Dikkatler dövizde, ama en yüksek getiri altında

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

FED Başkanı Bernanke’nin 22 Mayıs’taki açıklamalarıyla başlayan ve Suriye sorunuyla tırmanan gerginlik döneminde yoğun döviz talebiyle kurlar hızlı bir artış gösterdi ve tüm dikkatller de doğal olarak dövize döndü. Bu süreçte Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’nın doların yılsonunda 1.92 olacağına dönük iddialı çıkışı ve bu açıklamayı izleyen günlerde doların 2.08’e kadar yükselmesi, dövize dönük kaygılı bekleyişi iyice artırdı. Her ne kadar son birkaç günde dolar yönünü biraz olsun aşağı çevirmiş ve 2.02 dolayına inmişse de, piyasalar üstlerindeki gerginliği ve kur korkusunu tümüyle atabilmiş değil.

Döviz kurları hızla yükselirken kaygı duyan döviz borçluları olduğu gibi, dövize yatırım yapmış ve el ovuşturanlar da vardı tabii ki. Onlar da, dövizde bu yükseliş sayesinde ne kadar kazanacaklarının hesabı içindeydiler.

Peki, son dönemde bunlar yaşanırken, ağustos sonundaki tabloya göre kim ne kazanmış, kim ne kaybetmiş durumda?

TÜİK, dün yine gecikmeli olarak finansal yatırım araçlarının ağustos ayındaki reel getiri oranlarını açıkladı. Gecikmeli dememizin nedeni şu: Önceki aylardaki açıklamaya göre bir gecikme söz konusu değil. TÜİK tasarrufların reel getirisini açıklarken TÜFE’yi beklemek zorunda, tamam. TÜFE her ayın 3’ünde açıklanıyor. Dolayısıyla TÜFE belli olduktan bir, en fazla iki gün sonra tasarrufların reel getirisi açıklanabilir. İşte bu yapılmıyor, yapılamıyor; gecikmeli dememizin nedeni bu.

Gelelim oranlara… Başta da vurguladık; son dönemde ağırlıklı olarak dövizdeki yükselmeyi konuştuk. Altının da yükselmekte olduğu izleniyor, bu da haber oluyordu elbette ama, dikkatler daha çok dövizdeydi. Ancak oranlar açıklandı ve gördük ki ağustosta en fazla reel getiri altında. Hem de altın diğer yatırım araçlarına fark atmış durumda.

Ağustos ayında altın reel olarak yüzde 7.31 kazandırdı. Altını yüzde 3.48 ile euro ve yüzde 1.71 ile dolar izliyor. Mevduatın getirisi varla yok arasında, yüzde 0.51; üstelik bu oran brüt faiz üzerinden hesaplanmış durumda. Yani reel getiri neredeyse sıfır! Ağustosta borsada ise yüzde 3.65 reel kayıp var.

Ağustostaki durum böyle ama haziran-temmuz-ağustos aylarını kapsayan son üç ay itibariyle tablo tümüyle değişiyor. Bu dönemde en yüksek getiri, euroda yüzde 9.07 ve dolarda yüzde 6.35 olmak üzere dövizde. Altındaki üç aylık getiri yüzde 1.91’de kalıyor, mevduatın getirisi yine yok gibi; yalnızca yüzde 0.29 düzeyinde. En büyük kayıp ise yüzde 21.26 ile borsada. Bir başka ifadeyle hisse senedi yatırımcısı son üç ayda reel olarak beşte birden fazla kayba uğramış durumda.

 Altın, özellikle ağustosta diğer finansal yatırım araçlarına fark atan reel bir getiri sağlamış olmakla birlikte son altı ay itibariyle borsa ile birlikte en yüksek zarara yol açan yatırım aracı durumunda. Altında son altı ayda yüzde 9.94 zarar oluştu. Hisse senedinde de yine altı aylık dönemdeki zarar yüzde 10.56 oldu. Bu dönemde euro ve dolar birbirine çok yakın oranda, sırasıyla yüzde 7.90 ve yüzde 8.31 getiri sağladı. Mevduat ise ne onduruyor, ne öldürüyor; altı aylık getiri yalnızca yüzde 0.60, hem de brüt faiz üzerinden.

Son bir yıla bakıyoruz; dövizle oynayanın “eli yanmamış”, hele euro ile oynayanın! Euro, son bir yılda reel olarak yüzde 8.98 getiri sağlamış. İkinci sırada yine bir döviz, yüzde 1.48 ile dolar var. Hisse senetleri yüzde 1.41 kazandırmış.

Mevduat, “Reel faiz negatif olmalı” diyenleri haklı çıkarmış ve bir yılda tasarruf sahibine reel olarak yüzde 1.54 zarar ettirmiş. Yani, mevduat negatif reel faizi savunanlar için “zarara yol açmamış”, “zarar oluşmasını sağlamış”.

Ağustosta en çok getiriyi sağlayan altın ise son bir yıl itibariyle en çok zarar ettiren tasarruf aracı olmuş. Altın bir yılda reel olarak yüzde 15.52 zarar ettirmiş. Yani bir yıl önce 100 liralık altın alanlar hala 84.5 liraya sahipler. Altın fiyatları yüzde 17 daha artarsa, bir yıl önce tasarrufunu altına bağlayanlar zarardan ancak kurtulabilecek.

Dolayısıyla öyle anlık hareketlere bakarak fiyat oynaklığı çok olan tasarruf araçlarına yönelirken iki kere düşünmek gerekiyor. Altın gibi, döviz gibi, hisse senedi gibi… Ama öbür tarafta getirisi sabit sayılabilecek tasarruf aracı olan mevduata bakıyorsunuz, kazanç yok ki, cepten yiyorsunuz.

Parası olmayanların klasik teselli saptamasıyla noktayı koyalım:

“Paran mı var, derdin var!”     

Tüm yazılarını göster