Dereyi görmeden

Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

Bu yazı  önemli bir toplantının  yapılacağı, önemli verilerin açıklanacağı günlere rastladı. Aslında doğru olanı bunları bekleyip, arkasından  yazmak.  Sık yazanlar böyle yaparlar.  Benim gibi görece daha az yazı yazanlar çoğu kez bunu yapamaz. Yazılan son  yazı araya sıkışır. Gelişmeler beklenip yazılsa araya çok gün girecek ve olayın gazı kaçacaktır. Hemen bir şeyler yazılırsa da gerçekten çok olasılıklar üzerinde bir şeyler söylenecektir.
Bu defa böyle yapacağız.  Toplantı, veri  falan  beklemeden bunlar hakkında yazacağız. Dereyi görmeden paçayı sıvayacağız  anlayacağınız
                                                       *                  *                  *    
Avrupa Birliği bir zirve toplantısı yapıyor.  Toplantı ben bu yazıyı yazarken yapılacak. Siz toplantının ayrıntısını bu yazıyı okuduğunuz gün (cuma) göreceksiniz.  Birlik içindeki görüş ayrılıklarını uyumlu hale getirmek gibi bir amacı var bu toplantının. Somut bir sonuç da  pek beklenmiyor  doğrusu. 
Kendi adıma bu zirveleri önemsiyorum. Belki umulan uyum bir hamlede sağlanmıyor ama temel sorunlar etrafında konuşularak hem  uyuma doğru hareket ediliyor hem de Birlik ve Euro'ya dönük iman tazeleniyor.
AB içinde bir çok konuda görüş ayrılığı var kuşkusuz. Bu toplantıda da, açık ya da örtük olarak,  ikisinin öne çıkacağını düşünüyorum .  Bunlardan birisi güncel öteki görece daha uzun vadeli. Güncel olanı artık bütün detayı ile adeta ezberlenmiş olan kamu maliyesi dengesizlikleri, borçlanma ve borçların nasıl ödeneceği gibi meseleler. Bu alanda artık her şey açık. Pozisyonlar belli. Tarafların önerdiği çözüm senaryoları belli. Kimin ne istediği, kimlerin bu isteğe karşı çıktığı falan biliniyor. Dolayısıyla  bu AB zirvesi de bir boyutuyla yine Merkel'i ikna zirvesi olacak gibi görünüyor. 
Avrupa Birliği'nin geleceğinin nasıl şekilleneceği meselesinin zirvenin tartışacağı  ikinci temel konu olacağını düşünüyorum. Bu çoktandır zihinleri işgal eden bir mesele. Çoğu kez örtük olarak tartışılıyor. İktisadi birleşmeyi siyasi entegrasyonu da içerecek biçimde geliştirerek federal bir Avrupa inşa etmek tezi ile şimdikinden bile gevşek bir pazar entegrasyonu ile yetinen, ulus devleti ikame etme niyeti taşımayan  bir Avrupa öngörüsü arasındaki çekişme belirliyor bu sorunu. Tarafları belli, açık bir çekişme haline  getirilmiyor konu. Sanırım bu defa da böyle olacak.  Ama toplantının en azından zihinsel gündeminde bu meselenin önemli bir yer tutacağını düşünüyorum. 
                                                  *                      *                        *
Önemli bulduğum verilerden birisini hafta sonunda göreceğiz.  TÜİK mayıs ayı dış ticaret sayılarını açıklayacak. Bu veriler bir çok alanla ilgili bilgi verecek bize.
Örneğin, son aylarda olumlu  bir çizgide hareket eden dış ticaret performansımızın son durumunu öğreneceğiz. Nisan ayında altın ihracatı gibi uç bir noktadaki gelişme ile rekor kaydına giren ihracatın temposunu göreceğiz. Dış ticaret performansı  cari işlem dengesinin ana belirleyicisi. Yeni veriler yılın ilk yarısının sonuna doğru cari açığın nerelerde gezindiğine ilişkin bir işaret de verecek kuşkusuz.
İçinde bulunduğumuz konjonktürde dış ticaret verilerinin bize vereceği önemli bir işaret de toplam taleple yani büyümenin motoru ile ilgili. Bir süredir iç talep motorunun aksadığı malum.  Son aylarda dış ticaretteki olumlu gelişmenin iç talepteki zafiyeti kısmen telafi ettiğini biliyoruz. Yeni veriler büyümeye önemli bir katkı sağlayan dış talepteki itici gücün son durumu hakkında da bilgi verecek. Ekonominin yavaşlama dozunu kestirebilme açısından önemli bir bilgi bu.
                                                    *                 *                 *
Aslında önümüzdeki günlerde açıklanacak en önemli veri 2012 yılının birinci çeyreğine ilişkin GSMH büyüme rakamları. Bu bilgileri de önümüzdeki haftanın hemen başında alacağız.
2012 yılının bir yavaşlama yılı olacağını biliyoruz. Yavaşlamanın dozunu kestirmekte zorlandığımızı siz de biliyorsunuz.  Yılın ilk üç ayına ilişkin somut verilerin ortaya çıkması bu sorunumuzu bütünüyle çözmese de önemli yol almamızı sağlayacak. Açıklanacak veriler bu açıdan önemli.
Son sıralarda genel eğilimi "yumuşak iniş" tezine doğru kayıyor. Dolaylı göstergelerden hareketle ortaya çıkan bir kayma bu. Birinci çeyrek tahminleri de yumuşatıldı tabii. Benim gördüğüm kaynaklarda ilk çeyrek tahminleri yüzde 2 ve üzerine taşındı. Hafta başında bu tahminlerin nerede durduğunu göreceğiz. Esas sözler bundan sonra söyleyecek.

Tüm yazılarını göster