İç ve dış borçları dolayısıyla 2025 yılında 2 trilyon liraya yakın faiz yükü bulunan devlet, günde ortalama 5,4 milyar TL dolayında faiz ödeyecek. Son yıllarda Covid 19 pandemisi, bölgesel savaşlar, küresel ekonomideki olumsuzluklar, Türkiye’de meydana gelen büyük depremlerin ağır hasar maliyeti, genel ve yerel seçimler sürecinde çeşitli siyasi kesimlere siyasi saikle verilen ödünler, EYT düzenlemesinin de etkisiyle sosyal güvenliğin hızla büyüyen yükü gibi faktörlerin etkisiyle hızla artan kamu borçlanmasının yansıması olarak devletin faiz yükünde de hızlı bir artış yaşandı.
Mevcut iç ve dış projeksiyonlarına göre 1 trilyon 950 milyar lira olan devletin 2025 yılı faiz ödemeleri, kamu borçlanma ihtiyacında arızi yeni artışlar durumunda vadesi yıl içinde gelecek şekilde ekstra borçlanmalara gidilirse daha da büyüyecek. Mevcut faiz yükü göstergesi baz alındığında ise devlet gelecek yıl yapacağı toplam iç ve dış borç faiz ödemesi, ayda ortalama 162 milyar 500 milyon; günde ortalama 5 milyar 416,7 milyon, saatte ortalama 225,7 milyon, dakikada ortalama 3 milyon 761,5 bin ve saniyede ortalama 62 bin 693 TL’ye denk geliyor.
Artmaya devam eden kamu borçlanma gereği paralelinde merkezi yönetimin toplam iç ve dış borç stoku, bu yılın ağustos sonu itibarıyla 8 trilyon 338,8 milyar liraya ulaştı. Söz konusu stokta yılın ilk sekiz ayında yüzde 41,7 oranında 2 trilyon 455,4 milyar liralık net büyüme meydana geldi. Stokun 4 trilyon 191,5 milyar lirası iç, (TL karşılığı olarak) 4 trilyon 147,3 milyar lirası ise dış borçlardan oluşuyor. Sekiz ayda iç borçlarda 1 trilyon 432,5 milyar, dış borçlarda 1 trilyon 22,9 milyar liralık artış yaşandı. İç borçların 785 milyar liralık bir bölümünü döviz cinsi borçlar oluşturuyor. Buna göre merkezi yönetimin toplam borç stoku içinde dış borç ve dövize dayalı iç borçlanma olmak üzere dövizli borçların toplam hacmi 4 trilyon 932,3 milyar liraya ulaşıyor. Toplam stokun yüzde 59,1’lik bölümünü dövize dayalı borçlar oluşturuyor.
Deneysel çalışmalar bu hipotezi her zaman desteklememekle birlikte, teorik olarak, kamu borçlanmasında meydana gelen artışın faiz oranlarını artıracağı kabul ediliyor. Bu noktada “Crowding-out” etkisini göz ardı etmemek gerekiyor. Kamu borçlanmalarındaki artışlar özel sektörün fonlara erişimini azaltıyor. Kamu sektörünün, bütçe açıklarını finanse edebilmek için yüksek faiz oranlarında borç alması, özel sektörün yapacağı harcamalar üzerinde baskı oluşturuyor. Bu durum “crowding-out” etkisi olarak değerlendiriliyor. Borç verilebilir fonların büyük bölümüne kamu kesiminin talip olması, faiz düzeyinin de yükselmesine yol açıyor. Ayrıca yüksek kamu borçlanmasının yurt içinde gelir dağılımı açısından da olumsuz etkisi bulunuyor. Bu durum, kamuya borç verenler bakımından diğer mali yönden güçsüz kesimler aleyhine bir eşitsizlik yaratıyor ve sosyal dengeyi bozuyor.