Dijital yangın riski

Dr. Uğur TANDOĞAN NOT DEFTERİ tandogan2007@gmail.com
 
Marslıların istilası (!) 
Yer: Amerika Birleşik Devletleri. Yıl: 1938. Gün: Cadılar Bayramı. H.G. Wells'in Dünyalar Savaşı(War of the Worlds) romanından uyarlanmış bir oyun radyodan yayınlanıyor. İnsanlar panik halinde sokaklara dökülüyor. Polis merkezlerinin telefonları kilitleniyor. Çünkü insanlar, radyo tiyatrosunu ciddiye alıyor, Marslıların dünyayı istila ettiğini sanıyorlar.
 
Dünya Economic Forum'un Küresel Riskler -2013(Global Risks 2013) raporunda, bir radyo yayınının bugünlerde böylesine bir paniğe yol açabilmesi zor deniyor. Neden mi? Yayınlar regüle ediliyor ve de dinleyiciler daha bilinçli. Ve de yayıncılar daha sorumlu olmayı öğrendiler. Ancak bugünün dünyasındaki internet, aynen 1938'lerin radyosu gibi, henüz daha olgunlaşmamış. Bir tweet, bir blog veya bir video halk arasında 1938'lere benzer bir panik yaşatmaya neden olabiliyor.
 
Internet, regüle edilmemiş ve hızla büyüyen bir alan. Genç kuşaklar enformasyonu sosyal medyada çok bol miktarda ve hızlı olarak paylaşıyor. Bunun yararları inkâr edilemez. Ancak bilinçli veya bilinçsiz olarak bazı zararlara da neden olduğu bir gerçek. İşte bu riske söz konusu raporda “Dijital Yangın” (Digital Wildfire in a hyperconnected world) deniyor. Bu haftaki yazımda söz konusu rapordan alıntılar yapacağım.
 
Sosyal medyanın yararları ve zararları
 
Sosyal medya müthiş bir güce ulaşmış durumda. Örneğin Facebook 10 yıl gibi bir sürede 1 milyar kullanıcıya ulaştı. Twitter ise 7 yılda 400 milyon kişiyi cezbetti. Youtube'a her dakika, 48 saat izlenecek içerik ekleniyor. 
 
Artık el ilanı ile eylem duyurma devri geçmiş. Örneğin, Cezayir ve Tunus'taki eylemlerde sosyal medya yaygın olarak kullanıldı. Dünyada aynı hastalığa yakalananlar birbirleri ile yeni tedavi yöntemlerini internet aracılığı ile paylaşıyorlar. (Patientslikeme. com). Twitter mesajlarının ve networklerin analizi ile seçim sonuçları, sezona yeni çıkan filmlerin gişe başarıları, tüketicilerin belli markalara tepkisini tahmin etmek mümkün.
Ancak sosyal medyada enformasyonun bu kadar hızla ve geniş bir kitleye yayılması bazı kişilerin veya kuruluşların zarar görmesine de neden olabiliyor. Bakın internet neleri yaşattı: 
 
-United Airlines, bir müzisyenin seyahat sırasında kırıldığını iddia ettiği gitarı için tazminat ödemeyi reddetti. Bu müzisyen de “United, gitarları kırıyor” diye bir şarkı yapıp Youtube'a yükledi. Bu video öylesine etkili oldu ki, United Airlines hisse senetleri %10 değer, hisse senedi sahipleri de 180 milyon dolar kaybetti. 
 
-Geçen Kasım ayında ünlü İngiliz kuruluşu BBC, bir yayınında kıdemli bir İngiliz politikacının çocuk istismarı olayında yer aldığını bildirdi. Her ne kadar BBC politikacının adını vermese de, Twitter üstünden yapılan iletişimlerde ismi ortaya çıktı. Ve politikacının ismi 10.000 üstündeki tweet veya re-tweet mesajında yer aldı. Politikacı BBC'ye dava açtı ve bu yanlış enformasyonu yayan BBC'den 185.000 pound aldı. Politikacı, ayrıca Twitter üstünden yayanlara da dava açmış. Bakalım onlardan ne alacak? 
 
-Amerika'daki bir kişi tarafından YouTube'a yüklenen “Müslümanların Masumiyeti”( Innocence of Muslims) adlı video Ortadoğuda gösterileri ateşledi. Bu karışıklıklarda 50 kişi öldü.
 
- Geçen Temmuz Rus İçişleri Bakanı Vladimir Kolokoltsev adını kullanarak tweet atan birisi, 2012 de Suriye Başkanı Esad'ın öldüğünü veya yaralandığını söyledi. Bu haberin yanlışlığı ortaya çıkana kadar ham petrol fiyatı 1 dolardan fazla arttı.
 
Sonuç
 
İnternette düzgün, sağlıklı bir ortam nasıl sağlanır? Dijital yangın nasıl önlenebilir? Dünya bunun yollarını arıyor. Hem ifade özgürlüğüne zarar gelmeyecek, hem de yukarda sözü edilen tatsız olaylar olmayacak.
 
Eğer ifade özgürlüğüne bir insan hakkı değil de, düzeni bozan bir baş ağrısı gözüyle bakılırsa iş kolay; yasaklıyorsunuz iş bitiyor. Gerçi radyo, televizyon ve yazılı basında denetim daha kolaydı. Bazı ülkelerde hükümdar ters bakınca veya asasını yere vurunca medya patronları hizaya girebiliyordu. Ancak internette “boş boğaz” (!) sayısı daha fazla. Ama internette de otoriter rejimler siteleri kapatarak, sosyal sitelere erişimi engelleyerek “düzeni” koruyor. 
 
Çözüm, yine kullanıcıda. Kullanıcı bilinçlenirse, internetteki her yazılana, her gösterilene hemen inanmaz, sağduyu süzgecinden, mantık süzgecinden geçirirse sorun çözülür. Yoksa Marslılara darbe bile yaptırabilirler...
Tüm yazılarını göster