Derbiden Beşiktaş'a reçete çıktı

Cem TOP SPOR ANALİZ cem.top@dunya.com


Şampiyonluk yolunda Fenerbahçe açısından son derece önemli, Beşiktaş penceresinden daha çok Avrupa Ligi'ne katılım anlamı taşıyan maçta gülen taraf sarı-lacivertliler oldu. Fenerbahçe'nin evindeki üstün performansı düşünüldüğünde bu galibiyetin çok şaşırtıcı bir tarafı yok ancak Beşiktaş açısından söylenmesi gereken pek çok şey var. Bunlardan en önemlileri siyah-beyazlı takımın yeni sezon yapılanmasında en tepeye yazılması gereken iki ihtiyacı. Her şeyden önce Fikret Orman yönetiminin listenin başına iyi bir teknik direktör ve yeterliliği tartışılmaz bir kalecinin transferini koyması başarı için olmazsa olmaz şartlar. Siyah-beyazlı takım Fenerbahçe deplasmanında ayağına kadar gelen fırsatı bir güzel teperken; "atan ve tutan" olarak tabir ettiğimiz iki mevkide büyük problem yaşadı. Her ne kadar Rüştü frikikten yediği gol sonrası alışılagelmiş agresif reaksiyonunu baraj üzerine yöneltse de topu kapattığı köşeye buyur eden kendisiydi. Futbol hatalar oyunu, elbette Rüştü'nün de bu tip golleri yeme lüksü var ancak milli kalecinin yaşı düşünüldüğünde, bu sezon Beşiktaş'taki kaleci hataları göz önüne getirildiğinde ve Cenk'in istikrarsız grafiği değerlendirildiğinde 1 numaralı formaya transfer gerektiği aşikâr. Atan ve tutan demiştik. Peki ya atan? Sanıyorum bu sorunun cevabını Edu özelinde ve Tayfur Havutçu mantalitesinde vermek gerekiyor. Almeida'nın cezalı olduğu Fenerbahçe maçında Edu ilk on birde ve en uçta başlıyorsa; Mustafa Pektemek, Bebe, Mehmet Akyüz de yedek kulübesinde Fenerbahçe'nin öne geçmesini bekliyorsa fatura futbolculardan önce teknik direktöre kesilir. Hafta içi Tayfur Havutçu ile ilgili basına yansıyan haberlerde, kendisinin takımın bu durumda oluşundan sorumlu tutulmaktan dolayı rahatsız olduğunu okumuştuk. Tayfur Havutçu'nun bu düşüncelerinde doğruluk payı var ama takımı bu hale getiren Carlos Carvalhal'in ayak izlerini neredeyse bire bir takip ederek Beşiktaş'ı düzlüğe çıkarabileceğini sanması büyük yanılgı. Bugün Avrupa Ligi Play-Off'unda ilk üç sırayı alan takımlardan Eskişehirspor 30, Sivasspor ve İ.B. Belediyespor'un 29 puanları var. Şampiyonluk Grubu'ndaki Beşiktaş hala 28 puanda ve bırakın haftaları neredeyse aylardır yüz güldüren sonuçlara imza atamıyor. Attığı 1, yediği 5. Tayfur Havutçu'nun Beşiktaş'a getirdiği tek yenilik ise 4-3-3'ün orta saha yapılanmasındaki üçgeni tersine çevirip tepesine Fernandes'i yerleştirmek. Fenerbahçe karşısında izlediğimiz siyah-beyazlı takım eski maçlarına göre daha istekli ve daha organize bir görüntü verdi ama Beşiktaş'ın rakibini Alex, Emre ve Sow gibi üç kilit oyuncusunun yokluğunda yakaladığını hatırlamak gerekiyor. Aykut Kocaman'ın 3 puana yönelip önemli derecede risk aldığı dakikalarda Beşiktaş takımını ceza kesmekten uzak, Beşiktaş kenar yönetimini ise edilgen bir tutum içerisinde izledik. Maçın hakemi Halis Özkahya ise bayramlıklarını gösterme telaşındaki çocuklar misali her bahanede sarı kartını sergileme gereği duydu. Bu kadar çok sarı kartın çıktığı bir maçta hiçbir futbolcunun kırmızı kart görmemiş olması bir yana maç içinde her iki takım lehine ve aleyhine verdiği ters kararlarla Halis Özkahya'nın kötü bir yönetim gösterdiğini söyleyebiliriz. Netice itibariyle Fenerbahçe oldukça zorlandığı maçtan istediğini alarak ayrıldı. Beşiktaş ise ancak bu maçları gelecek sezon için bir projeksiyonda kullanacaksa kendisi için kâbus Play-Off'tan az da olsa kar edebilir.

