Önceki gün Diyarbakır'daydım.
Sabah, Diyarbakırspor Kulübü'nün fotoğraf sergisindeyim.
1951 yılında Diyarbakır Şehir Stadı'nda çekilmiş bir tribün fotoğrafının karşısındayım.
Takım elbiseli, kravatlı, fötr şapkalı baylar; dantel, fiyonk ve kurdelelerle süslü, hasır, geniş silindir şapkalı bayanlar…
* *
Yanımda, fotoğraftaki insanları tek tek inceleyen bir beyefendi.
Koyu bir sohbete koyuluyoruz.
"O zamanlar farklıydı, çocuktum…", "Ailece açık hava sinemasına giderdik…", "Ailece havuza giderdik…"
Babası, o tarihlerde, Diyarbakır'da kamu görevi için bulunan bir Tekirdağlı.
Annesi Kürt.
İsmi Murat. Türk ismi.
Kız kardeşinin ismi Berken. Kürt ismi.
Karısının ismi Hazal. Kürt.
Kızının ismi Serpil. Türk ismi. Devletin okulunda okumuş. Devletin üniversitesinde eğitim görmüş. Şimdi, devlet dairesinde çalışıyor.
Oğlunun ismi Sidar. Kürt ismi. Devletin okulunda okumuş. Devletin üniversitesinde eğitim görmüş. Şimdi, devlet dairesinde çalışıyor.
Oğlu Sidar, İzmir'de yaşıyor.
Kızı olmuş geçen sene, ismi 'Nehir'…
Erkek olsaymış 'Murat' koyacaklarmış.
Kızı Serpil, Manisa'da yaşıyor. Barış'la evli.
Kızları olursa ismi şimdiden belli: Hazal…
Açılımı sordum Murat Ağabey'e:
"Biz yaptık açılımı zaten!.." deyip ekliyor, "Kışın hanımla Diyarbakır'dayız…", "Yazın gidiyoruz İzmir'e, Manisa'ya. Huzurlu bir aileyiz. Burada bizim gibi aile çok. Diğerleri az!... Takılma onun için…"
* *
Öğlen Tarım Bakanı Mehdi Eker ile Diyarbakır Hipodrom'unun açılışındayız.
36 yıl sonra ilk yarış yapılacak.
36 yıl önce şenlikli geçermiş yarışlar.
İngiliz binici kadınlar gelip, yarışlara katılırlarmış.
Seyislere, at binenlere aşık olurlarmış.
O aşklar hâla anlatılıyor Diyarbakır'da.
Açılışta, Rojin'in söylediği Kürtçe şarkılara eşlik etti Diyarbakır halkı.
İçlerinden birine soruyorum açılımı, gülüyor, yanındaki "Niye konuşmuyorsun oğlum…" diyerek söze giriyor. İsmi Bedir: "Devletin bakanının, devletin valisinin, devletin askerinin karşısında Kürtçe şarkılar söyleyip, zılgıtlarla halay çekiyoruz. Daha n'olsun!"
* *
DÜNYA'nın Diyarbakır Temsilcisi Mahir Solmaz ile Dağkapı Meydanı'nda kısa bir tur atıyoruz.
Şalvarlı, kasketli, 60 yaşlarındaki bir işportacıda renkli taşlar dikkatimizi çekince, duruyoruz.
Biz sormadan o soruyor, "Ankara'dan mı geldiniz?"
Cevaplıyoruz, "Evet. Bakanla birlikte geldik."
Yine soruyor, "Bakan, Ankara'ya gidiyor mu ki?"
Bizde soruyoruz, "Memnun değil misin?"
Cevaplıyor, "Bundan öncekiler gidip gelmezlerdi. Böyle iyi. Geçen ay ben bile konuştum adamla…"
* *
Açılım paketinde neler olacak? Diye soruluyor ya…
Nelerin olması gerekliliği belli.
Sokağa çıkıp insanları dinlemek dahi yetecek.
Yanında olup, dinlediklerin gerisini getirecek.