Derbiyi hak eden taraf kazandı

Cem TOP SPOR ANALİZ cem.top@dunya.com

SPOR ANALİZ / Cem Top cem.top@dunya.com 24.haftanın dev maçı hem Beşiktaş hem de Galatasaray için şampiyonluk yolunda önemli bir virajın dönülmesi demekti. Her ne kadar bu önemli virajda kaybedilecek 3 puan "şarampole yuvarlanma" anlamına gelmese de özellikle Beşiktaş açısından "mağlubiyet" beraberinde ciddi problemler getirebilirdi. Maç önü değerlendirmelerinde tartıya çıkarılan her iki takım kadrosundan Galatasaray'ın rakibine oranla "ağır basan" taraf olduğu pek çok platformda dile getirildi. Ön libero mevkiinde Cisse'nin yokluğu ve defansın taze futbolcusu Gordon'un anlaşılmaz sakatlığı Beşiktaş Teknik Direktörü Ertuğrul Sağlam'ı farklı bir kadro seçimine zorladı. Gordon'un bölgesinde Baki'ye forma veren Sağlam, ön liberodaki tercihini de İbrahim Toraman'dan yana kullandı. Önemli iki mevkideki bu "vekaleten atamalar" Beşiktaş'ın maç öncesi problemlerinin büyük çoğunluğunu oluşturuyor ve karşılaşmanın bol gollü geçebileceğine dair ipuçları veriyordu. Defansın göbeğinde hamle zamanlaması sorunlarını sıkça yaşayan Baki ile ön liberoda topu kullanma becerisi kısıtlı İbrahim Toraman'ın görev alması siyah-beyazlıların defanstan organize çıkma konusunda epey sıkıntı çekeceğine dair göstergelerdi. Galatasaray takımının maç içinde dönem dönem uyguladığı etkili hücum presin Beşiktaş'a ciddi problemler yaşatabileceği düşünülüyor ve siyah-beyazlıların bol bol top şişireceği tahminleri yapılıyordu. Bu anlamda Beşiktaş ileri ucunda Nobre'nin oynaması topun ileride kalması ve defansın baskıdan kurtulması adına bir avantajdı. Galatasaray ise Lincoln'ün yokluğunda o bölgeye Arda'yı çekmiş sol kanada ise Hakan Balta'yı monte etmişti. Genç ve dinamik Galatasaray orta sahasının katkı yapacağı takım savunmasının sürekliliği merak ediliyor zorlu maç trafiğinin sarı-kırmızılılara etkileri zihinlerde sorgulanıyordu. Gerçekten de maçın başlama düdüğüyle birlikte Galatasaray'ın durağan ve silik futbolunu izlemeye başladık. Beklentilerin aksine etkili presi yapan taraf siyah-beyazlılar oldu. İbrahim Toraman, Tello, Ali Tandoğan ve Delgado'dan oluşan Beşiktaş orta sahası topun arkasında kalarak Galatasaray'ın aksiyon alanlarında kalabalık olmaya gayret ederken, sarı-kırmızılılar ise probleme çözüm üretmek yerine Hakan Şükür'e top kaldırmayı tercih etti. Cepheden gelen topları birçok pozisyonda Gökhan Zan alınca Galatasaray adına ilk 45 dakika gol pozisyonu açısından oldukça kısır geçti. Sarı-kırmızılılar oyun karakterlerinin gereği olarak tandemi orta sahaya yakınlaştırarak oyunu rakip yarı alana yıkmaya gayret ettiler. Ancak Galatasaray'daki gözle görülür fizik düşüş, Beşiktaş'ı sahasına hapsetmeye yetmedi. Üstelik defansın ileride kurulması Beşiktaş'ın Filip Holosko'yu kullanarak baskın ataklar geliştirmesinin önünü açtı. Bu noktada siyah-beyazlıların problemi Holosko'nun ilk yarıda kendisinden beklenen derbi performansını sergileyememesi oldu. Müsait pozisyonlara giren Tello kaleyi bulamayınca Beşiktaş da ilk yarıyı golsüz kapattı. İlk 45 dakikada dikkat çeken iki takımın da kanatlarda birbirini kilitlemesi ve üst düzey defansif tedbirler uygulamasıydı. Maçta puan kaybı yaşaması durumunda daha dezavantajlı bir konumda bulunacak olan Beşiktaş gol yönünde daha istekli ve gayretli bir görüntü çizse de bitirici vuruşu bir türlü yapamadı. İkinci yarının ilk dakikalarında Galatasaray biraz kıpırdanır gibi olduysa da beş dakika kadar devam eden bu periyot daha sonra yerini Beşiktaş'ın seri korner atışlarına bıraktı. Siyah-beyazlıların arka arkaya kullandığı 4 korner atışının her biri golün geleceğini haber veren tehlikeler yaratırken, Beşiktaş 5.denemesinde Nobre'nin kafasından aradığı golü buldu. Golden sonra zaten riskli oynayan Galatasaray, savunmasını daha da ileri çıkardı ve her iki kanat bekini hücumlara göndermeye başladı. Teknik Direktör Karl-Heinz Feldkamp önce Hakan Balta-Nonda değişikliği sol kanada daha sonra da Sabri-Barusso hamlesi ile sağ kanada çözüm getirmeye çalıştı. Ertuğrul Sağlam ise düşmekte olan Delgado'yu çıkarıp yerine Galatasaray defansının arkasına top atabilecek bir diğer isim olan Serdar Özkan'ı sahaya sürdü. Kalan dakikalarda geriye yaslanan Beşiktaş defansı ile Galatasaray forvetleri