Dış ticaret daralmanın sürdüğünü gösteriyor

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Ekonominin ilk çeyrekte yüzde 13.8 daralması kimse için sürpriz olmadı. En iyimserler bile düşük de olsa çift haneli oran bekliyordu. Hem zaten piyasaların yüzde 13.8'e hiç tepki vermemiş olması da, gerçekleşmenin beklentiler doğrultusunda geldiğinin bir işaretiydi. İlk çeyrekteki bu yüksek daralma, bir anlamda "malumun ilanı". Tersi olsa ve düşük bir oran açıklansa, asıl o sürpriz sayılacaktı. Dolayısıyla Türkiye İstatistik Kurumu'nun açıklaması, zaten yaşanmış ve hissedilmiş olan gerçeğin rakama dökülmesinden başka bir şey değildi.

İlk çeyrekteki rakamın böylesine büyük olması karşısında getirilen en belirgin savunma, "bu en zor dönemin geride kaldığı" görüşü. Bu görüş kısmen doğru; kısmen diyoruz, çünkü  içinde bulunduğumuz günler için, özellikle de geride bıraktığımız ikinci çeyrek için ilk çeyrekteki o hızlı daralmanın benzerini yaşamaktan tümüyle sıyrılabildiğimizi söylemek pek kolay değil.

İkinci çeyreğe ilişkin tahminimizi dün yazdık. Sanayi üretimindeki gelişmeye dayandırdığımız bu tahminde, ikinci çeyrekteki küçülmenin de yüzde 10 dolayında olacağını, ikinci altı ayda küçülmenin yüzde 2.5 dolayına çekilmesiyle yılı yaklaşık yüzde 7 düzeyinde bir küçülmeyle kapatacağımızı belirttik.

İlk çeyrekteki o rekor küçülmenin açıklandığı önceki gün, Türkiye İstatistik Kurumu'ndan bir veri daha geldi. Buna göre, mayıs ayında ihracat geçen yıla göre yüzde 41, ithalat yüzde 44 daralmıştı. Beş ayın toplamında da ihracatta yüzde 31, ithalatta yüzde 42 gerileme olmuştu.

2008 yılının ilk beş ayında 57 milyar dolar ihracat yapan Türkiye, bu yıl 39 milyar dolarda kaldı. İthalat ise 87 milyar dolardan 50 milyar dolara düştü.

İthalatta biraz daha detay verelim. Sermaye ya da bir başka tanımlamayla yatırım malı ithalatı 12 milyar dolardan 7.5 milyar dolara geriledi. Ara mal ithalatı ise 65 milyardan 35 milyara indi.

Türkiye, son yıllarda üretimini ağırlıklı olarak ithal girdi kullanarak gerçekleştiren bir ülke konumuna geldi. Türk parasının uzun süre çok değerli seyretmesi, yani dövizin çok ucuz olması, ara malda üretim yerine ithalatı cazip hale getirdi. (Merkez Bankası'nın reel efektif döviz kuru endeksine göre TL'nin halen değerli konumda olduğunu da belirtelim.) Daha ucuza temin edilebilen ithal ara malların tercih edilmesi yurtiçi üretime doğal olarak sekte vurdu, mevcut tesisler düşük kapasiteyle çalışmak durumunda kaldı, yeni yatırıma yanaşan da pek olmadı. Dolayısıyla, toplam ithalat rakamının, özellikle de ara mal ithalatının düzeyi önemli. Ara mal ithalatının nasıl seyrettiğine bakarak üretimi ve buna bağlı olarak GSYH gelişimini tahmin etmek pek zor olmasa gerek.

Biraz önce ara mal ithalatının beş aylık gerçekleşmesini verdik. Mayıs ayında ise tam yüzde 50'lik bir gerileme var. Geçen yıl mayısta 14.9 milyar dolar olan ara mal ithalatı, bu yıl 7.6 milyar dolarda kaldı. Bu rakam, üretimin düşük seyrettiğini çok somut biçimde göstermiyor mu?

Evet, krizin en çok hissedildiği ilk çeyreği geride bıraktık. Ama kriz ikinci çeyrekte de sürdü, bu kesin ve ikinci çeyrek için de artık yapabileceğimiz bir şey yok. Rakamlar oluştu, "yola çıktı", oranın nasıl gerçekleştiğini 10 Eylül 2009 tarihinde göreceğiz.

Bugün 2 Temmuz, üçüncü çeyreğin ikinci günü. Eğer ilk altı ayın tahribatını hafifletebileceksek, bunu bugünden itibaren atacağımız adımlarla sağlayabileceğiz. Yok eğer "en kötü dönemler geride kaldı" diyerek, mezarlıktan geçerken ıslık çalmaya devam edersek, o kötü dönemlerin bitmediği gerçeğiyle bir süre sonra yine yüz yüze gelmekten kurtulamayacağız. 

Tüm yazılarını göster