Dış politika değişikliklerinin arkasında bu resim de var

İsmet ÖZKUL KRİTİK AÇI ismetozkul@gmail.com

İktidar önce İsrail ile ardından Rusya ile ilişkilerde ani sayılacak bir dönüş yaparak gerginlikleri azaltma yoluna girdi. Bu adımların ardının da gelmesi bekleniyor. 

Erdoğan iktidarını bu dönüşe zorlayan bir dizi neden var. Birincisi bunlar yanlış ve sürdürülemez dış politika tercihleriydi. Sürdürülemediği için de mecburen girilen yoldan geri dönülmeye çalışılıyor. Daha çok mecburiyetten atılan bu pragmatik adımın gerçek bir siyasi duruş değişikliği olduğu da kuşkulu.

İktidarı dönüşe zorlayan ekonomik nedenler de vardı. Özellikle Rusya’nın uçak düşürme krizinin ardından Türkiye’ye karşı uygulamaya başladığı ekonomik yaptırımlar çok etkili oldu. Üstelik bu uygulamalar global alanda sıcak para akımlarının eskisi gibi Türkiye gibi ülkeleri rahatlatıcı yönde hareket etmediği bir ortamda gündeme geldi. Bu durum Rusya’nın yaptırımlarının daha fazla can yakmasına neden oldu.

Yıllardır sürdürülen sıcak paranın politik istismarına dayalı hormonlu büyüme politikalarının ekonomide yarattığı yapısal sorunlar, sistemi kırılgan hale getirmiş durumda. Bu kırılganlık koşullarında döviz geliri ve dış kaynak girişini etkileyen bu olumsuz gelişmeler, ekonomi için ani duruş riski dahil ciddi istikrarsızlık faktörü haline geliyor.

Acilen gidişi tersine çevrilmesi gereken alanlardan birisi turizmdi. Yıllık toplam turizm geliri mayıs ayı itibarıyla 24.35 milyar dolara indi. Bir yıl öncesine göre 4.54 milyar dolar ve yüzde 15.71’lik bir düşüş söz konusu. Turizm gelirlerinin düştüğü yer, Haziran 2011’den bu yana görülen en düşük düzey. 

Portföy yatırımları, FED’in faiz artışında daha yavaş davranacağının anlaşılmasının etkisiyle belirli bir toparlanma gösterse de döviz rezervlerini tehdit eden bir eğilim içinde. Yıllık  toplam portföy yatırımları, geçen yılın ekim ayından bu yana ekside seyrediyordu, ancak mayısta 1.51 milyar dolarlık bir artıya geçti. Ocakta yıllık toplam portföy yatırımı çıkışı 12 milyar doları geçmişti. Bu ölçekte yıllık portföy yatırımı çıkışı ne son global krizde, ne 2001 krizinde ne de diğer krizlerde yaşanmamıştı.

Mayıs ayı itibarıyla yıllık toplam portföy yatırımı eksiden artıya geçmiş olsa da bu miktar ekonominin mevcut yapısına göre çok düşük bir miktar. Mayıs 2013’te yıllık toplam portföy yatırımı girişi 49 milyar doların üzerindeydi. 2014 sonunda yıllık toplam portföy yatırımı girişi 20.85 milyar dolardı. Yıllık portföy yatırımı girişi, Mayıs 2015’teki düzeyinin bile 13.90 milyar dolar ve yüzde 90.19 altında.

Portföy yatırımları ile yabancı mevduatının toplamından oluşan sıcak para miktarındaki eğilim de aynı şekilde. 

Hala yüksek bir cari açık oranına sahip ve  ağır bir dış borç servisi ile karşı karşıya bulunan ekonominin sıcak para girişindeki bu seviyeye pek uzun olmayan bir süre bile tahammül etmesi imkansız.

Bu arada kaynağı belirsiz döviz girişinde de ciddi bir düşüş söz konusu. Kasımda 11.45 milyar dolar düzeyinde olan yıllık kaynağı belirsiz döviz girişi, mayıs itibarıyla 772 milyon dolarlık çıkışa dönmüş vaziyette.

Dış kaynak girişindeki bu düzey, sürdürülebilir değil. Bu durum hem ekonomi açısından, hem de 2017’de yeniden sandık başına gidilme ihtimali nedeniyle Erdoğan iktidarı açısından ciddi bir risk. Bu nedenle dış politikada görünüşte de olsa bir U dönüşü zorunluydu. 

Ancak iktidarın attığı dış politika adımlarının soruna ne kadar merhem olacağı da bir soru işareti. Bu yüzden olsa gerek “Varlık Barışı” adı altında Türkiye’yi bir süreliğine kirli para aklama çamaşırhanesine çevirecek düzenlemelere de ihtiyaç duyuluyor.

Tüm yazılarını göster