Dini liderlere 'kriz' çağrısı...

Ferit Barış PARLAK AYRINTI ferit.parlak@dunya.com




Yıllardır, "Her yaptığım mükemmeldir" anlayışı taşıyan Avrupa'da karamsarlık artıyor.

İntihar oranları yükseliyor.

Veliderlerin arapsaçına çevirdiği ekonomiiçin 'sihirli değnek' aranıyor.

*    *    *

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile gittiği İngiltere ziyaretinin ardından anlatmıştı:

"İngiltere'de dini bir törene katıldık.

Ekonomik kriz dualarına bile girmiş.

Duada, 'Tanrım borç içinde yüzenlere sen yardımcısı ol, mali krizde sıkıntı çekenlerin yardımcısı ol, ekonomik krizde karar alacaklara cesaret ver' ifadeleri yer alıyordu"

*    *    *

Kazakistan'ın başkenti Astana'da düzenlenen Dini Liderler Kongresi'nde de 'ekonomik kriz' sohbetlerin odağındaydı.

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'in"Sürdürülebilir Kalkınmada Dinî Liderlerin Rolü"konu başlıklı panelde,"Sürdürülebilir kalkınmada manevi kalkınmanın önemi" başlıklı konuşması ise dikkat çekiciydi.

*    *    *

Çin atasözüyle başladı konuşmasına Görmez, "Dünya bize atalarımızdan miras kalmadı biz dünyayı çocuklarımızdan ödünç aldık.

Dini liderlerin bu konuda katkıda bulunması gerektiğini düşünüyorum."

*    *    *

Geçtiğimiz yüzyılda "popüler dünya tasavvuru"oluştuğuna ve bu oluşumun giderek güçlendiğine dikkat çekip, "Bugün açıkça fark ediliyor ki artık gelecek, her birimiz için büyük bir endişe kaynağı olarak beliriyor.
Peki ne oldu da gelecek, bir umut kapısı olmaktan çıktı ve hepimizi sarsan bir tehdit ve korku kaynağı olarak karşımızda durmaya başladı?" dedi.

*    *    *

Kayıpların geçte olsa fark edilmesinin umut verdiğini dile getirip, "İnsanı azgınlaştıran bir medeniyet tasavvurundan hareketle doğayı acımasız ve hoyrat bir şekilde tahrip etmekten geri durulmadı.

Bunları son birkaç yüzyıla sığdırmayı başaran insanoğlu, bugün kendi gerçeklik zemininin nasıl ortadan kalktığını, fiziksel ve manevi çevre tahribatının gelecek nesilleri nasıl tehdit ettiğini geçolsa da fark etti." dedi.

*    *    *

Ve dini liderlere çağrıda bulundu:

"Bu bağlamda sorumluluk dini liderlere düşmektedir.

Toplumun ve hayatın kalbine dokunmayı başaran dini söylem, bugün her yaştan ve her meslekten insanı bu konularda bilgilendirme görevini üstlenmelidir.

İslami gelenekte her Müslüman, yetkin olduğu ölçüde her bir kardeşini hatta insanlık dünyasını "ateşin azabından korumak" konusunda derin mükellefiyetler taşımaktadır.
Bütün dini önderlerin görevi, bu duyarlılıkları harekete geçirmektir."

*    *    *

Krize vesile politikaların sahibi ülke liderleri ve o popülist politikaları benimseyen halklar kilise-siyaset/kilise-ekonomi ilişkileri nedeniyle güven erozyonuna uğrayan dini liderlere kulak verir mi?

Bilinmez.

Gerçek ekonomiyi inşaa etmek isteyen liderler ve bu amaçla alışkanlıklarından vazgeçip, daha fazla çalışıp daha az tüketecek halklar, yoğun şekilde ihtiyaç duyacağı psikolojik desteği başka nereden/kimden alacak?

Bu da soru işareti.

Kriz nedeniyle milliyetçiliğin ön plana çıktığı Avrupa ülkelerinin liderleri, 'Çözümü biliyoruz ama çözüldükten sonra seçilir miyim?' sorar mı?

Görmez'in "popüler dünya tasavvuru oluşmasını sağlayanlar" olarak nitelendirdiği kesim, 'din adamlarının görüşü kendine bizim görüşümüz kendimize' şeklinde düşünür mü?
Bu da  soru işareti.
 

Tüm yazılarını göster