arasında geçen maç, Beşiktaş'a birçok kontratak golü fırsatını da beraberinde getirdi. Bu pozisyonlarda siyah-beyazlıların farkı ikiye çıkaracak golü bir türlü bulamaması, maçın son bölümlerinde oyunun Beşiktaş ceza sahası ve ön bölgesinde kilitlenip kalmasına yol açtı. Bu bölgedeki kalabalığına rağmen Galatasaray'a pozisyon vermeyen Beşiktaş, 137 hafta sonra kendisini liderlik koltuğuna oturtacak 3 puanı da almış oldu. Maçın genelini dikkate alarak bir değerlendirme yapacak olursak, Galatasaray'ın bu karşılaşmayı kaybetmesine neden olan iki temel unsur görüyoruz. Bunlardan birincisi ve en önemlisi Galatasaray'ın oyun anlayışı itibariyle dominant yapısı. Her şartta ve her rakip önünde oyunu ileride kabullenip rakibi baskı altına almaya çalışan Galatasaray'ın bu temel stratejisi Beşiktaş'ın özellikle Holosko ile en kısa yoldan rakip kaleye akmasına yol açtı. Bu durumun sonucu olarak siyah-beyazlılar -Nobre'nin de yardımıyla- topu ileride tutabildiler ve baskı yemediler. Bir diğer konu da Beşiktaş önünde sarı-kırmızılıların fizik güçlerinde yaşadıkları düşüş. Bu düşüşün etkileri alışılagelmiş Galatasaray hücum presini bu maçta izlememizi imkansız kıldı, mücadele anlamında Beşiktaş Galatasaray'ın iki gömlek üzerine çıktı. Fenerbahçe taraftarına üstüste şok yaratıyor Önce Süper Lig'de Bursaspor'a evinde 3 puan kaptıran, ardından yankıları hâlâ süren Fortis Türkiye Kupası maçında Galatasaray'a 2-1 mağlup olan Fenerbahçe, Ankaragücü'yle de berabere kalarak taraftarlarına ufak çaplı bir şok yaşattı. Karşılaşmaya kart cezaları ve sakatlıklar nedeniyle 7 futbolcu eksiğiyle çıkan sarı-lacivertliler; Aurelio ve Deivid'in de Zico tarafından yedek soyundurulduğu maçta zirve iddiası açısından önemli bir kayıp yaşadı. Karşılaşmada Ankaragücü takımının disiplinli, ısrarlı ve her haliyle maç öncesi stratejik olarak benimsendiği belli olan takım savunmasının eksik Fenerbahçe'ye büyük problemler yaşattığını ve özellikle son 20 dakikada sarı-lacivertli kalede ciddi gol pozisyonları yaşandığını gördük. Söz konusu pozisyonlarda kalesinde adeta devleşen Serdar Kulbilge, sergilediği performansla 6 ay sonra geri döndüğü kalesini yeniden Volkan'a kaptırmayacağı yönünde de güçlü sinyaller verdi. Bu karşılaşmaya zaten bir hayli eksik bir kadroyla çıkmak zorunda kalan Fenerbahçe'de Teknik Direktörü Zico'nun, Aurelio ve Deivid'i, oynamalarına engel bir durum olmamasına rağmen yedek soyundurması dikkat çekiciydi. Maç hakkında yapılabilecek en objektif yorumlardan biri, ilk 70 dakikalık bölümde futbol adına son derece yavan bir mücadelenin ortaya konduğu görüşü olur. Açıkçası, pozisyon ve hücum zenginliği umuduyla maçı izlemeye koyulanlar "futbol fukarası" bir maç seyretmek zorunda kaldılar. Fenerbahçe'nin salı günü oynanacak kritik Sevilla maçı öncesi çıktığı son provada motivasyon sorunları yaşamasını normal karşılayanlar olabilir ancak sarı-lacivertliler son üç maçlarında hem kadro istikrarını hem de mental kondisyonlarını kaybetmiş bir görüntü çizdiler. An itibariyle Fenerbahçe'nin Dimyat'a pirince gitmekle evdeki bulguru kollamak arasında mehter temposuyla gidip geldiğini görüyoruz ki, bu performans grafiği ile her ikisinin birden kaybedilme tehlikesi var. Haftanın Olayı (Galatasaray Avrupa'da en bilinen Türk takımı) Hafta içinde Galatasaray resmi internet sitesinde de yer alan habere göre, Avrupa'nın 16 ülkesinde yapılan araştırmada Galatasaray, Avrupa'da en çok sevilen ve tanınan Türk takımı oldu. 9600 deneğin katıldığı ve "SportMarkt" tarafından gerçekleştirilen ankette, en popüler takım Barcelona olurken, onu Real Madrid takip etti. İlk 20 listesinde İngiltere ve İtalya'dan 4, Rusya'dan 3, Almanya ve Fransa'dan 2, Hollanda, Polonya ve Türkiye'den 1 takım yer aldı. Anket sonuçlarında ilk yirmi takım ise şöyle sıralandı: 1. Barcelona 2. Real Madrid 3. Manchester United 4. Arsenal 5. Milan 6. Bayern Munih 7. Chelsea 8. Liverpool 9. Juventus 10. Zenith 11. Spartak Moskova 12. Inter 13. Olym. Lyon 14. Olym. Marsilya 15. CSKA Moskova 16.Wisla Krakow 17. Ajax 18. Galatasaray 19. Roma 20.Werder Bremen Futbol Aforizma "Futbolda istatistik önemlidir ama bilim değildir." Fatih Terim "Bende Thierry Henry'nin yeteneği yok, bulunduğum yere çok çalışarak geldim." Dirk Kuyt

Tüm yazılarını göster