Maçı Selçuk bitirdi

Trabzon H. Avni Aker Stadı'nda oynanan ve Galatasaray'ın rahat bir şekilde 4-2 kazandığı maçla ilgili en kısa özeti karşılaşma sonunda Fatih Terim yaptı: "Günümüz futbolunda duran toplar kilidi açmakta büyük önem taşıyor." Gerçekten de sarı-kırmızılı takımın duran toplar konusunda meziyetli yıldızı Selçuk İnan 20 ve 22.dakikalardaki iki duran topta sahneye çıktı, bir gol bir asist ile Trabzonspor adına maçı bitirdi. Elbette karşılaşmanın kalan dakikaları da futbol adına güzel bir çekişmeye ve bol pozisyona sahne oldu ancak Trabzonspor'un Galatasaray'ın izin verdiği ölçüde topa sahip olabildiğini ve oyun içi etkinliğinin çoğu kez ikinci bölge ile sınırlandığını belirtmek gerekiyor. Geçtiğimiz hafta sahasında ezeli rakibi Fenerbahçe'den şok bir mağlubiyet alan sarı-kırmızılı ekibin, bu karşılaşmada "özgüven problemi" yaşayıp yaşamayacağını sorgulayanların sayısı azımsanmayacak derecede fazlaydı. Ancak görüldü ki, Galatasaraylı futbolcular sonuçtan bağımsız biçimde Fenerbahçe'den üstün oynadıklarını ve netice itibariyle bir "futbol kazasına" kurban gittiklerini düşünüyorlar. İşin doğrusu, bu düşüncelerinde çok da haksız sayılmazlar. Futbolumuzun güncel bir fotoğrafını çekecek olursak, en önde Galatasaray'ın ve az farkla geride Fenerbahçe'nin bulunduğunu görüyoruz. Zaten sezon içi maç trafiğinden menfi etkilenen Beşiktaş ve Trabzonspor'un ise Play-Off süreciyle birlikte iyiden iyiye defoları ortaya çıkmaya başlamış gibi. Yeşil zemindeki performansların işaret ettiği gerçek bu.

Sahaya bilindik sistemleriyle yayılan iki takımdan; orta alanda sayısal üstünlüğü elinde bulunduran Trabzonspor'un sanki bir kişi eksikmiş gibi oynaması sanıyorum maçın düğümünün çözüldüğü gelişme oldu. Adrian'ın refakatten öteye gitmeyen savunma yardımına bu maç özelinde Colman da katılınca tüm yük Zokora'nın omuzlarına bindi. Orta alandaki bu zafiyeti giderme adına Serkan Balcı'nın ön libero bölgesine kayarak oynaması bilinçli bir tercih miydi yoksa spontane bir gelişme miydi orası belirsiz ancak Galatasaray'ın kendi sol kanadında meydana gelen bu karmaşadan gayet iyi yararlandığı söylenebilir. Zaten Şenol Güneş'in devre arasında yaptığı hamlelere bakıldığında Volkan'ın sağ kanada, Serkan'ın ortaya, Adrian'ın da dışarıya alınması tecrübeli teknik adamın bizimle paralel düşünceler içerisinde olduğunu gösteriyor. Trabzonspor'un ikinci 45 dakikada değişen görüntüsünde iki temel faktör etkili oldu. Bunlardan birincisi; ilk devreyi 3-0 geride kapatmış olmanın oyuncular üzerindeki reaksiyonel etkisi, diğeri ise Galatasaray'ın aktif dinlenmeye geçerek kontratak fırsatları kovalaması. Takım halinde topun arkasına geçen sarı-kırmızılıların boşalttıkları alanlara yayılan Trabzonspor'un Alanzinho'nun oyuna girmesinden sonra bir vites daha yukarıya çıkması elbette sürpriz değil. Kalabalık ve kademeli şekilde alanını savunan Galatasaray'a karşı dar alanda becerikli Alanzinho'nun meziyetlerinden yararlanmak daha erken düşünülebilse Trabzonspor'un daha da etkili olması muhtemeldi. Ancak sarı-kırmızılı takımın da kaptığı toplarda yelpaze misali açılarak süratle rakip kaleye inmesi dikkatlerden kaçmamalı. Galatasaray ihtiyaç duyduğundan fazlasını atarak yolunda ilerliyor ve bundan da önemlisi daha fazlası gerektiğinde onu da başarabilecek bir görüntü veriyor.

