Dolar neden rezerv para?

Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI dunyaweb@dunya.com

Geçen hafta IMF Başkan Yardımcısı ABD Doları'nın rezerv para olmaktan çıkabileceğini, IMF'nin hesap birimi olarak kullandığı özel çekme hakkının (SDR'nin) yani bir sepet paranın rezerv para olarak kullanılabileceğini söyledi. Bu hafta toplanan Şanghay İşbirliği Örgütü ve BRIC ülkeleri (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin) toplantısında Rusya da fırsatı tepmedi ve doların rezerv para olmaması gerektiğine yönelik görüşlere kuvvetli bir destek verdi. Bu tartışma bizim kamuoyunda da hemen ses getirdi ve kimi ekonomi yazarları bu çabanın gerekliliğine ilişkin görüşler beyan ettiler.

ABD Doları'na ilişkin bu şikayet edici tavrın altında yatan temel neden özellikle yaşamakta olduğumuz kriz sürecinde ABD Merkez Bankası'nın (FED) para arzını (dolar arzını) yaklaşık olarak yüzde 13 oranında artırmış olmasından kaynaklanıyor. Haklı olarak ABD'nin bu şekilde ekonomisini finanse etmesi diğer ülkeleri rahatsız ediyor. Çünkü bu yöntem bir ülkenin bütçe açıklarını kapatmak için kullanabileceği en kolay borçlanma yoludur. ABD para arzını artırarak büyük miktarlarda senyoraj geliri elde ediyor.

Senyoraj geliri, bir ülkenin bastığı paranın üzerinde yazılan değerden para basma maliyeti çıkarıldıktan sonra elde ettiği gelirdir. Basit bakış açısıyla senyoraj, bir ülkenin mürekkep ve kağıt maliyetine katlanarak elde ettiği bir gelirdir. Ancak bu işleme farklı bir şekilde yaklaşmak gerekir. Bu da basılan her bir doların (veya TL'nin) o ülke için gerçekte bir borç olduğudur. Nitekim merkez bankalarının bilançolarında banknot hacmi bilançonun pasifinde yer alır. Yani borçtur. Bundan dolayı bir ülkede para miktarı ekonominin yaratılan mal ve hizmetin belli bir oranının üzerinde ise o ülkede enflasyon yaratılmış olur. Ancak burada önemli olan bir nokta da eğer o ülkenin parası talep ediliyorsa bu etkinin zayıflayacak olmasıdır. Nitekim Türkiye ekonomisinin göreli olarak istikrar kazandığı, enflasyon oranının düştüğü 2002-2008 yılları arasında önceki yılların aksine Türk Lirası talebini artmıştır. Bunun sonucunda da para arzı artmıştır. Bu gelişme ekonomimizde para ikamesinin azaldığını ifade eder ve olumlu bir gelişme olarak görmek gerekir. Nitekim öyle de gördük.

Rezerv paraya da bu şekilde yaklaşmak gerekir. Dolayısıyla eğer bir ülkenin parasına talep var ise o ülkenin para basmasının yolu da açılmış demektir. Burada sorulması gereken soru krizin merkezinde olan ABD Doları'na neden talep var? Sorunun yanıtı o ülkenin iktisadi, siyasi ve askeri gücü ile ilgilidir. Şimdi bunlara kısaca bakalım. ABD 2008 yılı sonu itibariyle 13.8 trilyon dolarlık bir gayri safi yurtiçi hasılaya (GSYH) sahip, bunun yanında ABD 1.1 trilyon dolarlık ihracat ve 2 trilyon dolarlık ithalat yapıyor. Bu rakamlar ABD ekonomisinin büyüklüğünü yeterince açıklıyor diye düşünüyorum. ABD'nin siyasi gücünü tartışmak bile istemiyorum. Aynada kendimize bakmamız yeterli. Askeri gücü için yine bir rakam verelim ABD 2008 yılında 600 milyar dolarlık askeri harcama yaptı. Bu da 2008 yılına göre Türkiye'nin GSYH'sinin yüzde 80'ine eşit.

ABD'nin iktisadi, siyasi ve askeri gücü böyle olunca dolar tüm ülkeler için rezerv para olur. ABD ekonomisi ciddi bir kriz içinde bile olsa, diğer ülkelerin merkez bankaları doları rezerv para olarak tutarlar, hatta bizim merkez bankamızın yaptığı gibi rezervlerinin bir kısmına ABD devlet tahvili satın alırlar.

Tüm bunlardan sonra ABD Doları neden rezerv para olduğu sorusunu her halde yanıtlamış olduk. Rezerv para kolay olunmadığı gibi rezerv parayı değiştirmek de kolay değildir.

Tüm yazılarını göster