Devlet Planlama Teşkilatı

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Geçen hafta neredeyse tüm gazetelerde yer alan bir haber vardı. Satınalma gücü paritesine göre kişi başına GSYH'de 2010 yılı gerçekleşme tahmini 2 bin 354 dolar, 2011 yılı hedefi ise 2 bin 473 dolar artmıştı. Bu artış, 2011 yılı programındaki, satınalma gücü paritesine göre kişi başına GSYH hesaplamasında kullanılan dolar kurunun değişmesinden kaynaklanıyordu. Peki dolar kurunu kim, niye değiştirmişti ki? 2011 yılı programı Resmi Gazete'nin 28 Ekim tarihli mükerrer sayısında yayımlanmıştı. Aradan geçen bir ayda ne olmuştu da, dolar kurunu aşağı çekmek gerekmiş, buna bağlı olarak da kişi başına gelir artmıştı?

Bu artışın kaynağı, Resmi Gazete'nin 25 Kasım tarihli sayısında yer alan bir düzeltmeydi. Bu düzeltme de, DPT'nin 24 Kasım tarihli yazısı üzerine yapılıyordu. İyi de, DPT durup dururken kuru neden düzeltiyordu ki?

Aslında neden böyle bir düzeltmeye gereksinim duyulduğu bilgisini, düzeltmenin yapıldığı gün DPT yetkililerinden edinmiştik. Daha önceki bir yazımızdan dolayı, "Keşke önce bize sorsaydınız" diye sitem eden DPT yetkililerini aramış ve düzeltme nedenini öğrenmiştik. Verilen bilgiye göre, 2011 programı hazırlanırken satınalma gücü paritesi yanlış girilmişti ve şimdi onun düzeltmesi yapılıyordu. Zaten bu bilgi, 26 Kasım'da DÜNYA'da yer almıştı.

Peki DPT gibi bir kurumun yıllık program hazırlarken döviz kurunu yanlış girme hakkı var mıydı? Haydi diyelim bir hata yapıldı ve bunun düzeltilmesi yoluna gidildi; kamuoyu "rakamlarla oynandığı" duygusunu yaşıyorken, "kalem oynamasıyla zenginleştik" yorumları yapılıyorken, DPT'nin çıkıp resmi bir açıklama yaparak bu hatayı kamuoyuyla paylaşması gerekmez miydi?

Bu hata bizi, aylar öncesine, ağustosta yazdığımız bir yazıya ve bu yazıya verilen cevaba götürdü. Bu köşede 25 Ağustos'ta DPT'nin ekonomik gelişmeler adlı yayınında yer alan 14 numaralı (ödemeler dengesinin) sermaye hareketleri adlı tablosundaki hatalara değinmiştik. DPT'den bu yazımız üzerine 27 Ağustos'ta gönderilen cevapta, bazı hatalar kabul ediliyor, bazı rakamların ise tabloya kısaltılarak özellikle öyle konulduğu belirtiliyordu. Ama daha ilginç olan, gönderilen yanıtta şu ifadelere yer veriliyordu:

"…Ancak, okuyucuların daha açık anlayabileceği şekilde tabloların düzenlenmesi gerektiğini kabul etmekteyiz. Nitekim tablolarda gerekli değişiklikler yapılarak söz konusu yayın tekrar kamuoyunun bilgisine sunulacaktır…"

Bu cevap gönderileli üç ay oldu, DPT söz konusu tabloyu hala düzeltecek.

Ya OVP hedefleri

2011-2013 dönemine ilişkin orta vadeli programda yer alan bazı hedeflerin çelişkisini vurgularken, "OVP hedefleri tutarsa, iktisat kitapları yeniden yazılacak" demiştik. DPT, şimdiden tutmayacağı açık olan bir hedef serisine imza atmış durumda. Ya da çok farklı bir gerçek var da o konuda biz bilgi sahibi değiliz; Türkiye'nin dış ticaretini temelden değiştirecek bir dönüşüm örneğin. Artık kura bağlı olmaksızın daha çok ihracat yapacağımız bir ürüne, belki bir yer altı zenginliğine sahip olduğumuz anlaşıldı ya da örneğin petrol ithalatımız çok çok azalacak. Neden mi; daha önce de yazdıklarımızı hatırlatalım:

Doların yüzde 3.3 artacağı, ortalama enflasyonun yüzde 5.8 olacağı, yani TL'nin reel olarak biraz daha değer kazanacağı 2011 yılında nasıl olacak da ihracat yüzde 13.7, ithalat yüzde 12.4 artacak?

Aynı şekilde 2012'de dolar yüzde 1.9, enflasyon yüzde 5.3 artarken, ihracatın yüzde 13 artması, ancak ithalat artışının yüzde 11.5'te kalması nasıl sağlanacak?

2013'te de tablo değişmeyecek; dolar yüzde 2.6, enflasyon yüzde 4.8 artacak; buna karşılık ihracat yüzde 11.5 artarken, ithalat artışı yüzde 10.1'de kalacak.

Ödemeler dengesinin bir tablosunu özetlerken hataya düşmek de hoş değil, satınalma gücü paritesine göre kullanılacak döviz kurunu girerken hataya düşmek de. Ama, olmaması gerekirse de, bunların yine de su götürür bir tarafı var; sonuçta birileri hata yapıyor ve bu da gözden kaçıyor. Ancak yine de vurguluyoruz; DPT gibi yarım yüzyıllık bir kurumda böyle hatalar olmamalı.

Ne var ki OVP hedefleri konusunda bile bile lades durumunda olmak hiç anlaşılır gibi değil. 

Tüm yazılarını göster