Dış politikada ince ayar

İlter TURAN SİYASET PENCERESİ dunyaweb@dunya.com

Bizler seçim telaşının sonuna yaklaşırken, Ortadoğu ülkelerindeki karışıklıklar da dinmek bilmiyor. Seçim öne çıkınca, hükümetimiz dış politikaya öncelik verecek zaman bulamıyor. Belki böylesi daha iyi. Rekabet ortamında, dış politikanın seçmeni kısa vadeli heyecanlarla hükümet tarafına çekmeyi amaçlayacak şekilde yönlendirilmesi olasılığı güçlüdür; bu ise kaçınılması gereken tehlikeli bir durumdur. Ancak, olayların Türkiye'nin istediği yönde gelişmediği gerçek. Dış politikamızı gözden geçirmenin, nasıl ilerleyeceğimizi değerlendirmenin zamanı geldi.

Libya'daki kilitlenmeyi oraya asker çıkararak çözmek istemeyen Batı ülkeleri, Kaddafi'yi uzun vadede tüketme çabalarını sürdürüyorlar. Bu stratejinin bir bölümü Trablus'un, özellikle Kaddafi'nin bulunduğu tahmin edilen yerlerin bombalanması, nerede görülürlerse görülsünler, Kaddafi'ye bağlı olduğu düşünülen güçlerin bombardımanla etkisizleştirilmesi. Stratejinin ikinci bölümü Bingazi'de kurulu hükümetin güçlendirilmesi, askeri imkanlarının artırılması. Şayet, bazı Batı kuruluşlarının Kaddafi'ye bağlılıklarını sürdüren aşiretlerin liderleriyle gizli görüşmeler yapıp, onları muhtelif ödüllerle kazanmak için girişimde bulundukları ortaya çıkarsa, hiç şaşmayalım.

Gelelim Suriye'ye. Başar Esad'ın giderek güçlenen bir baskı altında bunaldığı muhakkak. Esad, bir yandan Batı dünyasının ülkesine askeri bir müdahalede bulunmayacağına duyduğu güvenin, diğer yandan Suriye'nin mevcut yönetiminin İsrail açısından bir istikrar unsuru olduğu değerlendirmesinin etkisiyle rejime karşı ayaklanmaları kısa sürede sert tedbirlerle kontrol altına almayı ümit ettiyse de, bunu başaramadı. Göstericilere ateş açıldığı, çok sayıda insanın hayatını kaybettiği mücadelede Esat her geçen gün yalnızlaşıyor. En son Başkan Obama ültimatomu verdi: "Ya reformları yap, ya da git!" Avrupa Birliği de aynı çizgiyi destekliyor.

Türkiye şu anda, gerek Libya'da gerek Suriye'de Batı dünyasının izlediği politikaların isteksiz bir destekleyicisi görünümü sergiliyor. Başlangıçta Batılı müttefiklerimizden farklı ve daha esnek bir çizgi izlemeye gayret ettik. Kendimize göre haklıydık. Örneğin, Libya'da, oradan çok sayıda insanımızın tahliye edilmesi gerekiyordu. Ancak, görebildiğim kadar, biz sürekli olarak tek başımıza farklı bir çizgi izlemeyi arzuluyoruz ki, bu sürdürülebilir bir politika değil. Önce farklı bir politika izleyeceğimiz izlenimi yaratmak, sonra da isteksizce Batı dünyasının çizgisine yaklaşmak, tek başına hareket etmenin zorluklarına işaret ediyor.

Anlaşıldığı kadar, hükümetimiz şimdi de Filistin'e ikinci bir yardım filosu gönderme hazırlığı yapıyor. Birinci filo deneyiminin acı sonuçları olduğu, dokuz insanımızın öldüğü ne çabuk unutuldu. Pekiyi, bu girişimin Filistinlilere büyük yararı oldu mu? Hayır. Bir çözümü zorladı mı, o da değil. İsrail'in üzerinde barış yapması baskıları artarken, çözümsüzlükten yana olan İsrail hükümeti açısından yeni bir filo gönderilmesi tam bir can simidi olur. Amerika ile ilişkilerimizde büyük sorun çıkar. İktidara oy kazandırır mı? Belli olmaz.

Seçime kadar ihtiyatlı ilerlememiz gerek. Seçim sonrası ise durumu gözden geçirip, ince ayar yapmak gerekebilir. İşler umduğumuz kadar iyi gitmiyor.

Tüm yazılarını göster