Dışarıda deli dalgalar…

Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI sgurleyen@isyatirim.com.tr

Orta Doğu'da ve Kuzey Afrika'da yaşanan gerginlik, Japonya'daki deprem ve tsunami,  Avro bölgesindeki borç krizinin ağırlaşması, mahşerin üç atlısı misali geçtiğimiz aylarda küresel ekonomiyi vurdu. Yaşanan bu felaketlere rağmen küresel piyasalardaki satış baskısı sınırlı ve geçici oldu. ABD, Avrupa ve Japonya'da (G3) eş anlı olarak uygulanan genişleyici politikalar sayesinde yatırımcılar iyimserliğini korudu.

Gelişmekte olan hisse senedi piyasaları Mart ayında sağladıkları %5,6'lık artışla birlikte sene başına göre getirilerini %1,7'ye yükseltti. Türkiye borsası ise Mart ayında sağladığı %7,4 yükselişe rağmen sene başına göre %5,5 kaybettirdi. Borsadaki yükselişe rağmen yabancı yatırımcıların Türkiye hisse senetlerinde Kasım ayında %68,6 olan payı Mart sonu itibariyle %63,2'ye geriledi.

Yabancı yatırımcının İMKB'ye ilgisinin azalmasında küresel konjonktürün Türkiye gibi enerjide dışa bağımlı ve cari açığı yüksek ülkeleri vurması etkili oldu. İthalatının %21'i enerji ürünlerinden oluşan ve ihracatının %23'ünü Orta Doğu ve Kuzey Afrika'ya (MENA) yapan Türkiye piyasaları bu bölgede yaşanan toplumsal başkaldırıdan olumsuz etkilendi.

Avrupa Merkez Bankası'nın (AMB) enflasyondaki yükseliş nedeniyle para politikasını sıkılaştıracağının işaretini vermesi Türkiye üzerindeki baskıyı artıran bir diğer faktör oldu. Faiz artırımları sonrasında Avrupa bankacılık sisteminde likiditenin azalacağına ve bunun da çevre ülkelerin kaynak bulmasını zorlaştıracağına inanan yatırımcılar Türkiye pozisyonlarını azalttı.

Merkez Bankası'nın para politikasındaki sıkılaşmanın dozunu artırması banka hisselerindeki satışı artırarak borsaya son darbeyi indirdi.  Kredilerdeki hızlı büyümenin devam etmesi bankanın munzam karşılık oranlarını öngörülenden daha hızlı artırmasına ve APİ vasıtasıyla piyasalara verdiği parayı azaltmasına neden oldu.

Orta vadede Türkiye'de piyasaların yönü enflasyonu ve cari açığı makul sınırlar içinde tutarak büyüme cephesinde sağlayacağımız başarıya bağlı olarak belirlenecek. Alınan önlemlerin yetersiz kalması durumunda Merkez Bankası'nın munzam karşılıklarda yeni bir ayarlama yaptığını ya da faiz oranlarını öngördüğümüzden daha fazla artırdığını görebiliriz.

Son dönemde piyasalarda yaşanan dalgalanmalara ve para politikasının uygulanmasında yaşanabilecek sorunlara rağmen Türk lirası aktifleri tavsiye etmeye devam ediyoruz. Türkiye ekonomisinin 2011 yılında makro normalleşme sürecinde önemli yol almasını ve yatırım yapılabilir statüye ulaşmasını bekliyoruz. Söz konusu süreçte Türk lirasının kaçınılmaz olarak değer kazanacağına inanıyoruz.

Faiz oranlarında görülen sert yükseliş sonrasında vade riski alma konusunda tereddütlerimiz azaldı. Mevcut faiz oranlarının enflasyondaki yükselişi ve Merkez Bankası'nın faiz artırımlarını önemli oranda fiyatladığına inanıyoruz. Bu nedenle öneri portföyümüzde mevduat ve reponun payını düşürerek DİBS'lerin payını artırdık. Türkiye'nin 2011 yılında yatırım yapılabilir ülke olacağı beklentimize paralel 10 yılık devlet tahvillerini önermeye devam ediyoruz.

Borsada geçen ay yaşanan çıkış sonrasında hisse senetlerinin gelişmekte olan ülke ortalamalarına göre iskontası %5'e daraldı. 2011 sene sonu için hedef değerimizi 74,000'e çekmemizin de etkisiyle borsanın artış potansiyeli %13'e geriledi. Bu nedenle borsa için "AL" tavsiyemizi düşüşleri alım fırsatı olarak kullanan "BİRİKTİR" olarak değiştiriyoruz.

Tüm yazılarını göster