Dimyat'a pirince giderken

Can KANTAR SEKTÖRÜN İÇİNDEN cankantar@gmail.com

Geçtiğimiz sene görüşe sunulan Sigorta Acenteleri Yönetmelik Taslağı sektörde fırtına yaratmıştı. Ne sigorta şirketleri, ne bankalar, ne de sigorta acenteleri taslağı beğenmemişti. Görüşe sunulan Yönetmelik Taslak'ı sonrasında ortalık karışmış, İstanbul'da, Ankara'da peşi sıra toplantılar düzenlenmişti. Sigorta şirketleri ve bankaların hoşnutsuzluğu her platformda dile getirilmişti. Bu arada bazı acente grupları "Bankalar Sigortacılık Yapmasın" kampanyaları yapmışlardı. Çeşitli eylemler, çelenk bırakılmalar derken bir kamuoyu yaratılmaya çalışılmıştı.

O dönemde ben de yazılar yazarak süreci değerlendirmeye çalışmıştım. Geçmişte yazdığım yazılara bakıldığında görülecektir, "Bankacılar Sigortacılık Yapmasın" söyleminin çok uç bir söylem olduğunu, bunun yerine makul isteklerde bulunulduğunda farklı kazanımlar elde edilebileceğini belirtmiştim. Hatta bu konuda çok da eleştirilmiştim, hatta hakarete maruz kaldığım elektronik postalar bile aldım.

"Yasak yok, rekabet var"

Benim söylediğim çok basitti. "Bankalar Sigortacılık Yapmasın" yerine "yapsın ama yaptıkları poliçeler ve hizmetlere çerçeve konsun, bu işten ne tüketici ne de sigorta acentesi zarar görmesin" şeklinde değerlendirmiştim. Büyüklük itibari ile neredeyse bankacılığın 10/1'i büyüklükte olan bir sektörün yaptırım gücünün de zayıf olduğunu ifade etmiştim. Ekonomi bürokrasisinin bankaları kollayacağı da çok açık. Sigortacılık Genel Müdürlüğü'nün hazırladığı Yönetmelik Taslağını Hazine Müsteşarı İbrahim Çanakçı'nın bizzat yayınlanmadan önce görmek istediğini biliyoruz. Sayın Çanakçı'nın bankaların, sigorta şirketlerinin temsilcilerini dinlediği ve SAİK Yönetim Kurulu'nu bu konu ile ilgili kabul ettiği de duyumlarım arasında. Sayın Müsteşarın "Ekonomi politikamızda kimseye yasak getirmeden rekabet ortamının yaratılmasını amaçlıyoruz" dediği de kulislerde konuşuluyor. Ama acentelerin istediği "adil bir rekabet ortamı".

Sigorta acentelerinin ciddi sivil toplum kuruluşları "Bankalar Sigortacılık Yapmasın" yerine yapsın ama... demişlerdi.  Şimdi bırakın bankaların sigortacılık yapmamasını, vakıflar, sandıklar, kooperatifler ve kooperatif birlikleri ile finansman, finansal kiralama ve faktöring şirketlerine de sigortacılık yapma izni veriliyor. Bu uç söylemler sonrası şu da bir gerçek ki dimyata pirince gidilirken, evdeki bulgurdan olundu. Sigortacılık Genel Müdürü Ahmet Genç bir toplantıda acentelere "bankalar sigortacılık yapmasın diyeceğinize, siz de finansman danışmanlığı ve sermaye piyasası aracılığı yapın yani bankacıların alanına girin" demişti. İşte bu da Hazine onayı ile artık mümkün olabilecek.

Acentelerin payı azalıyor

2011 son verilerinde Acentelerin payının yüzde 56'lar da (otomotivciler çıktığında yüzde 50'nin altına düşüyor),  bankalar yüzde 24'e çıktığı, 80 küsur Sigorta Brokerı'nın da prim üretiminin yüzde 11'ini yaptığını görüyoruz. Özetle sigorta acentelerinin pazar payı gün geçtikçe daralıyor . Alternatif dağıtım kanalları da çıkacağı kesin. Bu nedenle acentelerin de bu ortama ayak uyduracak uygulamaları hayata geçirmesi kaçınılmaz görünüyor. Sigorta şirketlerinin de acentelerine sahip çıkması gerekiyor.

Bundan sonra ne olacağını kestirmek hiç de zor değil. Sigorta acenteleri sivil toplum kuruluşlarının başkanları ile görüştüm kimse durumdan hoşnut değil. SAİK Başkanı Levent Ergun ise suskunluğunu koruyor ve bu arada umudunu da koruduğunu belirtiyor. Görüşmeler temaslar sürecek, sonucu hep birlikte göreceğiz.

Portföy mülkiyet hakkı

Bu arada acentelerin isimlerinin sonunda "Sigorta" ibaresinin yerine "acentelik" ve "Aracılık" kullanılması konusunda bir madde var. "CAN SİGORTA" denemeyecek, onun yerine CAN Sigorta Acentesi ve Aracılık Hizmetleri denecek. Bir de sigorta acentelerinin mesleki tazminatlarını içeren "Portföy mülkiyet" hakkının Yönetmelik Taslağında bulunmasını çok olumlu buluyorum. 

Tüm yazılarını göster