Belediye'nin şakası yok

Spor Toto Süper Final Avrupa Ligi Grubu'nda İ.B. Belediyespor, kendi sahasında Sivasspor'u ağırladı. Atatürk Olimpiyat Stadı'nda oynanan karşılaşmayı İ.B. Belediyespor 4-2 kazanarak üç puanı hanesine yazdıran taraf oldu. Karşılaşmada İstanbul temsilcisine galibiyeti getiren golleri 8. dakikada penaltıdan Webo, 45. dakikada Serhat Gülpınar, 77. dakikada Doka ve 88. dakikada Ömer Can kaydetti. Sivasspor'un 14 ve 19. dakikalarda Eneramo ile bulduğu iki gol ise teselliden öteye gidemezken aynı oyuncu 61. dakikada bir penaltı vuruşundan da yararlanamadı. Öte yandan Sivasspor'dan Navratil 63. dakikada ikinci sarı karttan kırmızı kart görerek takımını 10 kişi bıraktı. Bu sonucun ardından İ.B. Belediyespor, Süper Final Avrupa Ligi Grubu'nda 29 puana yükselerek maç fazlasıyla ikinci sıraya yükseldi. Sivasspor ise 29 puanda kalarak Avrupa Ligi'ne katılma şansı açısından önemli bir avantajı tepti. Avrupa Ligi Grubu 4. haftasında iki takım bu kez 4 Eylül Stadı'nda karşı karşıya gelecek. Öte yandan Sivasspor Teknik Direktörü Rıza Çalımbay, Spor Toto Süper Final Avrupa Ligi Grubu'nda İ.B. Belediyespor'a 4-2 yenildikleri karşılaşmanın hakemi Abdullah Yılmaz'ın kötü bir yönetim gösterdiğini savundu.

Eskişehirspor rövanşı aldı

Spor Toto Süper Final Avrupa Ligi Grubu 3. hafta maçında Eskişehirspor ile Bursaspor karşı karşıya geldi. Ev sahibi ekip karşılaşmadan 2-0 galip ayrıldı ve haftayı üç puanla noktaladı. Eskişehirspor'a 3 puanı getiren goller, 31. dakikada Diego Angelo ve 87. dakikada Vitor Pele'den geldi. Maça yedek ağırlıklı bir kadroyla çıkan Bursaspor'da Serdar Aziz, 88. dakikada gördüğü kırmızı kartla takımını 10 kişi bıraktı. Bu sonuçla Eskişehirspor, 30 puanla grupta liderliğe yükseldi. Hafta içi Ziraat Türkiye Kupası'nda karşı karşıya gelen iki ekibin mücadelesinden 3-0 galibiyetle ayrılan Bursaspor, adını kupa finaline yazdırmıştı. Bir diğer kupa finalisti Fenerbahçe'nin, Şampiyonlar Ligi'ne katılma hakkını elinde tutmasından ötürü yeşil-beyazlılar kupa kontenjanından Avrupa Ligi'ne gitmeyi garantilediler. Eskişehirspor Teknik Direktörü Ersun Yanal maçın ardından düzenlediği basın toplantısında, "Oynayacağımız üç maçı da kazanıp, grubu birinci bitirmeyi umuyoruz." şeklinde konuşarak takımının Play-Off Avrupa Ligi Grubu'ndaki iddiasına vurgu yaptı.

PLAY-OFF GÜNLÜĞÜ   
    
Kadro Değeri  Yaş Ortalaması
Fenerbahçe :128.050.000 Euro (27 Futbolcu)Fenerbahçe:26,2
Beşiktaş :117.200.000 Euro (29 Futbolcu)Beşiktaş:26,2
PLAY-OFF ŞAMPİYONLUK GRUBU     
TAKIMLAROGBMAYP
Galatasaray32017445
Fenerbahçe33006243
Trabzonspor31023631
Beşiktaş30031528
        
        
PLAY-OFF AVRUPA LİGİ GRUBU     
TAKIMLAROGBMAYP
Eskişehirspor31204230
Sivasspor31117529
İ.B. Belediyespor31117629
Bursaspor31023828
Tüm yazılarını göster