. Bunun birkaç nedeni var.

Birincisi; tüm tahminleri, en azından hükümetin tahminlerini aşan ithalat. Bu yıl ithalatın çok yüksek gerçekleşmesi, ithalde alınan KDV'de ve gümrük vergilerinde tahsilatı yukarı çekti. Bu da dolaylı vergi payını hiç kuşku yok ki artıracak.

İkincisi ise; son ÖTV artışları. Bu artışlar, ister Maliye Bakanı gibi "güncelleme" şeklinde tanımlayın, ister başka bir tanım getirin, iki sonuç doğuracak. Birincisi vergi gelirleri artacak, ki zaten amaç bu. ÖTV'deki bu artışla 5.5 milyar liralık ek tahsilat elde edileceği bizzat Maliye Bakanı Şimşek tarafından açıklandı zaten. Diğer sonuç ise, dolaylı verginin payının biraz daha artması olacak.

İthalattaki artış ve son ÖTV "güncellemesi" dolaylı verginin payını bu yıl için belki de yüzde 70'in çok üstüne taşıyacak.  

1980'den sonraki düzenlemeler

Dolaylı vergi payının 1980'den sonra yükselmeye başladığını belirttik. Bu yükselme, ANAP döneminde getirilen KDV ile başladı. 2005 yılında uygulamaya koyulan KDV, dolaylı verginin payını yukarı iten en önemli düzenlemelerden biri oldu.

Mal ve hizmet bazında kimi zaman oranları artırılan KDV, başta gelen dolaylı vergilerden biri konumunda bulunuyor.

Türkiye, 1999'da yaşadığı deprem felaketinden sonra geçici bir süreliğine özel iletişim vergisi (ÖİV) uygulamasına geçti. Ancak, her dolaylı vergi gibi ÖİV de çok "sevildi" ve süre uzatılarak bu vergi de kalıcı hale dönüştürüldü.

2001 yılında yaşadığımız ekonomik krizden çıkmak için yeni bir kaynağa ihtiyaç duyuldu. Vergide reform niteliğinde bir düzenleme yapacak zaman, her zaman olduğu gibi yine yoktu ve yeni bir dolaylı vergi "icat edildi"; ÖTV. Zaman içinde ÖTV ile KDV öylesine iç içe geçti ki, "vergiye vergi uygulamak" ya da "verginin vergisini almak" gibi bir uygulamayı da başarıyla gerçekleştirdik.

Dolaysız verginin etkisi

Dolaylı vergilerin toplam içindeki payının artması, tek başına dolaylı yeni bir vergi getirilmesinden ya da mevcut bir vergide oranların artırılmasından kaynaklanmıyor. Dolaysız vergi tahsilatını aşağı çekecek ya da dolaylı kadar artmaması sonucunu doğuracak herhangi bir uygulama da doğal olarak dolaylı verginin payını yukarı çekiyor.

Bu konudaki en tipik örneklerin başında servet beyanı ve hayat standardının kaldırılması geliyor. Bu değişikliklerin dolaysız vergi tahsilatını olumsuz etkilediğine, bunun da dolaylı verginin payının artmasıyla sonuçlandığına vurgu yapılıyor.

Dolaylının en yüksek olduğu yıllar…  

İlginç bir istatistik olarak aktarmakta yarar var; dolaylı vergilerin toplamda en çok pay aldığı yıllar, Cumhuriyet'in ilk yılları.

Dolaylı vergi payı, yüzde 76.8 ile 1928 yılında rekor kırmış. Ancak, bu rekor oranın bir izahı var. Cumhuriyet'in ilk yıllarında gelire dayalı sağlam vergi kaynakları olması söz konusu değildi; ülke henüz üretim yapabilecek bir potansiyele erişmekten çok uzaktı ve ihtiyaçlar ağırlıkla ithalatla karşılanıyordu. Gümrük vergisi oranlarının yüksekliğiyle de gerekli olan vergi tahsilatı sağlanıyordu. Gümrük vergilerindeki yüksek oranlar da dolaylı vergi payını rekor düzeye çıkarmıştı. 

Dolaylı vergilerin payı 1963'ten 1980'e kadar düştü, 1980'den bu yana ise yükselme eğiliminde… (Yüzde)  
  Dolaysız Dolaylı   Dolaysız Dolaylı   Dolaysız Dolaylı   Dolaysız Dolaylı   Dolaysız Dolaylı
    1931 29,9 70,1 1951 26,7 73,3 1971 37,5 62,5 1991 52,3 47,7
    1932 36,5 63,5 1952 26,7 73,3 1972 38,6 61,4 1992 50,4 49,6
    1933 36,4 63,6 1953 31,9 68,1 1973 42,4 57,6 1993 48,6 51,4
    1934 43,5 56,5 1954 35,4 64,6 1974 46,2 53,8 1994 48,3 51,7
    1935 44,1 55,9 1955 36,3 63,7 1975 46,7 53,3 1995 40,7 59,3
    1936 53,4 46,6 1956 40,5 59,5 1976 47,5 52,5 1996 39,4 60,6
    1937 27,9 72,1 1957 39,0 61,0 1977 53,2 46,8 1997 40,7 59,3
    1938 39,6 60,4 1958 38,3 61,7 1978 57,5 42,5 1998 46,6 53,4
    1939 44,3 55,7 1959 36,6 63,4 1979 58,2 41,8 1999 45,4 54,6
    1940 46,8 53,2 1960 42,0 58,0 1980 62,8 37,2 2000 40,9 59,1
    1941 44,1 55,9 1961 43,2 56,8 1981 59,6 40,4 2001 40,4 59,6
    1942 61,6 38,4 1962 36,5 63,5 1982 59,6 40,4 2002 33,6 66,4
1923 48,5 51,5 1943 47,0 53,0 1963 32,6 67,4 1983 57,3 42,7 2003 32,9 67,1
1924 47,2 52,8 1944 49,1 50,9 1964 32,7 67,3 1984 57,2 42,8 2004 30,7 69,3
1925 31,9 68,1 1945 48,8 51,2 1965 33,1 66,9 1985 46,9 53,1 2005 32,7 67,3
1926 28,0 72,0 1946 42,1 57,9 1966 33,7 66,3 1986 52,0 48,0 2006 31,3 68,7
1927 25,6 74,4 1947 40,8 59,2 1967 34,1 65,9 1987 49,6 50,4 2007 33,6 66,4
1928 23,2 76,8 1948 40,9 59,1 1968 35,1 64,9 1988 49,6 50,4 2008 35,4 64,6
1929 24,8 75,2 1949 36,2 63,8 1969 35,5 64,5 1989 53,4 46,6 2009 36,4 63,6
1930 26,1 73,9 1950 36,1 63,9 1970 37,5 62,5 1990 52,1 47,9 2010 32,9 67,1
Tüm yazılarını göster