Doğu Akdeniz ve enerji stratejisi

Mehmet KARA ENERJİ GÜNDEMİ mehmetkara2007@yahoo.com.tr

Malum, Türkiye'nin uluslararası enerji denklemindeki yeri önemli... Çünkü tam da enerji zengini ülkelerle, enerji tüketicisi zengin ülkeler arasında yer alıyor. 

Ancak önemli ülke olmak otomatikman gücü, parayı ve dolayısıyla başarıyı beraberinde getirmiyor. Nasıl ki enerji kaynağı bol ülkeler için bu zenginlik güvenlik açısından başa bela ise Türkiye'nin kendi bölgesinde oluşan geo-enerji denklemindeki kritik konumu da Ankara'nın başına bela... 

Bölgede ve bölge için her kafadan ayrı bir ses çıkıyor. Herkesin farklı bir hesabı var. Örneğin Rus gazına bağımlılıktan kurtulmak isteyen Avrupa Birliği, Hazar, İran ve Irak, hatta Doğu Akdeniz doğalgazının boru hatlarıyla yaşlı kıtaya nasıl akıtılacağına kafa yoruyor. 

ABD ise kendi ekonomisi için bölgenin enerji kaynaklarına çok doğrudan ihtiyaç duymasa da askeri ve siyasi olarak buralardaki varlığını devam ettirmekten yana. Çünkü bölgeyi kontrol eden, dünya enerji oyununda da bir adım öne geçiyorsa, Beyaz Saray'ın da buraları boş bırakmasını bekleyemeyiz. 

Enerji tüketicisi Çin ile petrol ve gaz zengini Rusya için de aynı şey geçerli. Nitekim Rusya'nın Suriye'yi bölgedeki kendi çıkarları açısından askeri ve siyasi açıdan kilit taşı olarak görmesi, Beşar Esad yönetiminin ayakta kalmasını sağlayan en büyük faktör... 

İran ise bir yandan Batı Ambargosundan kurtulmaya hazırlanıyor, bir yandan da kendi kaynaklarını pazara daha rahat çıkarabilmek için manevra alanını genişletmeye çalışıyor. Bu çerçevede, Irak ve Suriye üzerinden Akdeniz'e ve Ürdün'ün Akabe Körfezi'ne ulaşacak iki hattın birden kurulmasını hayal ediyor. Ancak Suriye ve Irak'daki duruma bakılırsa, bunlar en azından bir süre daha hayal olarak kalmaya devam edecek gibi... 

Suriye'de Esad rejiminin gitmesini isteyen Ankara'nın ise bölgedeki zengin enerji kaynaklarının kendi kontrolü dışında Suriye topraklarından geçerek Akdeniz'e çıkmasını istemesi tabii ki beklenemez... 
Türkiye, İsrail doğalgazının kendi toprakları üzerinden Avrupa'ya taşınması projelerine, Filistin sorunu nedeniyle epeydir mesafeli. Ankara, bu konudaki projeleri tümüyle Filistin sorununun çözümüne endekslemiş durumda... 

Sonra zamanlarda Kıbrıs meselesi de enerji denkleminde öne çıkmaya başladı. İsrail, geçtiğimiz haftalarda Ada ve çevresinde tek yanlı ilan ettiği münhasır ekonomik bölgedeki doğalgaz arama çalışmaları konusunda, Rum Yönetimi'ne destek açıklamasında bulundu. Hemen ardından da Mısır, Yunanistan ve Rum Kesimi arasında benzeri bir deklarasyon yayınlandı. 

Tüm bunlar yetmezmiş gibi Avrupa Birliği, Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi SOCAR'ın daha önce ihalesini kazandığı Yunanistan Doğalgaz İletim Şebekesi DESFA'nın satışını incelemeye aldı. 

Aynı günlerde Azerbaycan devlet petrol şirketi SOCAR’ın, Türkiye'nin (TPAO) keşif ve arama çalışmalarında kullanması için Akdeniz’e göndereceğini açıkladığı dev petrol arama platformunu göndermekten vazgeçtiği haberi geldi. Rum basınına göre, bunun nedeni AB’nin SOCAR'ın Yunanistan'daki iletim şebekesi işine taş koyma tehdidi. Görüldüğü üzere, Ortadoğu'da, Kafkaslar'da ve Doğu Akdeniz'de ilk bakışta aslında birbirinden bağımsızmış gibi duran pek çok gelişmenin kendi aralarında çok karmaşık bir bağlantısı var. Hatta bu son gelişmelerin, Avrupa Birliği ile Ukrayna'nın, Rusya ile oturduğu üçlü doğalgaz görüşmelerinde anlaşmaya varılmasından hemen sonra gelmesi de ilginç...

Aslında Doğu Akdeniz'deki son yaşananlar, Türkiye'nin yaz aylarında Kıbrıs'ın güneyinde, Rumlar'ın tek yanlı ilan ettiği münhasır ekonomik bölgeyi de kapsayan sahaya savaş gemilerini göndermesinin ardından gelişti. 

Tüm bunlar olurken, Türkiye son 1 yılda iki şeyi başardı. Birincisi Irak'taki Kürt petrolünün kendi topraklarından ve kendi limanlarından dünyaya pazarlanması... İkincisi de henüz hayata geçirilmemiş olsa da Batılı enerji devlerinin de içinde yer aldığı TANAP gaz boru hattı projesinin inşası için harekete geçilmesi. Bakalım zaman ne gösterecek? Doğu Akdeniz'deki enerji kaynaklarının Batı'ya taşınmasının önündeki kilit, İsrail Cephesi'nde mi yoksa Kıbrıs cephesinde mi çözülecek? 

Öyle ya, bir yanda Filistin, diğer yanda Kıbrıs meselesi...

Tüm yazılarını göster